gerçekleri olduğu gibi, çarpıtmadan, idolojisinden uzak yazabilen gazetecinin varlığını sorgulayan sorunsaldır.
bir gazeteci olarak bunu söylemek ne kadar acı olsa da. gerçekleri olduğu gibi yansıtmak isterim, yoktur.
her kanal, her gazete ve her kitle iletişim yolu bilgiyi kitleye değiştirerek sunar. halbuki halk, gazetecileri kanaat önderi olarak görür ve ülke için önemli olan olaylarda onların yorumlarına değer vererek, onların yorumlarınca düşünürler. bu düşünceyi yoğurma meselesini, düşüncenin gazetecilerce şekillendirildiği gerçeği başlığında anlatacağım.
konumuza dönersek,
gazeteci, objektif olmak istese bile, gazetenin sahibinin, veya kanalın sahibinin ideolojisine göre haberi şekillendirmek zorundadır. yoksa orada çok barınamayacaktır. bu anlamda gazetecilere "yalancı" gözüyle bakmak ve itham etmek yersizdir. gazetecinin tek amacı halkı olaylardan haberdar etmek iken, üstünün amacı çıkarına göre kitleleri yönetmektir. özellikle siyasi iktidarlar öncelikle gazeteleri ve bütün kia'ları ele geçirir.
güzel ülkemizde de iş böyledir ne yazık ki. biz olayların en fazla %30'undan haberdar edilmekteyiz. %70i yoğrulmuş ve inşa edilmiş gerçekliktir maalesef. ve yine maalesefki, haber alabileceğimiz başka hiç bir alan bulunmamaktadır. kısaca muhtacız.
burada önemli olan, gazete ve tv kanallarını takip etmemek değil, aksine her görüş ve ideolojinin bilgi kaynaklarını takip etmek, karşılaştırarak okumak, algılamak ve sunulan her türlü bilgiye eleştirel yaklaşmaktır.
saygılar...