kelimelere hükmedildiği gibi hükmedilemez gerçeğe.
çok ağır ve çok keskindir.
"varolanı kabullenmek"
yapılabiliyorsa, yapılsın; ve varlık'a karışılsın.
Yalansız herşey gerçektir.Tabi şu durumda yalan entriysine de bir şeyler yazmak farz oldu.Aslında işin felsefesine girip,yalan,gerçek,doğru,yanlış,yok,yaşadığımız her şey bizim kavramlaştırdığımız duygularımız,diye yazmak var.Hatta yazdım bile.Fakat derinlerde boğulma modunda değilim.Gerçek,bedenimiz..Gerçek,hayatımız(koca bir yalan üzerine kurulu değilse tabi),gerçek,madde..
"Gerçek;yolu da,sınırları da,koşulları da olmayan bir ülkedir.Gerçeğe götüren hiçbir yol,hiçbir din,hiçbir mezhep yoktur.Benim düşüncem budur ve bunda ısrarlıyım.Gerçek bazen insana kendiliğinden gelir.Gerçek örgütlenemez ve örgütlenmemelidir de.Sizler on sekiz yıldan beri dünyayı kurtaracak,sizin yüreklerinizi şenlendirecek,sizi de tutsaklıktan kurtaracak bir öğretmen bekliyordunuz.Bunun için örgütlendiniz.Böyle bir inanç sizin yaşamınızdaki yararsız şeyleri silip götürdü mü?Sizi daha ergin ve daha özgür kıldı mı?Şimdi başka bir örgüt kurup,bir başkasının gelip sizi kurtarmasını bekleyebilirsiniz.Kendinizi içine kapatmak için yeni kafesler örmeniz beni ilgilendirmez.Benim tek istediğim insanların mutlak ve koşulsuz bir özgürlüğe ulaşmalarına yardımcı olmaktır..." tanimi boyledir krishnamurtiye gore.
gercek; yalnız oldugunu yalnız kaldıgını dusunmek degil, etrafında onca insan varken aslında kimse olmadıgını farketmektir, gercek; kurdugun hayaller tarafından kovalanandır senin icindedir gormek istedigin yerdedir.