eşimin fotoğrafını tamamen tesadüf eseri, kendisini hayatımda hiç tanımıyorken, daha adını bile bilmiyorken görür görmez "ben bu kızla evleneceğim" dedim. aklımda ne evlilik, ne de herhangi bir ciddi ilişki varken... sadece gördüm. evleneceğim dedim. evlendik.
Hiç beklemediği bir anda tek dizimin üzerine çöküp elini tuttum ve deniz kabuğumu eline verdikten sonra gözlerinin içine bakarak "bu gece bana versene ehehe.." diye sordum...
Arkadaşlar nerede hata yaptım hiç bilmiyorum, şuan suretimde beş parmağının beş izi var minik kelebeğimin.. Bu hatunlar niye hep böyle yapıyor?
Ponçik duygularım bir kere daha örselendi. Ne olacaktı bana verseydin gönlünü...
"Gerçek aşk nedir? " diye sorarak kendimi sözlükte bulduğum yerdir.
Bana göre gerçek aşk; bencil olmamaktır. Sınırları koruyarak mutlu olmaktır. Hiç yanından ayrılmak istememek. Yokken bile var olmayı yaratmaya çalışmaktır.
saf-salak döneminde yaşadığı şeydir bir insanın..
ben öyle düşünüyorum yani..
o saf-salaklık gitti mi..
geriye ne gerçeği ne de aşkı kalıyor..
gerçeklerle alakalı bir çember var adına farkındalık diyebileceğimiz..
bu çemberin dışına bir kere çıkmayagörün..
bir daha girebilen varsa gelsin beni siksin..
öyle yani..
neyi ne kadar konuşup düşünürsek düşünelim..
haz için yaşıyoruz..
ben öyleyim en azından..
olaydan, mekandan, şartlardan, maddiyattan, imkandan, boydan, şekilden, tipten, mesafelerden münezzehtir. içinde derin sadakatlar, hayaller, naif duygular barındırır. oturup her yerde gururla anlatırsın. çayını yudumlarken üstüne bir de sigara yakarsın. evet belki de hiç gerçekten sevilmedim, sevilmeyeceğim ama allaha çok şükür gerçekten iliklerime kaDar sevdim. yaşadım. zaman, mekan, mesafeler ve diğerlerinden münezzeh. bunun hiçbir zaman eksikliğini duymayacağım. sadece uzaklara bakıp gözlerimi kısacağım, gökyüzü yine masmavi kalacak. ben sadece özleyeceğim. hiç endişem olmayacak ona ne oldu diye. zaten dünyan gerçek aşkın sığamayacağı kadar küçük bi yer...