sorsan iddaa oranlarının neleri kahnettiğini bilemeyecek beyin özürlüleridir.
gereksiz oksijen israfıdır.
gereksiz fosfor israfıdır.
gereksiz alınan yakıt vergisidir.
gereksiz alınan çöp vergisidir.
gereksiz alınan katma değer vergisidir, ettiği lafın değeri olsa katacak yerlerini biz bulurduk niye diye sorma azizim.
ha, gerizekalı değilse baş tacı edilecek adamdır.
nadiren futboldan konuşur ve tamamen futbol dışı sohbet dönen yerlerde konuşur.
misal ;
arkadaşım : zürafa, senin saç niye uzun ?!
kız mısın sen lan ?!
zürafa : sen kız mısın ?!
niye amcık amcık konuşuyorsun ?!
futbol fanatiği : zürafa topu kalecinin uzanamayacağı köşeye sallar !
akıl almaz bir cehaletin pençesindedirler. hayatları futbola endekslidir. futbol hakkındaki tek eleştiriye bile tahammülleri yoktur. futbola aksi tutum takınanları, "marjinallik enkarnesi derdinde" olmakla itham ederler. dar dağarcıklarının yanında kültürel konulardan konuştuğunuzda sizden soğurlar. dünyaları toptur, aksini bilmezler, bilmek istemezler.
tıpkı ateistlerin kadın avına çıkmak için bu statüyü kullandıklarını söyleyen bayağı zümre gibi bunlar da; kadın düşürmek için futbol izlenmediğini düşünürler. ne var ki, ateistler sevilmediği gibi, ahlaki normlara aykırı, genelin beğenisine ters hiç kimse de sevilmez. bu bağlamıyla: din ne kadar sınırlandırıcı ve doğmaysa, genç dimağları pençesine düşüren futbolda bir o kadar doğmadır.
ancak bilmezler ki, bir bireyin kendisini futboldan tümden izode etmesi söz konusu değildir. messi'yi, ronaldo'yu, muslera'yı bilmeyen mi var? peki ya pes oynamayan? kör göze parmak herkes kıyısından köşesinden takip eder, izler.. ancak bu olayı saplantı haline taşıyan kesmin arasında: malezya futbol ligini takip edenler mi dersiniz, 20 yıl önceki mücadeleyi gündeme taşıyanlar mı, 600 liralık maaşıyla evine lig tv yayını alan fabrika işçisi mi dersiniz, okula kel alaka takımın formasıyla gelenler mi, olur olmaz yere birbirini üzenler mi dersiniz?.. hepsi bunların içinde..
sanki "atom bölecekmişcesine" heyecanla maçları beklenen; çabuk kavranan, hemen hemen herkesi saran bir oyunun tutkunu olmanın beraberinde getirdiği seviyesizlik durumunu da kabul etmek istemezler. oysa, bir şey ne kadar çok kanıksanırsa, o denli basittir. bu gerçek onlara, karşı kutuptakilere saldırma meşruiyetini veriyormuşcasına, sürekli saldırırlar. komplike bir oyun sevdalısı olamamanın verdiği kronik kompleks emarelerini dışa vururlar.
işin daha tuhafı bu adamların, herkesin hakkında saatlerce yorum yapabileceği basit bir oyun olan futbolun; feriştahı, allamesi gibi böbürlenmeleri. kavranması çok zor olmayan bu oyunu iyi bildiğini iddaa etmek, çocuksu bir egosantirik tutumdur.
ne yazık ki, hala futbolu bir spor olarak görmeyip; hayat felsefesi konumunda değerlendirmekten kurtulamadık..
futbol ancak rutin dildeki konu ve hazneye sahip olunduğunda bolca konuşulmalıdır. bu yanlar eksikse, futbol sadece çürütür, geriletir.
