Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın /Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın / Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin / Sen vururken de öldürürken de güzelsin
Atsız babamın kusursuz şiiri"geri gelen mektup".
ruh adam adlı kitabında ana karakter selim üzerinden yansıtır aşkın hakikatini.daha keskin ve temiz bir şiir daha armağan edilmedi edebiyatımıza. Bir kaç atsız daha olmalıydı.
birinci dörtlüğünün üçüncü mısrasının doğru yazılışı "pervane olan kendini gizler mi alevden." şeklinde olan şiirdir. dikkat edilirse oradaki hiç kelimesi hece ölçüsünü bozmaktadır.
şiirin kendisine diyecek bi şey yok zaten. benim gibi edebiyat yoksunu bi insana bile şiiri sevdirmiştir.
Atsız'ın yaşanmışlık dolu şiiri. özellike şiirin bazı dizelerini okuyunca insan, ''bunu ben de yaşadım lan!'' der. mesela;
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Yukarıdaki yorumda görüldüğü gibi kimi edebiyat yobazlarınca dili,kelime seçimi beğenilmeyen şaheser. Arkadaşların kötü niyeti yok. Eleştiriyorlar canım. Hayır bu tür eleştiriyi yönelttikleri adam nihal atsız. Hani bozkurtların ölümü isimli akıcılık tanımına anlam kazandıran romanın yazarı. Böyle tiplerin kafasını merak ediyorum. Bunlara göre ne kadar arapça kelime kullanırsan o kadar iyi şiir yazabiliyorsun. Geri gelen mektup, türk edebiyatı'nın en duygu yüklü şiiridir. Bu ağır duyguları da şiire böyle biçimsel şekilde aktarmak herkesin yapabileceği iş değildir. Beğenmeyen gitsin "tikk,takk,makineleşmek istiyorum" falan okusun.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu.
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara kattım,
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilah'ın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın.
Vur şanlı silahınla, gönül mülkü düzelsin,
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu,
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hâlâ yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni, bir perde olurdum,
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik.
gönderilene ulaşmamış değilse alınmak istenmemiş olan mektuptur. kesinlikle söylenebilecek şey ise şudur; postacılar mektubun sol üst köşesindeki bilgilere göre hareket etmişlerdir.
Atsız atanın en beğenilen şiirlerinden biri. Okunduğu andan itibaren derin düşüncelere daldıran kolay kolay çıkılmayan müptelası olduğum kişinin kaleminden dökülen muhteşem şiir.