"Efendiler,
Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir."
Atatürk daha cumhuriyet resmen kurulmadığı 1922 de TBMM'nin 130. toplantısının birinci otorumunda yaptığı konuşmada aynen bu sözleri söylemiştir. Bu tesadüfi bir konuşma değildi, Türklerin kökeni hakkında Atatürk birşeyler biliyordu. Türklerin kökeninin bize ezberletildiği ve dayatıldığı gibi Orta Asya değil, daha da geçmişi olduğunu söylemeye çalışıyordu. Sonraki zamanlarda Türk Tarih Kurumu'nu kurması, Türk Tarih Tezini geliştirmesi, Tahsin MAYATEPEK'i bu konuda görevlendirmesi, ölümüne kadar bu konuda araştırmalar yapması sonucu şu sonucu ortaya çıkarmıştır: "Türklerin kökeni MU KITASI'na kadar dayanmaktadır..."
Tabi Atatürk'ün ölümünden sonra bu konu rafa kalkmıştır ve üzerine maalesef gidilmemiştir. Batının da baskısı ile bu konunun üzeri adeta kapatılmıştır.
Nutuk ve Gençliğe Hitabe başta olmak üzere Atatürk'ün söylediği her sözün ve yapmaya çalıştığı hareketlerin (Laiklik anlayışı, koymu olduğu ilkeler, yapmaya çalıştığı devrimler gibi) arkasında hep bu sebep vardı.
işte okullarımızda bu anlatılmıyor, tarih derslerinde hep "Türkler Orta Asya'dan gelmişlerdir, eee öncesi öncesi yok" şeklinde bize ezberletildi, Laiklik bize hep "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" şeklinde kafalarımıza kazındı, Atatürk neden böyle bir anlayışı getirmek istedi bunun altındaki neden neydi hiç araştırılmadı, Gençliğe Hitabe Atatürk'ün masa başına oturup aklına gelenlerini yazması şeklinde değildir, o hitbedeki her bir sözün anlamı MU KITASI'na kadar dayanıyor.
Okullarda Gençliğe Hitabe ezberletilmeden evvel bunların anlatılması gerekir aslında, biz senelerce boş boş ezberleyip durduk sonuçta da bugün gelinen nokta da "Gençliğe Hitabe Ayet mi?" sorusu ile karşılaştık. Evet dini veya islami ayet gibi denemez, ayetten de üstün birşey.
Atatürk'ün MU KITASI ilgisi ile ilgili ayrıntılar burada, okursanız bana hak vereceksiniz:
- genclige hitabe ayet mi?
+ hayir da okullar kuran kursu mu?
- neden olmasin?
+ orospu cocuklugunun geregi var mi?
- ne bilirmis bilirkisi?
+ o ayri orospu cocuklugu, kalite farki var.
Birinci vazifen "bağımsızlığı korumak" diyor. Çünkü, varlığın "bağımsızlığına bağlı" diyor. Manevi "hazine"ndir, "güven kaynağı"ndır diyor. ilerki yıllarda, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek "kötü"ler olacak... Bu kötüler, dışarda da olacak, "içerde" de olacak diyor. Geleceğine kıymak isteyen bu tipler "eşi benzeri görülmemiş galibiyetlerin" temsilcisi olabilir... Sakın ola şartlar elverişsiz
filan diye düşünme, elini taşın altına
koymaktan çekinme, savun diyor.
Cebren ve hile'yle, yani, "zorla" ve "kandırarak" vatanın bütün kalelerini zaptedebilirler, bütün tersanelerine girebilirler diyor. "Ordu"su dağıtılabilir diyor. Yurdun her köşesi "işgal" edilebilir diyor. Bunlardan daha acı ve daha korkunç... Memleketi idare edenler, aymaz ve sapkın olabilir, hatta "ihanet" edebilirler. Genç arkadaşım... Bunlar, kişisel çıkarlarını, memleketin orasına burasına yerleşen dış güçlerin siyasi amaçlarıyla birleştirebilir diyor.
(Öngörüye bak.)
Ulus, yoksulluktan bitkin düşebilir, tepkisiz kalabilir, "sen uyanık ol" diyor. "Korkma" demeye getiriyor...
"Korkma" diye başlayan dünyadaki tek milli marşı hatırlatırcasına.
E okuyunca...
Kaldırılsın kardeşim!
Durduğu kabahat.
nşa'da bir kilogram ağırlığı nşa'da 1.7 gram gelen tartı gramlarıyla tartıp doğru sonucu bulma çabasıyla aynı minvalde çabalama durumudur. referans almadan önce her zaman dikkat etmek gerekir zira tüccarlık öyle herkesin kolayca üstesinden gelebileceği bir meslek değildir.
türkiye'nin yavaş yavaş din devleti olması için atılan adımlardan biridir. biraz da gündemi değiştirip arkadan iş çevirmenin bir başka örneğidir. kim bilir arkadan neler yapıyorlardır bu sırada.
açıklama dinlendiğinde "peygamberi bile mi??!?" sorusu sordurur. türkiye'nin kurucusu atatürktür, peygamber için bir koruma kanunu çıkartmak isteme durumu ayrıca tartışılsa bile her konuda "önce atatürk"tür. ayıp lan, "peygamberi bile" diyor, senin peygamberin mi kurdu lan bu ülkeyi, onun öncülüğünde mi can verdi bu millet atatürk'ün mü!
hüseyin çelik'in sözüdür. enteresan olansa bunu eleştirenlerin pek çoğunun gençliğe hitabede ki birçok kelimenin manasını dahi bilmiyor olmasıdır. temsil misal; mevcudiyet, şerait, müstevli...
kafaları sadece din dogması ile çalışan insanların her şeyi ayet, hadis vs olarak görmesinin bir sonucudur. ha das kapital'da sosyalistlerin kutsal kiabıdır lütfen yasaklayalım ülkemizde bu tarz misyonerliklere izin vermek çok saçmadır. islam ülkesiyiz. dinimiz bütün.
atatürk'ün gençliğe verdiği öğüdü dini söylemler yaparak kaldırma cabaları. her devir gelir geçer bağımsızlık ve toprak bakidir. ulan memleketi parçalamak için bekleyen akbabaları unutuyo bunlar ha şimdi barış zamanı 50 yıl 100 yıl sonra bu barış biterse toprağın, bağımsızlığın, egemenliğin ne olduğunu bilmeyen asalaklarla gireriz savaşa. anam avradım olsun orta doğudan beter oluruz.
benim "peygamberi bile koruma kanunu yok" kısmına takıldığım konuşma. acaba o çok sevdikleri paygamberleri türkler için ne yapmış? emperyal güçlerden mi kurtarmıştır yada demokrasiyi türklere mi getirmiştir?
din üzerinden siyaset yapan bir siyasi partiden beklenen sözlerdir.Milli bayramların kaldırılması, mustafa kemal'in unutturulmaya çalışılması, gençliğe hitabeye dil uzatılması hepsi bu partinin birer oyunudur.Gençliğe hitabe neden rahatsız etti acaba(!) diye düşündürür durur.
halkın "günah" kavramına olan korkusunu ve dini inançlarını suistimal edip milli duyguları ve özellikle kemalist düşünceyi tü kaka gösterip beyin yıkama amaçlı kurulan talihsiz cümledir. Talihsizdir çünkü bu sözleri sarf eden kişinin ne kadar yobaz, ne kadar cahil ne kadar ezik ve zavallı olduğunu gözler önüne serer.
bu insanlarin ataturkten haz almadiklarini zaten biliyoruz ondan yadirgamiyorum bu durumu. ama adama sorarlar memleketin butun dertlerini cozdunuz bir bumu kaldi diye.