dürüst olunursa kendisini apaçık ortada savunmasız bulmaktan korkma duygusuyla harmanlanıp, çekingenlikle tatlandırılmış harekettir. ilginçtir velhasıl, çünkü neyi arkanda bırakmaya çalışsan hep peşinden gelir. üzerine yürümek lazımdır, tam içinden geçmek korkulanın. ya da boşverin amk her şey olacağına varıyov.
neden yapıldığını bir türlü anlayamadığım, oysa ki saklanmasa her şeyi daha güzel yapacak eylem. sonuçta kaç kere geliyoruz şu dünyaya? ne gerek var saklamaya?
üstelik de hal ve tavırlar, yapılan hareketler, bakışlar, bakamayışlar, göz yaşları, gülümseyişler bu kadar gerçek duyguları ele verirken aksini söylemek niye? yazık...
içine attığın, sakladığın, söylesen olmayan sölemesen acıtan duyguların gurura karşı olan savaşta kaybetmesidir. yakar kavurur ama geri dönmeyi, dönüp bazen son bir tebessüm etmeyi bile çok gören gururunla başbaşa kalırsın. öyle çok sevdiğin halde gurur denilen olgu içine işlemiştir bile. zehir gibi dolaşmaya başlamıştır damarlarında. çoğu zaman seninle oluşu memnun etsede, şimdi nerdende çıktı demişsindir ama gelmiştir işte. farkedilemeyen şudur aslında, gerçek duyguları söylemek gururdan bir şeyler götürmek şöyle dursun, asalet katar insana. çünkü dünyadaki en gerçek olgu sevmektir ve en gurur verici davranış gerçeği gizlememektir.
bazen kaskatı kesilmektir, bazen sahte bir gülücüktür, bazen varolmayan bir öfkedir, bazen bir roldür, bazen pembe bir yalandır. hepsi onu kaybetmemek içindir ancak kaybetmenin riski alınır ve gurur sahnelenir. işte hayatın en acıtan çelişkisi budur.