korkunun sebebi bilgisizliktir. korku nesnesi ne olursa olsun, insan bilmediği anlamadığı şeyden korkar. bilinçlenmek de korkuyu götürür. bilinçlenen insan artık kafasına göre ya kabul eder ya da reddeder. ama özgüvensiz insanlar gibi yersiz korkulara kapılmaz.
kapitalizmin şiddet araçları olan burjuva devleti kolluk kuvvetlerini söylem düzeyinde başarılı bir şekilde meşrulaştırmasının ve hegemonya kurmaktaki başarısının ürünüdür.
diğer yandan sscb pratiği latin amerika örneklerinin aksine devletin sönümlenmesine değil daha sıkı bir şekilde otoriterleşmesine ve farklı bir sınıfsal yapı altında bir hiyerarşinin kurulmasına neden olmuştur. çin'de de durum çok farklı değildir. bu görünür baskıcılık, yeri geldiğinde çok daha sıkı bir kontol mekanizmasını işleten "burjuva demokrasi devleti"nin uyguladığı şiddeti meşrulaştırdığı ve görünmez kıldığı duruma göre oldukça fazla göze batmaktadır. herhangi bir komünist ve sosyalist sistemin halkı göz ardı eden varyasyonlarının sahiplenilmemesi gelecek deneyler açısından oldukça önemli dersler sunmaktadır önümüze.
çekiç oraktan değil insanın "hayal gücü" karşısında korkuya kapılan gençliktir. ayrıca gizli kapaklı iş yapan, gece vaki gelip sağa sola çekiç orak çizen, "faşistlere ölüm" yazan yaz günü ayağına postal giyen denyolardan tırısmamak elde de değil. korkunun üstüne gitmek en iyisidir.
şimdi antikomünist probagandasında 'bu komünistler oraklan bizi kesecek, cekiçlen de bizi yere çakacak denmiş' bu yüzden milletin içinide korku sinmiş.
tabiki böyle bir söylem olmamış ama söylenseydide halkın inanacağı kesindi.
döneminde dinsiz, anarşist, içkici damgaları vurulmuştu ve iyide tutulmuştu. yukardaki söylemide kesin akıl edememişler, bunuda düşünseydiler kesin kullanırlardı ve iyide tutardı.