bugün

bazılarına göre türkiye de yaşamaktır.
sorumluluk duygusu.
parasızlık. gezmek, tozmak, eğlenmek , beğendiğin bir şeyi almak bunların hepsi para.
''doya doya'' nın kriteri nedir bilinmez ama iş gelir gelir paraya dayanır genelde.
neyi yaşamak isterdin ki? barların tuvaletlerinde hiç tanımadığın haplanmış kızların ağzına vermek mi?
iyi arabalar mı?
herkesin baktığında iç geçiren bir arabanın olması mı?
ön koltukta güzel kızların oturması mı?
markalı giyinmek mi?
güzel kokular sürmek, karizmatik olmak ve paranın varlığı ile bunu pekiştirmek mi?

evin barkın araban paran her şeyin varken bir de ''hızlı'' yaşama lüksüne sahip olmak mı?
kafa şişirici mekanlar, sahtekar arkadaşlar, menfaati olduğu sürece yanınızda var olanlar...

günlerini evde kitap okuyarak asosyal asosyal geçiren adamların, diğerlerine göre hiçbir kaybı yok. hem de hiç yok.
hayat doya doya yaşanmak için gelinen bir yer değil, olabildiğince dibe batmak için kurgulanmış bir şey.
paranda olsa, güzel bir işin de olsa. herkesin sahip olamadığı imkanlara da sahip olsan tek bir kıvılcım çoğu şeyi alıp götürüyor ve yaptıklarına baktığında bunlar olmasa da olurmuş diyorsun kimi zaman. özenecek hiçbir şey yokmuş.

hem doya doya yaşayıp ne yapacaksın ki?
mona lisa bile çürüyor.

ben paranın, imkanların, giyilmek, gezilmek, gidilmek yapılmak istenenlerin yaşanılamadığı durumları ''doya doya yaşanılamayan'' şeyler olarak görmüyorum. çünkü bunlar birer saçmalık. akıllı bir telefona sahip olma ne olur? bu gibi şeylere sahip olmayıver bir şey eksilmez. hem de hiçbir şeyinden.

ama başına aksaklıklar gelir; işte o zaman doya doya sadece ''yaşamak'' için çabalarsın ve bu yaşamanın diğer teferruatları sana bir böcek gibi görünmeye başlar.

Hiçbir şeyin öneminin kalmaması; bunu gerçekleştirdiğin anda huzura kavuşursun. dikkat ediyorum da Ömrümüzün bir bölümü, bazı saçma amaçlara ulaşmak için sarfettiğimiz değersiz çabalarla geçip gidiyor.

Ölmekten daha kötü durumlar var. cehennemden daha kötü yerler var ve bunları gözlerimle gördüm.
herkese, biraz musibet gerek...

kaldığı yerden devam o halde...
18 yaş sınırı.
aile baskısı parasızlık vb.
sınavdır.
Parasızlık.
Arkadaş çevresi.
Aile baskısı.
Ağır ders programına sahip okulda okumak.
Tabular.

Lise cok zor sanki okul yazmis. Tovbest.
(bkz: doktora)
(bkz: erken yaşlarda tanışılmış yanlış arkadaş veya sevgili)
(bkz: 24 25 yaşına kadar maddi özgürlüğün olmaması)
yaşam şartları en büyuk engel.
(bkz: adliye)
(bkz: karakol)
aşk, arkadaşlık, ülke, siyaset, ekonomi, eğitim konularındaki şanssızlıklar, felaketler...
Evlenmek (bkz: aptallık)
Çocuk yapmak (bkz: seçilmiş kölelik)
Kötü bir ailenin üyesi olmak (bkz: şanssızlık)
Önce doya doya yaşamak terimini kendin için belirlemeli, Sonra bunu yaşamaya uygun bir vizyon sahibi olmak gerekir.

Vizyonsuzluk en büyük engel.