Nihal atsız'ın henüz öğretmen oldugu yıllarda (24-25 yaşlarında) çalıştığı okula yeni gelen bir hanımefendi için yazdığı şiirdir. Atsız öğretmenlik yıllarında yalnızca kitaplarıyla ilgilenen, kimseyle zorunda kalmadıkça muhatap olmayan ketum biri. Ancak bu hanımefendi okula ilk atandığı zamanda öğretmenler odasına ilk girdiğinde atsız buna tutuluyor. içinde bu kadına karşı bir şeyler alevlenmeye başlıyor ve hanımefendi için şiir yazıyor ancak şiiri ona nasıl vereceğini bilmiyor. Günün birinde öğretmenler odasında tek başına iken şiirin yazılı olduğu kağıdı zarfın içine koyuyor ve zarfı da hanımefendinin dolabına atıyor. Aradan birkaç gün geçiyor atsız düşünceli, merak içinde acaba mektubu okudu mu okumadı mı diye içi içini kemiriyor derken üçüncü günün sonunda kendi dolabını açtığında zarfı buluyor. Zarfın hanımefendi tarafından açılıp okunduğunu bilmiyoruz ama mektup geri iade edilmiş. Yani atsız'ın hevesi kursağında kalıyor ama bunu pek takmamış sanırım sevdanın gelip geçici olduğunu o olaydan sonra kavramış.
Hüseyin Nihal Atsız'ın enfes şiirinin, Osman öztunç bestesiyle en güzel yorumlarından birini de gülnür kaya yapmış.
Saatlerce dinleyip, Nihal Atsız nasıl bir yanardağmış diyor insan. https://www.youtube.com/watch?v=KKZqiEHORb0
Yeni güne bu mükemmel şiiri görerek başlamak çok mutlu etti beni.
Keşke sevdiğimiz kadına aynı şiirde olduğu gibi öylesine güzel cümleler kurabilsek.
Hüseyin nihal Atsız gibi sevmek bambaşka şey..