gençliğe hitabenin bugünler için yazılmış olması

entry1 galeri0
    1.
  1. ülkenin içinde bulunacağı durumun anlatıldığı kısma bakıldığında sanki kelimesi kelimesine bugün için yazılmıştır. bugün yaşadığımız durum cumhuriyetin temelinin nasıl sinsice oyulduğunu göstermektedir.

    cebren ve hile ile kalelerin zaptedilmesi...

    gazinin buradaki kaleden kastı elbetteki ortaçağda taşlardan örülerek yapılan yapılar değildir. kaldı ki atatürk'ün kendi döneminde dahi olmayan kale kavramından gelecekte bahsetmesi çok yanlış olacaktır. burada vatanın kaleleri dediği şeyler aslında devlet kurumlarıdır. bu kurumların başında da bağımsız yargı kurumları gelir. işte bu kalelerin önceden cemaat tarafından hile ile şimdi ise akp tarafından cebren nasıl zaptedildiği hep beraber görülmüştür. ülkede adalet adeta paçavraya dönüşmüş durumdadır.

    tersanelere girilmesi...

    orduya yapılan asrın iftirasıyla bu da gerçekleşmiştir. dikkat edilirse malum kumpas davalarında en çok denizci subaylar tasfiye edilmiştir. donanmanın sadece tersanelerine girilmekle kalmamış savaş planlarının saklandığı kozmik odalarına kadar girilmiştir.

    orduların dağıtılması...

    kumpas davaları ile ordu içerisindeki yetişmiş başarılı subayların tasfiye edilmesi, 15 temmuz'dan sonra fetöcü bahanesiyle suçlu suçsuz binlerce subayın ordudan atılması, askeri okulların kapatılması, jandarma komutanlığının ordudan ayrılıp içişleri bakanlığına bağlanması, genelkurmay başkanlığının sembolik bir kurum haline getirilmesi, subay terfilerinin siyasilerin eline verilmesi ve bu durumun terfi bekleyen subaylar arasında siyasi kutuplaşmalara yol açması ile meydana gelmiş vahim durumdur.

    memleketin her köşesinin işgal edilmiş olması...

    osmanlı döneminde ticaretimiz levantenlerin elindeydi. kapitülasyonlar iliğimize kadar emiyordu. yabancıların işlettiği bir kaç fabrikadan başka sanayi yoktu. demiryolları bile yabancıların elindeydi. para piyasasına fransızların elindeki osmanlı bankası ve gayrimüslim tefeciler hakimdi. osmanlı'nın her köşesi emperyaller tarafından sömürülmekteydi. atatürk "kazanılan askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamaz" demiştir. ve bu sözün üzerine de milli ekonomi seferberliğini başlatmıştır. lozan'da kapitülasyonları kaldırmış, demiryollarını devletleştirmiş, ülkenin her yerinde fabrikalar kurdurarak sanayide dışa bağımlılığı azaltmış, türkiye iş bankasını kurdurmuş, emperyalizme karşı savaş açmıştır. bugün ise geldiğimiz noktada ülkemizin ekonomisinin tekrar osmanlı'nın son dönemindeki modele doğru evrildiği, milli diyebileceğimiz neredeyse hiçbir şeyin kalmadığı görülmektedir. bankalarımızın %70'ini yabancılar satın almış durumdadır. limanlarımızı singapurlular işletmekte, sigaramızı amerikalılar üretmektedir. telekom araplara, gsm operatörleri avrupalılara satılmıştır. tarım hayvancılık ülkesi türkiye kanada'dan mercimek, çin'den sarımsak ithal etmektedir. hepsi bir kenara saman ve hayvan ithal etmektedir. gıda enflasyonu dünyadaki en yüksek ülke olmuş durumdadır. evet, emperyaller tekrar iliğimize kadar emmeye başlamış olup sırtımızdan kazandıkları paraları kendi ülkelerine götürmektedir. günümüz modern dünyasında memleketin her köşesinin işgal edilmiş olmasından kasıt herhalde böyle bir şeydir.

    iktidar sahiplerinin dalalet içinde olması...

    ayyuka çıkan yolsuzluk ve rüşvet skandalları, ayakkabı kutuları, üzerinde yüz defa değişiklik yapılan kamu ihale yasaları, sadece yandaş şirketlere verilen ihaleler, danıştay denetiminden muaf varlık fonları, iki buçuk katrilyonluk örtülü ödenekler, sadece üniversite diploması ile alınan gemicikler ve damat bakanlar... yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin.

    iktidar sahiplerinin şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid etmesi...

    bugün koltuk ve iktidar hırsı uğruna emperyallerin taşeronluğu yapılmaktadır. büyük ortadoğu projesinin eş başkanlığının yapıldığı açık açık söylenmiştir. sıfır terörle teslim alınan ülke kan gölüne döndürülmüştür. başkanlık sistemine geçilmesiyle türkiye'nin önümüzdeki yıllarda eyaletlere bölüneceği aşikardır. bunun olmayacağını iddia etmek saflıktır. ayrıca iktidarın ilk yıllarında türkiye'de daha başkanlığın b si bile mevzu bahis değil iken arslan bulut'un ortaya çıkardığı cfr ile akp arasındaki bir yazışma;

    http://www.guncelmeydan.c...kuresel-ihale-t18169.html

    milletin fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmesi...

    2002 yılında 2,5 milyon kişi olan işsiz sayısı 2016 yılında 6 milyon kişiye çıkmıştır. her dört üniversite mezunundan biri işsizdir. yoksul insan sayısı 17,5 milyon kişiye çıkmıştır. 6 milyon aile sosyal yardımlarla kıt kanaat yaşamaktadır. 3 milyon kamu personelinin 2 milyonu akp torpili ile işe alınmıştır. bu 2 milyon kamu personeli ve sosyal yardım alan 6 milyon ailenin yalnızca eşleriyle oy kullandıkları varsayılırsa iktidar için bu 16 milyon oy demektir. işsizlik ve yoksulluk seçmene karşı adeta silah olarak kullanılmaktadır. meydanlarda milletin iradesinden dem vuranlar aslında fakr-u zaruret içinde milletin iradesini esir almıştır.

    görüldüğü gibi türkiye bugün birçok konuda osmanlı'nın son dönemine benzemektedir. zaten amaç da budur; sevr'in kaldığı yerden devam ettirilmesidir. piyonlar farklı, zihniyet aynıdır. damat ferit gitmiş, damat berat gelmiştir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük