Hayat telaşıdır. Erken yaşta içine düştüyseniz biraz sorun çıkartır ancak güzellikleri de yok değildir. Zira o hengame içerisinde en ufak şeyden bile keyif almayı öğretir insana arkadaşlarla içilen bir liralık bir bardak çay günlerce mutlu edebilir insanı.
öğrencilik yıllarınızda yurtta değilde evde kalıyorsanız, ayda bir ailenizin baskın gibi en olmaz zamanda ziyarete gelmesi. üstelik annenizin ben 1-2 hafta kalayım, bu evin hali ney böyle, ahır gibi kokuyor (içki-sigara olan yerde gülsulu cami kokusu olacak değil ya) söylemleri arasında manitaları alıp gelen arkadaşınızı kapıda karşılamak ve okuldan arkadaşlar ders çalışmaya gelmişler yalanını söylemek ve onları kapıdan geri postalamak.
ah anne yaaa. en olmaz zamanda damlardın. zavallı rahmetli babam beni bir tek sen anlardın. benim yüzümden sende fırçadan ''babasının oğlu serseri olacak bu, kime çektiğine dikkat et oğlum'' diye nasibini alırdın.
gençliğini doya doya yaşamaya çalışanlar, hiç bir zaman doyamayacaklarının farkında değiller mi? dünya üzerinde kime sorarsanız sorun herkes genç kalmak isteyecektir. hatta bu uğurda akıllara durgunluk veren yeni yeni icatlar çıkmıyor mu? bunun sebebi tam olarak gençliğe doyum olmamasıdır. bunu engelleyecek şeyler de yok çünkü gençliğe doyulmaz.
para sıkıntısıdır. aklınıza estiği anda arabayı alıp gidemezsiniz. çünkü bir nebze olsun benzin yoktur. hergün burgerkingde takılamazsınız. okulda hergün başka kıyafetler giyemezsiniz. en sonunda canınıza tak eder ve paranın gözü kör olsun dersiniz.