kimine göre vardır, kimine göre yoktur. ama eğer varsa kolay kolay bulunmadığı bir gerçek, ancak arayan gerçek aşkı bulur, günümüzde ise yok kariyerdi, yok okumaktı, para kazanmaktı derken gerçek aşkı aramaya vakit bulmak neredeyse imkansızdır, ancak sınırlı sayıda insana denk gelir ve o insanlarda bunun kıymetini bilmelidir. *
Allah a duyulan aşktır. insan zaten aşık oldugunu zannettiğinde de , o insana allah tarafından verilmiş güzelliklere ve iyi sıfatlara aşık olur. ne yapılırsa yapılsın asıl sevilen allah tır. o nun aşkıyla yanıp tutuşmak bambaşkadır.
hem aşk duygusunu uyandıran, hem de insan olarak da hayatımıza dahil etmek için ideal bulduğumuz, gerçekte de hayalde de bizim için bir numara olduğu tartışma götürmeyen kişiye beslenen aşk. Bu tür aşklarda ayrılık sonrası hem aşk acısı, hem de daha yoğun bir kayıp acısı yaşanır. gelir geçer aşklar yaşayan diğer insanlar veya arkadaşlar da "o olmaz başkası olur boşveeer" diyerek sinirinizi bozarlar ve daha da yalnız kalmanızı sağlarlar istemeden de olsa. Her aşktan sonra kaybedilen aynı değildir. Gerçek aşk adı üstünde "gerçek" ve "aşk" ın bileşimidir. aşk bir hayaldir, yanılsamadır. Karşısındakini süsledikçe süsler, abartmaya bayılır, çıplak gözle bakamaz eder. Ama gerçek aşk söz konusu olunca, hem aşk sana "git ona" der, hem de çıplak bakabilen gözleriniz "işte o senin hayat arkadaşın" der. bir nevi hayalin gerçek olması ve elinize tutuşturuluvermesidir. Hayatın kendisi kadar kıymetlidir. Diğer aşklardaki gibi kıymetliy"miş" gibi gelmez.
pelvane bir böcektir. uçar. bütün böcekler gibi ışıga dogru uçar. tek farkla. o ışıga aşıktır. geceleyin bir mum yakarsanız dışarıda, onların ışıgı nekadar çok sevdiklerini gözlerinizle görürsünüz. diger tüm böcekler ateşin ısını hissedince kaçarlar. vazgeçerler. sadece pelvaneler devam eder. yanıncaya kadar ışıga yaklaşır. ve sonunda yanar. ölür.
işte gerçek aşk ateşin sıcaklıgını hissetiginde bile devam edebilmektir.
gerçek aşk diye bir şey vardır ve tartışılamaz. gerçek aşk allaha duyulan aşktır. kişiye duyulan aşkın, sununda allaha dönmesidir. gerçek odur, aşk da ona karşıdır. mevlananın duyduğu aşk gerçek aşktır. sadece mevlanayı okuyarak bile bunu anlayabiliriz. tabi bu yozlaşmış dünyada böylesine bir aşkı yaşayabilecek insan varmı? yok.
gerçek aşk vardır, onu yaşayabilecek insan yoktur.**
vardır ve büyü gibi birşeydir. cinsellik içermez. yanında olmak, konuşmasını dinlemek, oturmasınından, kalkmasından velhasıl herşeyinden haz almaktır.
büyü meselesi ise şu manadadır. başka hangi kişiyi, sadece düşünüp mutlu olabilirsiniz ki? imkansızdır. ama onu, yanınızda yokken bile düşündüğünüzde, içinizi anlatılmaz bir mutluluk kaplar. saatlerce mutlu kalabilirsiniz.
işin komik tarafı ise, çok çabucak kaybolabilmesidir. bir müddet sonra yerini hırsa, cinselliğe, kavga dövüşe bırakır.
bu girişten sonra bir tanım yapmak gerekirse. her aşkın ilk döneminde hissedilen duygulardır.
arkana dönüp baktığında en ufak bir pişmanlık duymamaktır gerçek aşk... senin olmamasına, seni sevmemesine, hiç bir araya gelemeyeceğinizi bilmenize, yaşattığı tüm sıkıntılara rağmen dahi iyi ki varsın diyebilmektir...
işte bu kadar sevginden ve sevgiliden emin olabilmektir...
gerçekliğini ve dolayısıyla varlığını yitirmiş, kendisinden geriye özlemi, hayali ve mitolojisi kalmış aşktır. fakat hayatın özgür olmaksızın yaşanamayacağı ve özgürlüğün de umut etmek olduğu farz edilirse, bulunmayacak olsa da aramaktan başka çaresi yoktur...