çok istediğiniz ama bir o kadar da uzak bir şeyi düşlemektir. kısa süreliğine de olsa kendinizi kaptırıp büyülenirsiniz ama biri sizi dürter; içinizdeki mantık. mantıkla hareket etmek kurutur içinizdeki hayal nehrini. o sulara kapılıp gidemezsiniz. hem mantık hem gerçekler tutup çekerler sizi. avuçlarınızda sıradanlık, monotonluk ve duygusuzluk kalır. ölümü bekleyen bir hasta kadar ümitsiz...
hayali kadınlar sevmek olabilir mesela. sabah kalkarsın onunla kahvaltı yaparsın, öğlen karşılıklı kahve içersin, akşam yürüyüşe çıkarsın vs. dışardaki insanlar baktığında yalnız seni görürler. sense ikinizin bir olduğunu bilirsin. iki vücüdun tek vücütta bir olması.
onu görememeleri olmadığı anlamına gelmez. gelir mi? oysa gözlerinin içi gülüyor bak! gülmüyor mu? hayır, gülmüyor...
"umut fakirin ekmeği" gibi birşey bu.
bir ay önce bir konserde tanışamadığın kişi ile daha kalabalık olacağından emin olduğun başka bir konserde karşılaşıp tanışma ihtimalini sevmek gibi birşey.
veya herhangi bir günde tanışıp hoşlandığın bir kişinin bugün, yarın, öbür gün ve ondan sonraki gün seni tekrar tekrar arayacağını ve onunla aynı keyifli sohbetleri yine yine yapabileceğini ummak, o kontrol edilemeyen, katıla katıla atılan kahkahaları durmadan tekrarlayabileceğini ummak.
sadece ummaktan ibaret olur, mucizelere başrol oyuncusu değilse, bütün bunlar boş-rol oyuncusuna dönüştürür adamı.
pozitif düşünce tarzı.
gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilemeyiz. ancak kendimizi gerçekleşmeyeceği yönünde telkin edersek gerçekleşmeyecektir. hayal kurmaya devam edin. gerçekleşeceğini düşünün, gerçekleştiğinde ne yapacağınızı düşünün. düşünün ki hayalinizi gerçekleştirmeye yardımcı olacak fırsatları kaçırmayın, es geçmeyin. yakalayın.