ilgisiz, umursamaz, çocuk yapıp besleyip büyüten bilinçsiz anne babalardan sonra gençlerin geldiği durumdan yakınmaktır. Medya en başta olmak üzere çeşitli güçler sayesinde oyunlara maruz kalan gençler de sürüklenip gidiyor elbette. Berbat olan pek çok şey öyle gösteriliyor ki hoş, çekici geliyor elbet. Gençlik yalnızca oynanan tüm oyunların etkisinde kalıp buna cevap veren gençlik. Sorun tam olarak kimde tartışılır.
kendimi bildim bileli yaşayarak ve okuyarak öğrendim ki, gençlik, genç nüfus, bütün ülkeler itibariyle, gündem oluşturan, belirleyen, kendisini tarttışıran gerçekliktir. kendine has dinamizmi ve nicelik bağlamı ilginin temelidir.
başlığın ifade ettiği, soruyu çağrıştıran husus, ortak paydadır. eminim ki genç arkadaşlar da kendi arasında bu konuyu tartışıyor, keza aileleri, aileden yukarı doğru yönetsel idari piramitte her kurum, toplumun sivil örgenleri bu meseleyle haşır neşir.
gençlik deyince, sevda başında duman bir profil anlaşılmaz. gençlik, kadın erkek sorunlarından tutun, eğitim, iş, işsizlik, cinselliğe yaklaşım, inanç, siyaset, militanlık, dışlanmışlık, yabancılaşma vb. aklınıza gelecek, gelebilecek yakıcı problemleri en genç ve en derin, en kaygılı yaşayan kesimdir.
gençlik başlı başına sınıf değildir. bizim, yani ülke sınıfsallığın aynasıdır, halitasıdır. gençlik daima aramızdadır ve nüfusumuzun ehemmiyetli, nicelik ve nitelik olarak, parçasıdır.
hadiseye bütünün penceresinden bakılmadığı an, hata mukadderdir. gençliğin bir parçasından kalkan analizler totolojidir. bilim dışıdır.
türkiyeye gelen bir turist farzedin kendinizi. tur operatörünüz sizi bağdat caddesi, etiler vs kalbur üstü yerlere götürsün, veya tersi. intibanız gördüklerinizle sınırlı olacağından; vay türkiye ne zengin, ne neşeli yermiş, veya vah geçer içinizden.
maalesef, bizler çoğu zaman turistik bakıyoruz türkiyeye. ya yangın yeri, ya çarşamba serapa tesettür, ya bağdat caddesi lay lom. oysa şairin dediği gibi; sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul tarzı bakış önemlidir.
tepeden bakış geneli algılatır bize. sonra tek tek parçalar. parçaların sorunları ve nihayet genele dair donanımlı intiba ve çözüm, çözüm önerileri.
başa dönelim, gençlik biz neyi yaşıyorsak onu yaşıyor. ama daha cesur, atak, çevrenin içinde bulunduğunu yansıtarak, zeki, ileri düşünen, çünkü geleceği mazide değil atidedir, bencil belki, ama bizim kadar fazla değil, umutsuz bazen, tıpkı bizim gibi, her an çağlayan ümidi kovalayan, yerinde duramayan, enerjik ve hakikaten geleceğimize layık.
bizim nesil, hani meşhur 68-78 kuşakları, kendi özgün koşullarında kalmış bilinçle bu güne bakıyor ve çoğu zaman umutsuzluk ve öfke. her nesil yaşadığı üretim, bölüşüm, çatışma, idari, sanatsal vb. parametrelerin zemininde fışkırır yaşar ve mutlak değiştirir.
gençlik nereye gidiyor, düşe kalka, öğrene öğrete, severek, terkedilerek, kah hüzünle, kah neşeyle, aslında her şeyin elinden geldiğince farkında, kimi zaman belki ifade de kifayetsiz, hangimiz tam ki, gülen-ağlamaktan iyidir, çalışan, üreten bir istikamette değişim anaforunda elinden geldiğince ileriye.
"12 yaşındaki kız inte...rnette tanıştığı adama kaçtı. "
Sayfayı çevirin:
Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından 12 -13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...
Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?...
Alttan alta inanılmaz bir " ergen ihtilali "yaşadığımızın farkında mısınız? Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı,cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?
Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.
Dinlediklerime inanamadım:
" 14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor " muş.
Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie ' nin fotoğrafıyla gelmiş ve " Bunun ki gibi dudak istiyorum " demiş.
18' lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış.
" En büyük istekleri " neymiş biliyor musunuz?
Zara'nın ya da Diesel' in 34 bedenine sığmak...Bunun için yarışıyorlarmış: " Çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım.
Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var.
Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar. "
Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir " patlama" olduğunu söylüyor:
Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip; ' Dudağımızı şişir' diyenleri ' Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri yolluyorum. "
Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:
"Genç nüfusta müthiş bir uyanma var " diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor :
Batı'da ergenlik yaşı 16 - 17' den 11 - 12' ye geriledi.
Amerika'da10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık...
Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri " psiko -
seksüel uyarımın artması "...Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor.
Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında...
Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta...
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz:
iyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki?
Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "
Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt " öğüdü verebiliriz ki?
Yasak çare değil... Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.
önceki kuşakların parmaklarıyla gösterdikleri yere.gençleri yetiştirenler anne babaları değilmiş gibi,ilk hayata atılımlarını sağlayan öğretmeni ve bilimum olgun insanlar değilmiş gibi değil mi sevgili izleyen ve eleştirenler?evet evet o gençlik bebecikken ev ortamında yetişrilmedi tabi.bir uzay aracı düştü dünyaya ve ordan 12 ile 25 yaş arası kuşaklar yayıldı etrafa.başka bi dünyadan geldiler onlar.gündemi takip edememelerinin, kültürel faaliyetlere burun kıvırmalarının, siyaset dendiğinde yüzlerini ekşitmelerinin de onları iyi yetişrdiğini düşünen ebeveynleriyle hiç alakası yok.neden? e onlar bir anda çıkverdiler ortaya aniden sokaklara yayıldılar evlere dağıldılar gece klüplerinde tepindiler.evde ne olduğunu şaşıran ana baba da sırf tepeden inme oldukları için(!) hazırlıksız yakalandı tabi duruma.şaştı kaldı ve şaşarken de türkiye gençliği nereye gidiyor demekten bıkmadı,usanmadı..
siz yaptınız! evet siz..çocuk toprakla haşır neşir olacakken akşamlara kadar sert tahtalarda oturttunuz.koklayarak dokunarak incelemesi birebir görmesi gerekirken bir çiçeği satırlarca ezber dayadınız.rayına oturmamış bir sistem içinde hem de böyle bulanık bir siyaset sisteminin ortasında eridi çocukluk,gençlik.sonra utanmadan verim beklediniz.ne ektiniz o verimli topraklara tohum namına?kendi ellerinizle yaratmadınız mı uyuşturucuyu alanı da satanı da?iki genci bıçaklayıp denize atanlar kimlerin çocuklarıydı? ya atılanlar?..Bütün bunları yaparken kara bir leke gibi örttünüz kendi geçmişinizi.ben yetiştirdiysem sorumlusu benim demeyi istemediniz.bi de tüm bunlar yetmiyormuş gibi yapılanı da az buldunuz.tatmin olamadı o kocaman egolarınız bir türlü.halbuki ne yetenekler var ellerinden tutulası sporda sanatta ve diğer alanlarda.peki ellerinden tutmayan kim düşündünüz mü hiç?sakın siz olmayasınız?siz de çocukluğunuzu yaşayamadığınız için kendi çocukları üstünden geçinenlerden olmayasınız?
bizi sizler yarattınız.sağolun.varolun..bize gösterdiğiniz yere gidiyoruz azıcık sahip olduğumuz kendi doğrularımızla.bari böyle saçma sapan hareketlerde bulunurak onu almayın elimizden.tabiki gençlerin de suçu var ama ağaç yaş iken eğilmemiş ve eğiltilmemişse sonradan hayır beklemeyin.şimdi üzülmenizin bi faydası da yok.sizin öğütlerinizle akıllanmaz artık bu gençlik.bi gün başına bir felaket ya da sorun geldiğinde anlar ancak.siz o güzel çenelerinizi çok yormayın.kısacası etki edeceğinizi düşünüyorsanız söyleyeceğiniz şeyler dolu doluysa konuşun.
gençlerin düşünebileceğini ve muhakeme yapabileceğini düşünemeyen kesmin vazgeçilmez sözüdür. sık sık tekrarlanmasının sebebi, kendilerinin de gençken aynı sözleri duymuş olmasıdır. eğer ciddi ve objektif düşünüyorsa söyleyen kişi, az söylediği ama içten gelendir.