daha yaşanacak onca seneleri varken, hayatlarının baharındayken ve hiç beklenmeden gelen ölümlerdir. sıraya bakacak olursak daha ananeleri dedeleri yaşarken onların ölmeleri haksızlıktır. ama sırayla gelmiyor kimseye azrail. ölüm erken gelmiştir onlara ama düşününce kime tam zamanında geliyor ki? herkes hazırlıksız yakalanmıyor mu can alıcıya? kim olursa olsun ölüm ona yakışmadı demiyor mu yakınları? aileleri neden biz demiyor mu? her şeye rağmen en acısı genç ölümlerdir. en zamansız ölümdür. anlık, hiç bir hastalık belirtisi yokken ani bir trafik kazası, deprem vs. yapışır insanın yakasına azrail, o gencecik, tazecik bedenine...
genelde kaza, cinayet ve kalp krizi kaynaklı olurlar. uzun süreli bir hastalık sonucu ölen kişi genç de olsa toplumu hazırladığından fazla sarsmaz. bir örnek vermek gerekirse yılmaz zafer geçirdiği kalp krizi sonucu uzun süre bakıma muhtaç yaşamış ve 1995 yılında rahmetli olmuştur. barış akarsu'ya göre daha rüştünü ispatlamış birisi olmasına rağmen o kadar şok edici etkisi olmamıştır. sedat balkanlı'nın ölümü de bir iki paragrafla geçildi gazetelerde. oysa o da çok gençti.
günümüzde insanları en fazla şok edicek genç ölüm, cem yılmaz'ın ki olur herhalde. çünkü o gerçekten yokluğunda ekmek su gibi aranacak biri. Allah gecinden versin tabi.
galatasaray ve milli takımın efsane futbolcusu metin oktay. adnan polat ailesinin ve kendisinin bir zamanlar koyu bir beşiktaşlı olduğunu fakat sadece metin oktay'ı izlemek için gittiği maçlarla birlikte galatasaray'a sempatisinin artması sonucu galatasaraylı olduğunu söylemiştir kendisi için.