George Washington 22 Şubat 1732'de ABD'nin Virginia eyaletinde, Wakefield / Westmoreland County'de doğdu.
ABD'nin bağımsızlık savaşında önemli rol oynadığı için, ülkesinde tarihinin en önemli şahıslarından biri olarak sayılıyor. Amerikan başkanlık kurumunu şekillendirdi ve iki dönem, sekiz yıl sonra üçüncü dönem başkanlıktan vazgeçerek ülkesinde bir gelenek yarattı (Bu gelenek Franklin D. Roosevelt'e kadar devam etti, sonra anayasallaştı). iktidarı muhalefete devrederek, demokrasi tarihi için bir örnek teşkil etti.
Dört nesilden beri Virginia'da yaşayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Augustine Washington (1693-1743) ve annesi Mary Ball (1708-1789) ingiliz asıllıydılar. Henüz 11 yaşında tütün çiftçisi ve mesahacı olan babasını kaybetti.
Fransız-Kızılderili Savaşı
1754'ün yaz aylarında, Washington yakın ilişkilerinden faydalanarak torpil sayesinde Virginia Valisi tarafindan binbaşı rütbesinde Virginia milisinin komutanlığına getirilidi. Milis, Fransızların ve ingilizlerin kavgasını ettiği batıda ki bölgelerde rakibin ileri karakollarını ve keşif birliklerini aramakla görevliydi. Bu süreç içinde Washington, Virginia'nin batı sınırında bir dizi kale kurdu ve Ohio Vadisi'ne giren Fransızlarla müzakereleri yürüttü. Artan gerilim Fransızlarla ve onlarla müttefik yerli kabilelerle Fransız-Kızılderili Savaşı'na sebep oldu. ("French and Indian War", 1754-1763),
Washington'un liderliğinde ki heterojen birlik, el değmemiş bölgelerde haftalarca süren yürüyüşlerin ardından nihayet bugünün Pittsburgh yakınlarında bir Fransız birliğiyle karşılaştı ve karşılasmayı takip eden müsademede Fransız birliği yendi. Çok şanlı bir çatışma olmasa da bu ilk savaş tecrübesi Washington'a askeri lider namını kazandırdı. Sonralari rakibin daha üstün silahlı kuvvetleri tarafindan Fort Necessity'de kuşatıldı ve serbestçe geri çekilme karşılığı mütakereye zorlandı.
Bir sonraki yıl, yarbay rütbesinde ingiliz ordusunun Braddock Seferi'ne katıldı. Altında 3 atı vurulduğu ve felaketle sonuçlanan Monongahela Muharebesi'nde basiretli davranabilerek geri çekilme kararı aldı. Sonra binbaşı rütbesinde Virginia'nin ilk düzenli alayını kurarak savaşa katıldı ve Virginia'nin bütün birliklerinin başkomutanlığına getrildi. Asıl savaş komşu bölgelerde gerçekleşse de, Virginia'nin batı sınırını Fransız birliklerine karşı başarıyla korudu. 1758 yılında, "Fort Duquesne" adında Fransız kalesinin alınmasında belirleyici rol oynadı.
Savaş süreci içinde ingiliz subayların gerisine itilmesi ve milislerinin sadece sınır koruma olarak kullanılmasi ona anavatanına karşı bir daha atlatamıyacağı kin duyguları beslemesine sebep oldu. 1759'da alayından ayrılarak Virginia meclisinde milletvekili oldu
Nisan 1775'te Maryland valisi Thomas Johnson'un önerisi üzere II. Kıta Kongresi'nde oybirliğiyle Kıta Ordusu'nun (Continental Army) başkomutanı seçildi. 3 Temmuz 1775'te Kıta Ordusu'nun başına geçen Washington, başkamutan olarak muharebeleri ayırıntılı planlarla kazanabilen dahi bir strateji uzmanı değil, Amerikan silahlı kuvetlerinin titiz organizatörüydü. Mütevazi imkanlarının tamamen farkında olan Washington, asker sayısının büyütülmesini ve orduya maddi açıdan destek sağlanmasını, neredeyse cimri diyebilinecek Kongre'ye düzenli halde ayırıntılı ve tam belgeli bildirilerle talep ediyordu. Birliklere en azından giyecek, yiyecek, yakacak, barınak ve cephane temin edilebilinmesi için en ince ayırıntılarla bile ilgileniyordu. Sayıca daha az olan Amerikan ordusunu ancak kaçınılmaz veya koşullar bakımından avantajlı durumlarda açık muharebe meydanına sürüyordu.
Mart 1776'da ingilizleri abluka altına aldıkları Boston'dan püskürttü. 4 Temmuz 1776'te Birleşik Devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ağustos 1776'da Long Island muharebesinde yenilgiye uğradı ve Amerikan birliklerini dinlendirmek için ingiliz etki alanının dışında kalan Valley Forge'a çekildi. 25 Aralık 1776'da ingilizlerin New Jersey'deki Hessen kökenli paralı askerlerine saldırmak için Washington, birlikleriyle Delaware River'i geçti. Saldırının başarıyla sonuçlanması bağımsızlık isteyen Amerikalıların moralini yeniden güçlendirdi. Washington 1781'de Marquis de La Fayette'in emrindeki Fransız birliklerin desteğiyle ,Yorktown Muharrebesi'nde 7000 ingiliz askerli Britanya'lı General Cornwallis'i yenerek savaşın sonucunu belirledi. 25 Kasım 1783'te, Amerikan ordusunun başında ingilizler'in boşalttığı New York'a girdi.
1783'te Paris Antlaşması'nda ingiltere Kraliyeti Birleşik Devletlerin bağımsızlığını tanıdı. Washington komutanlığı bırakırken Amerikan Devletlerine güçlü bir merkezi yönetim kurmaları çağrısında bulundu.
Başkanlık dönemi
1787 yılında, Mayıs ayından Eylül'e kadar Philadelphia'da toplanan Kurucu Meclis'de, Amerikan Devrimi'nin liderleri yetersiz kalan Konfederasyon Maddeleri'ni değiştirmekle görevlendirilmişti. Diger eyaletlerin 54 temsilcisiyle birlikte katılan Washington oybirliğiyle Kurucu Meclis'in başkanı seçildi. Tarafsız kalmaya çaba gösteriyor olmasına rağmen yürütme gücüne ağırlık veren bir anayasanın hazırlanmasında ve onaylanmasında büyük rol oynadı.
Anayasa tartışmalarında ilk defa ikili parti sisteminin özelliklerini içeren siyasi görüşler belirginleşmişti. Başkanlık kurumunun tasarımında, yürütmenin zayıf olmasını savunanlarla güçlü olmasını savunanlar çarpıştılar. Güçlü olmasını savunanlar, kuvvetler ayrımını gerçekleştirebilmek ve yasama gücüne karşı denge oluşturabilmek için başkanın bağımsız olmasını talep ediyorlardı. Kudretli yasama organları olan bazı eyaletlerdeki demokratların seçkin sınıfı korkuttuğu gelişmeler, caydırıcı örnek olarak gösterildi.
13 eyaletin 9'u anayasayı onaylamasından sonra, Konferderasyon Kongresi delegeleri yeni devlet başkanı olarak adı herkesin ağzında dolaşan George Washington'u 30 Nisan 1789'da, ABD tarihinde oybirliğiyle seçilen tek başkan olarak bu göreve seçti. Washington'un seçilmesinin başlıca sebepleri, siyasi ve askeri kazanımlarının yanısıra partilerüstü tutumuydu
Başkanlığın yeni bir kurum olduğunun, attığı her adımın sonraki başkanlar için örnek teşkil edeciğinin bilincindeydi Washington. Başkanlığı milli bütünlüğün sembolü ve halkın Amerikan özelliğini (karakterini) şekillendirmek için alet olarak görüyordu.
Başkan iç siyasette denge için çaba gösterdi. Yönettiği kabinesinde her iki büyük parti, Federalistler ve Demokratik-Cumhuriyetçiler aynı oranda temsil edildi.
Fransız Devrimi'ne karşı pasif tutumundan dolayı eleştirilere rağmen, 1792'de üç çekimser oya karşın tekrar oybirliğiyle ikinci bir dönem için başkanlığa seçildi.
17 EYLÜL 1796 tarihinde siyasi hayattan çekildiğini açıkladığı konuşmada bunları da söylemiş:
BELiRLi BiR MiLLETE SEVDAYLA BAĞLANMAKTAN KAÇININIZ. BAŞKA BiR ÜLKEYE NEFRET YAHUT
SEVGi DUYGULARI BESLEMEYi ADET EDiNEN MiLLETLER KÖLELEŞiRLER, KENDi GÖREV VE ÇIKARLARINI UNUTURLAR. ZiRA BiR MiLLET ORTAKLIK HAYALiNE KAPILARAK BAŞKA BiR MiLLETE BAĞLANDI MI , BU iKiNCiSiNiN KAVGALARINA BOŞU BOŞUNA KARIŞIR.
ÜSTELiK ONA iMTiYAZLAR TANIR. BU iSE KENDiSiNiN SÖMÜRÜLMESiNE YOL AÇMAKLA KALMAZ, BAŞKA ÜLKELERiN DÜŞMANLIĞINI VE MiSiLLEMELERiNi DE ÜSTÜNE ÇEKER. BÜYÜK VE GÜÇLÜ BiR ÜLKEYLE ÖYLE BiR iLiŞLi KURAN KÜÇÜK YAHUT ZAYIF BiR MiLLET, ÖTEKiDiNiN UYDUSU OLMAKTAN KURTULAMAZ.
YABANCI ENTRiKALARIN ALETi DURUMUNDAKi KiŞiLER, GÜVENiNi VE ALKIŞINI KAZANDIKLARI HALKI ALDATARAK, ONUN ÇIKARLARINI BAŞKALARINA TESLiM ETMESiNi SAĞLARKEN, BÜTÜN BUNLARA KARŞI ÇIKAN GERÇEK YURTSEVERLER ŞÜPHELi DURUMA DÜŞÜRÜLÜP LANETLENEBiLiR. *
22 şubat 1732'de amerika'nın virjinya eyaletinde dünya'ya gelmiştir. özellikle abd'nin bağımsızlık savaşında önemli rol oynadığından, amerikan tarihinin en önemli kişilerinden biri haline gelmiştir.
amerika'nın abraham lincoln gibi en sevilen ve en saygı duyulan başkanlarından biri olan geoerge washington, tarihte yalnızca abd başkanı olmasıyla değil, mütevazi karakteri ve adaletli oluşuylada tanınır. abd'de zoraki başkanlığa getirilen washington belli bir süre başkanlık yaptıktan sonra abd'nin yönetilmek için krallara değil, halktan birine ihtiyacı olduğunu belirtmiş ve kendini emekliye'ye ayırarak sıradan bir yaşam sürmüştür.
normal hayatında'da inanılmaz derecede dsiplinli olan george washington'un, güneş doğmadan sabah 4'te kalktığı ve akşam 9'da yattığı ve bu kuralını hayatı boyunca aksatmadığı ve hayatı boyunca hiç güneşe yakalanmadığı söylenir.
"Yabancı entrikaların aleti durumundaki kişiler, güvenini ve alkışını aldıkları halkı aldatarak onun çıkarlarını başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan gerçek yurtseverler şüpheli duruma düşürülüp lanetlenebilirler."
sözüyle adeta bugünün türkiye'sini anlatmış, tarihe geçmiş saygın devlet adamıdır. *
new york halk kütüphane'sinden 221 yıl önce aldığı kitap, kütüphaneye geri iade edilmiş.
kütüphane tarafından yapılan açıklamaya göre kayıtlar, washington'ın 5 ekim 1789'da emer de vattel'in "devletler hukuku" kitabını borç aldığını gösteriyor.
o zamanlar vucuttan, anadoludada uygulanan vucuttan kan akıtma yönteminin, her hastalığa çağre olduğu düşüncesi ile, vucudundan 9 litre kadar kan alınarak ölmesine sebebiyet verilen amerikalıdır.
çok sonra asıl hastalığının grip olduğu anlaşılmıştır. 9 litre kan alınana kadar ölmemesi ise bambaşka bir muammadır, normal insandan alınan 3 litre kan aşırı yorgunluk ve halsizliğe, 6 litse kan ölüme sebep olur. dassklı adammış, allah rahmet eylesin. kurduğu ülke yvsk o ayrı.
george washington kurnaz ingiliz siyasetini anlayan ender insanlardandır. ingilizler savaşı kaybettikten sonra hemen bağımsız devletleri tanımaya başlamıştır ve ingiltere'ye davet etmiştir. ingiltere sömürgelerini kaybettiği yerde hep bu taktiği uygulamıştır.
ve george washington bunu farkedince bakın bu ingilizler bizimle baş edemedi ama tek tek bağımsızlığımızı tanıyıp tek tek sikertecek gelin birlik olalım babında düşünceleri ile 13 eyaleti tek çatı altında toplayarak federal devlet kavramını da literatüre sokmuştur.
amerika tarihi büyük kongre ile başlar ve washington saygıyla anılır.
Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır. Demiştir.
Tarihin gördüğü en lanetli canilerden birisidir şöyle ki kızılderili soykırımında çok önemli bir rol oynamıştır.
Amerika’nın, Kızılderililere karşı soykırımında önemli yer almıştır. Tümgeneral John Sullivan’a, 1779 yılında Iroquoilora saldırıp, 'Yöredeki bütün yerleşim yerleri tamamen harabeye dönene kadar, barış amaçlı hiçbir görüşme önerisini dinlememe' emri verdi. Sullivan emredildiği gibi yaptı ve ilk raporunda açıkladığı gibi, yerlilerin 'geçimlerini sağlayan her şeyi yıkıp, yok ettiğini, vahşi hayvanlar gibi avlandığını' bildirdi. Yapılan vahşet Washington tarafından da onaylanmıştır. Washington 1783’te Şunları söylemiştir; 'Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır.
Hitlerin şeytan olduğu bir dünyada kendi kahraman olmuştur ee ne demişler tarihi kazananlar yazar.