Büyük ve gerçek bir aşktan beklenen son, her zaman bir faciadır, böyle bir aşk ya bir cinayetle bitmeli ya da bir intihar.En iyisi bunların birlikte gerçekleşmeleridir. Hoş, aşıklar için cinayet ve intihar zaten aynı şeylerdir. Geriye her zaman bir tek ceset kalır.
(bkz: şeytanın fısıldadıkları)
dört yıl öncesinden kalan atılamamış, ona ait winston soft paketi belki de, somut tarafından düşünülürse.
diğer taraftan bakılırsa da " bundan sonra sevmeyeceksem sebebi sensin..."
buram buram dandirik anket muamelesi gördürelecek 9. sınıf entryler ile dolacak olsa da bu başlığın amacına ulaştırmak gerekmektedir. bu üstün amaç nedir diye sual ederseniz bu başlığı kıraat eden kişinin var olan olguyu hiç böyle düşünmemiştim demesidir. başarı budur. buna bir nebze yaklaşıldığında vaad edilmiş topraklar menziline ulaşılır velev ki çokluk iyidir düşüncesi ile hareket edilir çokluk bokluktan başka birşey getirmediği benim şu anda 6 yaşındaki dayıyiyenim bile bilmektedir.
herneyse mevzuya başlıyalım.
Aşk, şehvetin diğer adıdır. Şehvetten başka şehvetten daha ötedir, içinde bol miktarda aldatmaca, yalan, ikiyüzlülük ve kim bilir neler karışmıştır. ama yine de acı verir. en kuvvetli salgından bile beterdir. ama aşk yüzünden ölünse idi fena olmazdı hani. ama işte aşk öldürmez. bir nezle, bir soğuk algınlığı gibidir. öldürmez süründürür.
bazı budalalar vardır, bazı ahmaklar. aşk için kendilierini öldürürler yahut kendilerini süründürürler. ama öyle ya da böyle geçer.
Mükemmel olmayan bu dünyada, en az mükemmel şey aşktır. Aşk, mükemmellikten en mükemmel uzaklıktadır.
aşağı yukarı böyle birşeydir aşk. çoluk çoçuk oyuncağı, 5 yaşında hediye verilen oyuncak arabadır. oynarsın oynarsın ya kendi şapsallığından kaybedersin yahut araba tarumar olur ya da sıkılır fırlatırsın o da olmadı seni fırlatır gider.
peki geriye ne kalır?
dünyada 7 milyar insan var. 7 milyar insanın başından 2 aşk geçse 14 milyar eder rakamsal olarak. gelmiş geçmiş insanları hesaba katarsak bu rakamı herhalde hesap makineleri hesaplayamaz ben ondan kısaca bu rakamdan bir diye bahsetmeyi uygun buluyorum.
neden bir mi? çünkü insan diğer şeyleri pek iplemez, başkalarının aşklarını. anca filmlerde olursa güzel olur yahut romanlarda. hayır romanlarda aşk romanların safi bu olgu çok sikindirik oluyor. harlequin serisiyle kıcımı bile silmem. - thank god-
işimiz kelimelerle. aşk bir manyaklıktır esas olması gereken sevgidir. osuruk gibi bir gün uçar gider ama sevgi bakidir.
aşk insanın ileride hatırladığında sacını başını yolduracak eylemlere girilmesine sebebiyet verir, sevgi vermez. ama aşk bir kıvılcımdır. kıvılcım çakar çakar ama ocağı yakmazsa ne boka yarar? işte ocağın altındaki odun sevgidir.
zaten haddinden fazla uzayan aşk çocuk kalmışların işidir.
peki geriye ne kalır?
sessizlik mi?
hayır o öldükten sonra vucuda gelir. eğer bir tanrı yoksa.
bir kaç hatıra kalır somut şeyler. yahut varsa bir kaç şarkı kalır dinlendikçe anımsatacak aşkın nesnesi olan kişiyi anımsatacak belki belki bir resim belki bir kaç cerceve akılda kalan kahkalar arada sırada uyku denilen kopmada beleş film izleyip oynarken rol arkadaşın olur, başka birşey kalmaz.
belki de göklerde kartal gibiydim şarkısını şiir formatında okurken yahut şarkı formatında dinlerken daha candan eşlik edilir. oynanmaz yaşanılır.
ama eninde sonunda bir bok kalmaz.
somut şeyler ya kaybolur yahut fırlatılır atılır, zamanla şarkının anlamı kayar, düşlerde rol oynamalar 40 yılda bir olur nihayetinde elde kalır kocaman sıfır.
bir yazar vardı kimdi unuttum. şunu demişti; aşka harcadığım vakit ile yeni bir ömür satın alabilirdim.
benim bu husus hakkındaki fikrim aşağı yukarı budur.
ha bu arada birşey daha var,
gün gelir ölüm 'Ağacını kesiyorum çünkü zamanın doldu.' der ve bu iş olur biter. gümbürdeyip gidersiniz.
geçirilen onca güzel zamanın ardından, kalbinin her bir yanına dağılmış aşk kırıntılarını tek tek toplama ihtiyacı duyarsın. bunu belki tek başına, belki bir başkasının yardım etmesini dileyerek yaparsın bu toplama olgusunu. fakat çoğu zaman yardım etmesini istediğin kişi de yardım edemez. aslında teksindir; hayatında biri olsa dahi. o teklikle tek tek toplarsın arda kalan kırıntıları; ta ki o geri dönene kadar. fakat o asla dönmeyecektir. kısacası gerçek bir aşkın ardından kalan tek şey acı ve acı ile hatırlanan güzel anılar.
her yüzde o'nun yüzünü görürsünüz fakat hiçbir göz o'nun gibi bakmaz, sesi gitmez kulağınızdan her seste o'nu duyarsınız. gülersiniz halinize çocukca peşine kalabalığın içerisinde kaybolur gidersiniz.
şayet yaşanan duygunun adı aşk ise, hele de kişilerin ilişkisi gerçek bir aşk ise sonu gelmeyeceği için, ardı arkası da olmayacaktır, kişiler birbirinden uzaklaşsa, kopsa, başka insanlar da olsa artık hayatlarda, aşk hala kale gibi kendini koruyacağı için, ancak gerçek bir aşığın ardından kalanlar olabilir, ki o da enkazdır, yıkıktır, hüzündür.
yarım kalmışlık hissi.kahrolası bi ton ukde.yüzlerce sms.yazdığı şiirler.bir çift baget.dinle dediği her şarkı.başbaşayken size çaldığı her şarkı.aynı kulaklıktan dinlediğiniz yılmaz erdoğan şiirleri. kalmıştı bir zamanlar "o"ndan geriye.. şimdi hiçbir şey yok ama! hiçbir şey. herkes kendi yolunda, mutlu olmaya çalışıyor ya ondan.
edit: ha bir de "insanın insana ettiği en yalan yemin; aşk!" sözünün doğruluğu...