( 6 Şubat 1927 – 27 Nisan 1992 ) Amerikalı fizikçi ve uzay aktivisti. Princeton Üniversitesi’ndeki fakülte üyelerinden biri olarak yüksek enerji fiziği deneyleri için tanecik depolama halkası adı verilmiş olan bir cihaz icat etmiştir.[1] Daha sonraki zamanlarda, kütle işletici denilen manyetik bir fırlatıcı icat etmiştir. 1970li yıllarda uzay boşluğunda yer alacak olan insan yerleşim alanlarının inşa edilmesi fikrini geliştirmiştir. Üstelik bu yerleşimin O’Neill silindiri olarak bilinen bir uzay habitatı tasarımı ile gerçekleştirilebileceğini düşünüyordu. Uzay kolonizasyonu ve imalatı konuları üzerine yapılan araştırmalara parasal kaynak sağlamak için kendini adamış bir organizasyon olan Uzay Çalışmaları Enstitüsü’nü ( Space Studies Institute ) kurmuştur.
1954 yılında Princeton’da, Cornell Üniversitesi’nden doktorasını aldıktan hemen sonra, yüksek enerjili parçacık fiziği üzerine yaptığı araştırma çalışmalarına başlamıştır. Bundan iki yıl sonra, parçacık depolama halkası ile ilgili teorisini açığa çıkartmıştır. Bu keşif parçacık fiziği ile ilgili yapılan deneylerin önceden bu konu hakkında yapılanların hiçbir zaman gerçekleştirilemedikleri ölçüde yüksek enerjilerde yapılabilmesine olanak sağlıyordu. 1965 yılında Stanford Üniversitesi’nde ilk çarpışan ışık demeti fizik deneyini gerçekleştirmiştir.[2]
Princeton’da fizik alanında ders vermeye devam ederken, O’Neill insanların uzay boşluğunda da hayatta kalabilmesi ve orada yaşamlarını sürdürebilmesi gibi fikirlerle yakından ilgilenmeye başlamıştır. O’Neill silindiri olarak bilinen ve ilk defa “The Colonization of Space” ( Uzay Kolonizasyonu ) isimli yazısında bahsettiği fütüristik ( gelecekçi ) imkanları araştırmaya ve çeşitli önerilerde bulunmaya başlamıştır. 1975 yılında Princeton’da uzay imalatı üzerine bir konferans düzenlemiştir. Apollo sonrası dönemi uzay aktivistlerinin çoğu bu konferansa katılım göstermiştir. 1976 yılında profesör Henry Kolm ile birlikte çalışmaya başlayarak ilk kütle işletici cihaz prototipini inşa etmişlerdir. Kütle işletici cihazların Ay ve asteroit ( özellikle Mars ve Jüpiter arasında oldukça fazla miktarlarda bulunan küçük gezegenler ) yüzeylerinden mineral kaynakları çıkartmakta oldukça kritik bir öneme sahip olduğunu belirtmişlerdir. Ödül kazanmış olan The High Frontier: Human Colonies in Space isimli kitabı behsedilen bu tür uzay keşiflerinin yapılması gerektiğini savunan bir jenerasyonun ilham kaynağı haline gelmiştir. 1992 yılında, yakalandığı lösemi hastalığı ( kan kanseri ) nedeniyle hayatını kaybetmiştir.