gençlik sınır dinlemez, yeni ufuklar arar. sınırları kalın çizilmeye başlanan, özgürlükleri kısıtlanan bir ülkeden de gençlerin kaçmak istemesi normaldir.
şahsen bu ülkeyi çok sevmeme rağmen benim de düşündüğüm durum. gecen yaz bir ispanyol çift görmüştüm şu ekonomik krizdeki ispanyadan gelen iki genc. hatunda taş dı bu arada. ingilizce öğretmeni bi arkadaşım kendilerine yardım etmişti.dünya turuna cıkmışlar. okuları biter bitmez. devlet onlara yardımcı da oluyomuş. öyle çok sengin de değildiler muhtemelen, ulan adamlara bak dedi arkadaş okulu bitiriyolar öfül olsun diye dünya turuna cıkıyorlar. ben de şöyle demiştim öle deme lan bizde askere gidiyoruz. şimdi sorun askerlik değil gidelim vatani görevimiz ama iki zihniyet arasında ki fark beni öldürecek. birinde deniyorki gencsiniz iş güc deerdinden önce bi gezin ufkunuz genişlesin. kendinize gelin bizimkinde deniliyorki. askere git iş bul. bankacı ol. emekli ol. öl.
değerinin bu ülkede ucuz iş gücü sayesinde onda birine düşeceğini bilen her Türk gencinin yapacağı normal eylemdir.
sen 4 seneni bitir, yabancı dilini geliştir. kendini geliştir. sonra 2.000 tl'ye çalış, niye? seni seçmezlerse seçecekleri çok da ondan.
gençlik salak değil, paranın olduğu yerde ancak ülken için bir şeyler yapabilir, idealist olabilirsin.
bir de bu örnek, üniversite mezunları içindi. işsiz olanlar ya da ygs'deki şifre iddialarıyla gençlikleri körelenlerin ruhsal durumlarını saymıyorum bile.
devletin koyduğu yasalarla sanal ve gerçek özgürlüğün engellenmesine hiç değinmiyorum bile.
büyük ölçüde doğrudur.
örneğin üniversite eğitimi almış ve kendini geliştirmiş insanın hedeflediği işte çalışma olasılığı çok az artık. saçma sapan işlerle de bir ömrü harcamak pek akıl işi değil. hayat yahu bu, mutlu edemeyecekse bizi neyleyim bu memleketi. sevda da bir yere kadar.
saçma sapan yasaklardan bahsetmiyorum bile. insanı soğutan bir çok şey var keza.
demem o ki şartları değiştirmek için önce direnin ve çabalayın. gidilecekse bundan sonra gidilmeli.