gece yatağa yatıp da uyumadan hayalini kurduğunuz ne varsa rüyalarda gerçekleştirmektir.
güzeldir aslında, istediğiniz hayatta hayal ettiğiniz başrolü kapmış olmak mutluluk verir insana.
amma velakin bunun birde gerçek hayata uyandırıldığınız sabahı vardır ki, üzer.
askerdeyim, bilmiyorum artık şehir efsanesi tadını yakalamış olan ''hap atıyolar, şap atıyolar ondan kalkmıyo olm'' muhabbetinden mi yoksa psikolojik açıdan mı, ama ilk bir hafta gerçekten de erkekliğinizi unutuyorsunuz, ya da genelleme yapma len diyen de olabilir, ama bildiğim buydu. ilk bir haftadan sonra, karşı cinsin olduğunu hatırlayan vücudum, bir sabaha karşı, kamyon devirterekten (bkz: kamyon devirmek) bana steffi graf ile halvet olma sürprizini yaptı. kalktığımda da dedim ki ''ne alaka'' tabii ki kendisini sevenler de vardır da, en son martina hingis ile oynadığı yaklaşık on sene önceki -roland garros olması lazım- bir finalin dışında, bir iki gazete küpürü ile, andre agassi abimizin zevcesi olması dışında alakamın olmadığı bu alaman ablanın rüyamda tarafımca, birtakım olaylara maruz kalması da işte rüyaların gerçek hayatta yapılamayacak şeylere tesir ve teskun etmesine örnektir zannımca.
rüyada hoşlandığın kişiyle olduğunu görmek, istediğin işi yapıyor olmak, istediğin eve/arabaya sahip olmak, dilediğin gibi yaşamaktır. hatta bazen araba çalmak, motorla hız yapmak, sokakta görülen birine kafa göz dalmak, beğenilen bir çocuğa sırnaşmak gibi boyutlara da ulaşabilmektedir. normal şartlarda olmadığı takdirde lucid dreaming denilen bazı tekniklerle gerçekleştirip özgürlüğü damarlarınızda hissetme şansını yakalayabiliyorsunuz. uyandığınızda öncelikle gözlerinizi ovuşturup, başucunuzdaki sudan yudumladıktan sonra ''ne oluyor lan neredeyim ben, bunlar rüya mıydı şimdi'' tepkisini vererek hayata küsmeniz olasılığını da düşünmek lazımdır bir yandan. ama ne olursa olsun oldukça zevkli bir aktivite olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. uyumak fazlasıyla eğlenceli bir hal alıyor bu zevki tattıktan sonra, buna güvenebilirsiniz.