çocuk kapıyı anahtarı ile açar eve girer..annesi:
-oğlum geldin mi?
*hı..yok anne seni deniyorum..
-iyi o zaman..ellerim hamurlu gel de şu fırının kapağını aç..
sorulması, soran kişi açısından da sorulan kişi açısından da zaman kaybı olan sorulardır.
- hilmii gel oğlum arkadaşımla tanış.
+ geldim baba
* oooo hilmi bu mu, vay kereta kocaman olmuş
* tanıyo musun beni? gerçi nasıl tanısın, ufacıktı yaa hehe...
* okuyo musun, kaça gidiyosun, dersler nasıl bakim, oh oh maşallah, ne olcan büyüyünce...
+ baba adam otomatiğe bağlamış.
(Olay bilgisayar teknik servisinde gerçekleşmektedir)
Bir kaç ay önce yolda yaralı bir kedi yavrusu bulunur. Kedi tedavi ettirilir ve dükkanda bakılmaya başlar. Nihayetinde kedi iyileşir, dükkana da alışmıştır. Kedi dükkanda beslenmektir. Kedi artık dükkanın maskotu haline gelmiştir çok sevilmektedir. Mivaylamayı kendine misyon edinen kedi, uslu durmayıp müşterileri de rahatsız eder. Kedinin varlığından haftalardır haberdar olan müşteri, sırf muhabbete girebilmek için dayanamaz ve soruyu yapıştırır;
arkadaş ev telefonu nu açar, beni aramaktadır.
telefonu ben açarım.
+ : alo
- : alo, imkansizligin kekremsi tadi evde mi ?
+ : benim kız, ben.
- : ha, evde misin?
+ : asdggfsgafg
Bi de cevap bekliyolar yahu.
Ağzını açandan, boş boş ve gerçek fonksiyonunu yitirmiş şekilde bu çıkıyor.
geçende pisikletten düşmüşüm, başıma gelen duyarlı ama helecanlı bi insan "nasılsın" diyip duruyo. Bi sus la, nası olduğumu anlayamıyorum senin yüzünden, diye düşünüp "nasılsın" sorusuna verilecek saçma cevaplar dönmeye başladı kafamda. Anladım ki, iyiymişim. Herşey normal.
+nerelesin sen ya?
-trabzon.
+içinden mi?
bu adam bu sorunun cevabını bekliyor mu? yoksa laf olsun diyemi. ayrıyetten adamın trabzonu bilmediğide göz önünde bulundurursak...