Gençlerin hangi partiye oy kullanacakları önemli. Bunun için "gençlere vaatler" sıralanacak, rengarenk reklamlarla gözleri boyanmaya çalışılacak. Oysa çok açık bir gerçek gizlenemeyecek: Gençlere "dizginleri elinize alın" demek ancak gerçekten genç bir partinin işi olabilir! Gençlik denilince aklına "tecrübesizlik" ve "zıpırlık" gelen yaşlı partiler için gençlik koca bir oy havuzundan başka bir şey değildir. Gençler bu bayat oyuna ortak olmayacak...
"Gençler bize oy versin" buyurup "ama sokağa çıkmayın" diyen partiler ikiyüzlüdür.
Türkiye'de siyasetin "büyük" partileri olarak bilinen iktidar ve muhalefetteki birkaç parti, gerçekten de "büyük" ve "ileri yaşlarda" görünüyorlar. Gençlerin oylarını toplamak üzere kurguladıkları çalışmaların yanı sıra, gençlerin çeşitli talep ve düşünceleri adına sokağa çıktıkları, doğrudan siyasete müdahil oldukları her durumda,"gençler kullanılıyor" demeyi ihmal etmediler. Onlar gençliğe yalnızca "kukla rolü biçiyorlar. TKP gençlere sözünü açık açık söylüyor: Siyasete katıl, örgütlen, sokağa çık... Henüz umutsuzluk zehri seni ele geçirmemişken, kendi duruşunu belirle. Gençlikte duruşunu sapasağlam belirleyenler, kaç yaşına gelirse gelsin yerlerinden
milim sapmazlar. O halde şimdiden harekete geçmek ve gereken tavrı ortaya koymak gerekiyor. Oy vererek ve oy verdirterek işe başlamalı; TKP'nin söylediği budur.
Bol "makamlı" partilerde gençlerden beklenen, "siyasetçi karikatürü" olmalarıdır.
TKP gençleri kendisine oy vermeye, bununla birlikte harekete geçmeye çağırıyor. Burada diğer "büyük" partilerin, gençleri ne yapmaya çağırdığına da bakmak gerekiyor. Zira AKP'nin ve çoğu partinin binalarına girip çıkanların ilk gördükleri şey, gençlerin birer "büyük siyasetçi" kılığına bürünmüş şekilde, aynı partideki yaşlıca kimselerin yaptığı gibi köşe kapmaca oynadıklarıdır. "Koltuk" sahibi olmak, bütün ilişkileri belirler. Birer takım elbise geçirilir, bir dizi hitap cümlesi ağza alıştırılır ve "gençlik kolları başkanı" olunur. Gençlik kollarının partinin "yan sahası" olması da işin bir başka boyutudur. Türkiye Komünist Partisi, partilere yerleşen bu siyaset kültürünü ya da kültürsüzlüğünü açık bir şekilde reddetmekte, hiçbir zaman bu tarz "makam&" ilişkilerinin ve karikatür siyaset anlayışının kapısından içeriye girmemiş olmasıyla gurur duymaktadır. Komünist Parti'de herkes koyduğu emekle vardır. Çorbadaki tuz, çorbadan daha fazla içmek için değil, en iyi çorbanın çıkartılması için önemlidir. isteyenler gelip TKP'nin parti bürolarını sırf bu nedenle ziyaret edebilir.
"Ortalamacılık" gençlere göre değildir. ilk kez oy verecekler "ne öyleyiz ne böyle" tavrına prim veremez!
TKP ne olduğunu söylüyorsa, odur... "Sağcı mısınız, solcu mu" sorusuna "ne öyleyiz, ne böyle" diye cevap vermek gençlere göre değildir. Yaş ilerledikçe beklentiler azalabilir, "azı karar çoğu zarar" denilip orta yollu kararlar alınabilir. Bu doğru bir bakış açısı olmasa da, mümkündür. Ancak en az 18 yaşında olan genç seçmenlerin "hayırlısı neyse o olsun" hissiyatıyla oy kullanması, insanın sandık başında gençliğini bir kenara bırakması demektir. Açık seçik, net ve anlaşılır bir tavır gençlere daha çok yakışır. Gerçek hayat da böyle değil mi? Cemaatçiler türlü şifrelerle sorulara bile bakmadan sınav kazanacaklar, biz gidip "cemaatler de iyidir, hoştur" diyen CHP'ye mi oy vereceğiz? Halka yakıştırılan tepkisizlik, balık hafızalılık, umursamazlık, ortalamacılık, kimi anlatırsa anlatsın, biz gençleri anlatmıyor. Milyonlarca gencin geleceği bir sınavla çalınmışken, cemaatin karşısında korkmadan duran TKP'ye oy vermeyip, örneğin "ana muhalefet" partisine oy veren bir genç, seçimden sonra "elim kırılsaydı da vermeseydim" diyecekse, nüfus müdürlüğüne gidip doğum yılını en az otuz sene geriye aldırması daha yerinde olacaktır. Biz gençler olarak gençliğimizin gereğini yerine getireceksek, oyumuzu çöpe atmayacağız.