19. yüzyılda paris in bohem semtlerinde, çokeşliliği burjuva yaşantısının cenderesinden çıkış yolu olarak gören komünistlerdir. Günümüz Türkiyesi'nde bu insanların modern versiyonlarıyla karşılaşmak zor değildir.
Marx bu insanları kapitalistlerden daha aşağılık görmektedir. 1844 El yazmaları diye bilinen eserinde bu insanları "özel mülkiyetin ötesine geçmek bir yana, özel mülkiyete bile varmayı başaramamış" olarak addetmektedir.
Fakat sol görüşün yüzakı olan; Marx'ın demokrasi davasına kökünden sadık olan, Marx'ın "insanla doğa ve insanla insan arasındaki çatışmanın gerçek çözümüdür" diye bahsettiği komünist kardeşlerimiz vardır ki, onlar bu tanımın içinde dahil değildir.