**
Geoffrey Chaucer (d. 1343 - ö. 26 Ekim 1400), ingiliz yazar, şair, filozof, siyasetçi ve diplomat.
ingiliz Edebiyatı'nın babası olarak nitelendirilir. Bir çok çalışması olmasına rağmen, bitmemiş The Canterbury Tales isimli eseriyle tanınmaktadır. ingilizce dilinin, sanatsal tanımını kullanan yazar olarak hatırlanır.
ingilizlerin "bizim Homeros'umuz", "bizim Goethe'miz" sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer, şüphesiz Shakespeare öncesi ingiliz edebiyatının en büyük şairlerinden biri. Ayrıca, edebi çevrelerce ingiliz edebiyatının babası olarak niteleniyor. Chaucer'in, ingiliz edebiyatının başyapıtlarından sayılan Canterbury Hikayeleri, ilk kez 1994 yılında eski ingilizce aslından yapılan tam metin çevirisiyle ilk kez YKY tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştı. Bu büyük eser, ikinci baskısıyla okurlarla yeniden buluşuyor. Chaucer'ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikayeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan "bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi" örneğine uygun olarak tasarlanmıştır. Dilindeki ve anlatımındaki olgunluğun yanı sıra, öyküleri değişik kişilerin anlatması ve anlatıcıyla öyküsü arasındaki ilişkilerin de verilmesi gibi özellikler, yapıtı benzeri dizi öykülerinden ayırıyor.
14. yüzyılda yaşamış, ingiliz edebiyatının babası sayılan (bkz: canterbury tales) adlı eserin yazarıdır. oldukça varlıklı bir ailenin soyundan gelmesi, saraya yakın olmasından ötürü diplomatlık yapmış, ülke dışına çıkmıştır. bu sebepten ötürü eserlerinde fransız ve italyan edebiyatlarıın etkisi görülür. döneminin aksine din dışı, günlük yaşamla alakalı konuları işlemiş, eserlerinde ünlü, kahraman ve soylu insanların yerine sıradan, çeşitli sınıflardan insanlara yer vermiştir. bol bol ironi yapmış, o güne kadar süre gelen aliterasyon geleneğini bir kenara bırakıp kafiyeyle şiir yazmıştır. en ünlü eseri olan canterbury tales i bitirememiştir. okunası, gülünesidir... şuracığa da bir parça yazalım canterbury tales den de tam olsun bari.*
.......
easily on an ambling horse she sat
well wimpled up, and on her head a hat
as broad as is a buckler or a shield.
she had a flowing mantle that concealed
large hips, her heels spurred sharply under that.
ın company she liked to laugh and chat
and knew the remedies for love mischances,
an art which she knwe the oldest dances.
....
hac yolunda, canterbury' de, veba salgını sebebiyle mahsur kalan hacılardan biri olan ingiliz yazar ve keşiş. gruptakiler, can sıkıntısından dolayı birbirlerine hikayeler anlatmaya başlamış, o da bu hikayeleri ve kendisinin yazdığı daha nicesini canterbury hikayelerinde toplamıştır. canterbury hikayeleri, daha sonradan filme çekilmiştir.
modern ingiliz edebiyatı' nın babasıdır. yaşadığı dönemde saraydakiler fransızca konuşup yazarken, yazarlar ingilizce eser üretmeye çekinirken o hep ingilizce' yi kullanmıştır. hatta eserlerinde ingilizce kullanan ilk yazardır. londra ingilizcesi' nin yayılmasında ve standart dil haline gelmesinde çok önemli katkıları vardır.
en önemli eserlerinden biri the canterbury tales' tır.
kendisini çağdaşlarından ayıran özelliği mizahi dili,iyimser yaklaşımı ve mesaj kaygısı taşımamasıdır. iyi bir gözlemcidir. çeviriler yapmıştır ki bunun sebebi ingilizcenin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. kimi eserlerinde fransızca'dan,kimi eserlerinde italyanca'dan etkilenmiştir. eserlerini, günümüzde rahatlıkla anlaşılabilir bir ingilizceyle yazmıştır.
zamanının çok ötesinde bir edebi kalem sahibi kimsedir geoffrey chaucer. ingiliz edebiyatına yeni bir soluk getirmiş, Rönesansın da habercisi olmuştur. günümüzde sevgililer günü olarak kutlanan günün de mucididir.
