eşi kocasına hüsnü değil de "usnu" diyor diye eleştiren bir insanın pek de üzerine kafa yormaması gereken konu. sen git pazar keyfi izle, sonra gel yorumla, uludağ sözlük yazarları bekliyor...
sempatizanı olduğu ya da sözlükte hergün propagandasını yaptığı partinin herhangi teşkilatında çalışma gibi makul bir alternatifi var iken, bir insan neden bu alternatifi seçmek yerine o değerli fikirlerini gelip sözlükte heba eder cidden ben de anlamıyorum. fakat herkes böyle midir? sözlükte, yaptığı basın açıklamaları, dersine girerek yetiştirdiği öğrencileri, çektiği amatör filmleri veya iş hayatındaki başarısı ile tanıdığım öğrenci, öğretmen, yönetmen adayı, iş adamı var. üstelik kendine ve çevresindekilere yararı olan/olabilecek insanlar bunlar. "kurunun yanında yaş da mı yanacak" muhabbeti yapmak istemiyorum ama bazı noktaları da bence görmezden gelmemeliyiz.
daha iki gün önce, knight online adlı oyundaki bir karakteri satın alabilmek için 2000 ytl. kadar banka kredisi çeken 30 lu yaşlarında vasıf sahibi bir adam gördüm. cocuk pornosu ile ilgili olarak gözaltına alınan kimselerin genellikle doktorluk, avukatlık, öğretmenlik gibi meslekleri icra ettiği herkesin malumudur. bu örneklerden çıkarılacak sonuç; bizlerin iyi internet kullanıcıları olmadığıdır. ki ordusunun muhtıralarını internet aracılığıyla deklare eden bir ülkenin vatandaşları olduğumuzu da unutmayalım bu arada.
interneti gereğinden fazla önemsiyoruz ve internet oratamında yaşadığımız olayları fazla içselleştiriyoruz. sonra geçen gün olduğu gibi; "makina programına katılanlar bizi iyi bir şekilde temsil etmedi" gibi abuk sabuk laflar ediyoruz. ama kendimize en başta sormamız gereken "peki bu sözlük beni temsil ediyor mu" sorusunu unutuyoruz. tabiki bu veya başka bir sözlük bizi temsil etmiyor. çünkü ortak bir aklı ortak bir ruhu yok. sözlük bu. ve sözlük yada sözlük gibi olguları gözümüzde çok fazla büyüttüğümüzden ötürü de burada yazdığımız şeylerden sonra, denildiği gibi "dünyayı kurtaran adam" oluyoruz.
iyinin bir b.k olmadığını, özünde herkesin iyi olduğunu önemli olanın doğru insan olduğu gerçeğini hep unutuyoruz. zaten yanlış da burda başlıyor.
Hangi şişmiş ego, yüksek algılama ve tepeden bakmacı anlayışla fikirlerin çöplük olup olmadığına karar veren bir konumlandırma yapılıyor anlayabilmiş değilim. insanlar burada senin önemli görüp saatlerce kafanda kurup üzerinde okuma yaptığın bir konunun altına sikik bir bkz. verip gidebilir ya da taşak geçebilirler kendilerince önemli görmeyip. Sözlük bu en nihayetinde senin de dediğin gibi. işte bu noktadaki yanılsama üzerinde kafa yorduğun orjinal fikirlerinin senin önemsediğin kadar herkesin önemsemesini istemenden kaynaklanmakta büyük ihtimalle. Oysa saatlerce bir konu üzerinde saatlerce geyik çeviren bir adam alanıyla alakalı bir konuda taş gibi entry'sini yazar ve yine yapacaksa muhabbetini yapar. Burdaki insanların yazmalarıyla tabii ki başörtüsü vb. gibi sorunlar çözülmeyecek ama en azından birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Evet bazen uzun yazamayıp kaynadığımız da oluyor birbirimize. Sinirleniyoruz. Bak bu iyi birşeydir. Televizyonu açıp kafayı ambele etmeden "ya bu adam böyle yazmış ama bunun doğruluğu nedir acep?" diye google vs. arama yapanlar muhakkak oluyordur. Hem öğreniyorsun hem de olduğu kadar vermeye çalışıyorsun. Kimse türkiye'nin en iyi forveti olduğunu iddia etmiyordur burada herhalde * ama hakan şükür gol kaçırınca genetik tepkilerimizi veriyoruz işte. Evet eleştiriyoruz. Bazen eleştirmek için eleştiriyoruz. Çünkü yaşam içerisinde o kadar sıkılıyoruz ki. O kadar sıkıyor ki herşey. Birilerine küfretmektense seçilenler bizi daha iyi yönetsin ya da herhangi bir firma daha iyi hizmet vermeye başlasın diye buradan gün içerisinde deneyimlediklerimizi aktarıyoruz. Ama dikkat edilirse aklı selim yazarlar olayları sadece siyah ya da beyaz diye ayırmayıp gri bir ton tutturup yazılarını yazıyorlar. Görmekle alakalı biraz bu. Neticede eğer fikirlerden bahsediyorsak "Hiçbir fikir çöplük değildir. Önemli olan neyin fikir olup neyin olmadığını ayırmaktır." vs. vs. vs.
keynes kasmadan, okan bayülgen tarzına kaçmadan en basit şekilde açıklarsak bu eleştiriyi yapanlara bu imkanı tanıdığından yani kusanların üzerine kusmaya imkan verdiğinden önemli bir platformdur sözlükler. klişe sol tabirini ödünç alıp, 12 eylül demagojisini de yabancı kontenjanının +1 i kabul edersek; fikirleri, beklentileri, beğenileri, öfkeleri, sevinçleri, pislikleri, pişmanlıkları, bilgisizlikleri, bunalımları, mutlulukları vs. gençliğe dair ne varsa toplumsal hayatın dışına itilmiş, edilgen kılınmışken sözlük bir kaçış ve paylaşım olanağı tanımıştır, bugün ne kadar farkındayız bunun bilmiyorum ama ilerde bunun önemini ve etkisini çok daha iyi anlayacağız. **
sözlüğün bilgilendirme misyonunu var mıdır? ya da sözlüğün herhangi bir misyonu olmalı mıdır? yoksa IRCdeki genel içerikli geyik kanallarının stabil versiyonu mudur? ya da ayar vermenin vatana millete faydası nedir? gibi soruların, altında tartışılabileceği başlık.
düşünmek fiilinin önemini gerçekten anlayamamış; sıçarken, rüyada, otobüste kız keserken vs. aklına gelen fikir süprüntüleri veya daha açık yazmak gerekirse iftira parçacıklarını sözlüğe dökme durumu.
örnekler için (bkz: sol cenah)
simdi gelelim fasulyanin faydalarina. bir olguyu tanimlar iken once onun temeli yazilir sonrada devaminda ayrintili bilgileri yazilir.
fakat nedense hamasetle, sloganist basma kalip dusuncelerle ve bayagiliğin zirve yaptiği toplumda ikamet ettiğimiz için ne yazik ki hayal güclerimiz kit.
bir takim kucuk adamlar biraz ucctugumuz ve ezber bozulmaya calisildiği vakit havlamakta birbirinden aynisi olan kaliplarla ile hucum edilmektedir. iste lebron jamesten tutun cay koyma arzusuna kadar bu sürüp gitmektedir.
her fikir bir tezdir. amma velakin bu fikirlere karsi olan ve anti tez olusturmasi gereken kişiler elestiri yapamamakta ve işi bel altina vurmaktadir.
ondan sonra kufurlesmeler ayarlasmalar(!) osman bolukbasivari atraksiyonlar vucuda gelmekte, yapisal elestiri yerine yikici elestiri beyan edilmektedir.
bu belki biz türklerin protein alma azliğindan meydana gelmektedir. (etin kilosu pahali olmasi ve zeka iliskisi)
elestiriler fikre değil sahsa beyan etmekte ve ortaya hos olmayan mala da davara da faydasi olmayan polemikler vucuda gelmektedir.
evet türkiye cumhuriyeti 'fertlerin toplumlardan ileride oldugu' hakikatinin en aci bicimde yasandiği bir ülkedir.
merak etmeyin a'dan z'ye heryerde böyle abidik gubudik olaylar olmaktadir. ve artik ciddi bir bicimde can sıkmaktadir.
efendiler 2 kere iki 4'tur. bunu herkez bilir, ama esas marifet kaliplar değil yeni bir sey yaratmaktir.
bunun için de catismalar lazim ama yapici catismalar. yıkıcı ve bir boka yaramayan değil.
sözlerimi bernard shaw'in sözleri bitirmem dogru olacak:
'italya'da 30 yıl boyunca manyak borjiyalar vardı. yani savaş, kıyım, cinayet. ama michalengelo, leonardo ve rönesans aynı dönemde var oldular. oysa isviçre'de kardeşlik, 500 yıllık demokrasi ve barış vardı. ama ne yaratabildiler? sadece guguklu saat.'