süre geldiği söylenen evrimin aksi yöne, başlangıca doğru ilerlemesidir.
yazarın uyarısı:
anlatacaklarım çok saçma isterseniz başka başlıklara göz atın... eksilemek isteyenler buyursunlar, okumadan eksileyebilirsiniz. bu sizin bastırılmış egonuzu okşayacaktır garanti ederim...tamamen iyi niyetle söylüyorum bunu ironi aramayın... insan olarak egonuzu doyurmakta haklıyız... bu bizim tabiatımızda var.. kimse evcil hayvanını beslediği için kınanmamalı... ama eğer siz de benim gibi rahatsızsanız, okumaya devam edin...
evrimden ne aldık? iki bacağımızın üzerinde doğrulup yürümekten, konuşmaktan ve düşünebilmekten başka ne verdi bizlere? ya bir yerlerde büyük bir hata yaptıysak ve olması gerektiği gibi evrilemediysek? ya da durmamız gereken yerde durmadıysak?
bir bakalım elimizde ne var...
- kuraklık
- açlık
- küresel ısınma
- delik deşik bir ozon
- sömürgecilik (merak etmeyin hala var...)
- dünya savaşları
- yok olan türler
- katledilen doğa
listenin uzamasına gerek yok. medeniyet dediğimiz olgu insanların lisanına entegre olduğu günden bu yana kimse bunun faydasını görmedi. bir kişi çıktı, bir insanı haklı yere öldürdü, onun canını aldılar. bir kişi çıktı binlece insanı yok yere öldürdü/öldürttü/ sebebiyet verdi, onu kahraman ilan ettiler. kimse istediği hayatı yaşayamadı. başka birine güdümlü kopya ve tek düzen hayatlar yaşadılar.başlarına insanlar seçip, seçtikleri insanların kararlarıyla ezildiler. kurallar koyup çiğnediler. satıldılar. yalan attılar. yaşamaktan bıktı bazısı. efendilerine devir ilerledikçe patron diye hitap ettiler. yine tecavüz oldu. yine soykırım oldu. insanlar binlerce yıl önce olduğu gibi bu gün de yok etti... peki medeniyet bize ne getirdi? evrimin zayıf halkası bizler miyiz? yoksa evrimin kayıp halkası bizler mi olacağız? hatırlanacak hiç bir şey bu dünyanın üzerinde barınamaz. hiç birimiz yüz yıllar sonrasına bir mesaj bırakamayız... hiç birimiz bir dağ, bir deniz gibi uzun ömürlü hatıralar, hikayeler tutamayız... neden varız? zarar vermekten başka ne yaptık?
bizler -insanlar- kısa bir zamanda yok olacağız... ben kahin değilim, yada bir kahin beni s*kmedi, buracıkta mehdiliğimi de ilan etmeyeceğim, merak etmeyin... kainatın saatine göre sadece bir kaç dakikadır yaşıyoruz buralarda. ve bir kaç dakika sonra da olmayacağız... hastalıklı bünyenin mikroptan arındığı gibi kurtulacak dünya bizden. irin dolu bir yara gibi tedavi edecek bizi tabiat.
neden mi?
hiç barışık olmadık da ondan...
geri doğru evrilmek ilk söylenişte saçma bir cümle gibi gelebilir evet kabul ediyorum. ama neden olmasın? düşünsenize;
suya ilk defa dokunmanın ne demek olduğunu hissedeceksiniz. bir buğday tanesini ilk siz işleyeceksiniz. kavuran sıcacık güneşin altında o rüzgarı ilk siz hissedeceksiniz... sadece hayatta kalma iç güdünüzle ve karnınızı doyurmak için öldüreceksiniz... beton bloklar arkasında toz içindeki bu yaşam hiç olmamış olacak, sizden alınan, doğanızda olan her şey sizin elinizde olacak. sindirilmiş, kalıplara oturtulmuş, yapay gündemlerle hipnotize edilmiş o müthiş varlık -insan- ait olduğu yere, doğaya geri dönecek! çıplak ayakla elinize ilkel bir silahla otların arasından bir geyiği izlediğinizi düşünün... avcı sizsiniz... ertesi gün için herhangi bir kaygınız yok... o an için sadece siz ve avınız var... bir hamleyle sonsuzlukta koşarak avınıza saldırdığınızı düşünün... direnen avı öldürüp akşam yemeğinizi garanti ettiğinizi... ve terlemiş, soluk soluğa kalmış olan siz o saniye içinde doğanın kralısınız... muzaffersiniz... özgürsünüz...
evrim/ gelişme / ilerleme... adını ne koyarsanız koyun... bize faydası olmadığı aşikar... ne kadar evrilirsek o kadar esir oluyoruz...