arad uzun mesafelerde olsa, hergün yan yanaymış gibi bırakmadan onunla devam edebilmek. onu göreceğin günü iple çekmek. ondan başka herkese aynı gözle bakmak.
Onur Akın'ın geceyi sana yazdım şarkısındaki sözlerin daha da güzelini yazabilecek kadar hissetmektir.
geceyi sana yazdım, sızımı sana
tutuldum, küsen sesine, tenine tutuldum
çaktım ateşi sesime, ateşi tenime
hay aydınlık sana yandım, gülen yüzüne
yandım, yanarım sana
sensizim, sana koştum iklimler boyu
uykular, yanan liman uykular haram
bir vapur geçer, dalgasında savrulan ben
dön yürek yurduma, gurbet tenime dön, yanarım sana.
eğer yaş aralığınız 15-19 arasında bir teenage iseniz ilelebet bekleyeğiniz hadisedir. birkaç yıl sonra anlarsınız aslında aşktan büyük yalan olmadığını.
anlıktır.
şöyle ki, ben bu adama yıllardır aşığım cümlesi bana inandırıcı gelmiyor, her haline aşık değilsindir o adamın.
yola tükürürken uyuz olabilirsin mesela, ama 'an' 'an' sıfırdan aşık olursun.
gerçekten, ilavesiz aşıksındır o anlarda.
herkesin kendince anlam biçtiği bir durum. kimi insan midende bir ağrı hissedersin, geceleri uyuyamazsın der. kimi insan da kendini genç ve sağlıklı hissedersin, hiç olmadığı kadar rahat uyursun der. bence gerçek aşk kişinin mutlu olmasıdır.
kişinin kendine olan aşkıdır. evet kişinin her şeyiyle kendini kabul edip sevmesidir, gerçek aşk. kişi her zaman kendine ulaşabilir, kendine küfredebilir, kendine iltifat edebilir ama kendisi dışında kalan her şey belirli bir zaman diliminde blokelidir. kişi kendini istediği kadar sevebilir ve kendinden istediği kadar nefret edebilir. kimse buna sınır koyamaz, bu sınırsızlık kişinin sadece kendisinde olan bir şeydir. karşına bir sandalye koyduğunda ona ismi, şekli, kimyası değişik binlerce kişi oturup kalkabilir. bu gel gitler her zaman olur, sahne aynı kalsa da oyun ve oyuncular değişir, belki bir süre sonra oyun durur, hep biraz eksilirsin, yıldızını tutamayabilirsin. ama o sandalyeye kendini oturttuğun zaman binlerce sen olarak çoğalırsın, sahne ve oyun her zaman devam eder, kendi ışıklarını yakar, kendi perdelerini kapatır, kendi oyununun sonunda binlerce seni selamlarsın. nihayetinde bunun adı kendi gezegeninde yaşamak, kendine aşık olmak, kendi superegolarınla güreşmek olur. gerçek aşk böyle bir şey.
önceleri 'yoktur' dediğim şey.ama ilişki bittikten 2 yıl sonra bile devam ettiğini görünce anlıyorum ki gerçekmiş.yeni öğrendim nasıl bir şey olduğunu...
kesınlikle şu an kapıldığım duygu. her ne kadar kötü deneyimleri iyi deneymilerinden çok olsada bütün herkesin yaşaması gereken duygu. çünkü yaşanılan kötü deneyimler ders verir, iyi deneyimler mutluluk verir. ki gerçek aşk her insanın kapılabileceği duygu değil. belli başlı bir romantizm, belli başlı bir derinlik ister adamda.
'o'nu sevdiğinizi anladığınızda içinizde anladığınız ama anlayıp anlamadığınızı anlayamadıktan sonraki anlamaya başlama,farkına varma ve anlaşılan güzel hissin eskiden anladıklarınızda çok daha farklı bir algı olduğunu olduğunu anladığınızda hissettiğiniz yanlış anlamadır.
anladınız mı?*