yoldan çıkma eyleminin içten gelen değil de çevresel bir etki üzerine gerçekleştiğinin farzedildiği durumlar silsilesidir;
en sık rastlananı ve en tehlikelisi;
evden dışarı adımını atmaktır.
(bkz: ben yoldan gönüllü çıktım aman hey)
kızların ahlakını bozan en kötü şey "içi boş" feminizmdir. bu akım kadın erkek eşitliğini tanımaz, kadının üstünlüğünü savunur. eylemsel yönü de erkeklere "eziliyoruz" propagandası yapıp kendilerini aciz göstererek acındırmak, erkeklerin merhamet duygusunu sömürmektir. kadının çok işine gelen "ataerkil" sistemin ittirmesi kaktırmasıyla , kadının yol su elektirk ihtiyacını karşılayen erkek, kendi eliyle bir megaloman yaratır . bunlarla başa çıkmanın tek yolu da dinsizin hakkından imansız gelir yöntemidir.(ama köprüyü geçtikten sonra)
erkek: alo merak ettim ya nerdesin?
kız: baaaaan özgür bir bireyim tımam mıaa , sana hesap mı vercem be! sen kimsin?
erkek: akşam aylinin doğum gününü taksimde yapıyosunuz di mi siz, ben arabayı akşam bakıma sokuyorum sen de beylik düzüne otobüsle gidersin tatlım (çaaaat) telefonu kapatma sesi)
+ ay gülsüm biliyon mu geçen gece kuburcan'ın önünde lap dance yaptım.
- lap dance ne be?
+ kucak dansı işte hihih... sonracığıma beni kaslı kollarıyla kendine doğru çekti ve...?
-... ben gidiyim ya...
ahlaki ve sosyal eğitim aile de başlar.o yüzden bu genç kızların ahlaksızlaşması konusunda 2. planda gelen sosyal çevreyi pek suçlamamak gerekir. kız çocukları çocuklukla genç kızlık arasındaki o ince çizginin oluştuğu dönemde yani ergenlik döneminde aile de ne tür davranışlar görüyorsa onu edinmeye başlar. örneğin bir anne , abla ,teyze , hala...vs insanlar varsa onların davranışlarının iyi ya da kötü olduğunu ayırd edemeyecek psikolojide olduğundan kendine en aykırı kişiliği seçer. kısacası genç kızların günden güne ahlaksızlaşmasının temel taşı öncelikle ailedir.
tv lerde her gün izledikleri başbakanlarının küfürleri yeterlidir pis ağıza sahip olmalarında. ki; sadece ergen kıza değil erkeğe de etkilidir bu tavır. hani hep denir, ''biz sanatçılar topluma örnek olmalıyız'' diye. başbakanımızın hiç öyle örnek alınma kaygısı yok hamdolsun, sanatçı değilim diye düşünüp yapıyor olabilir.
ee ne demiş atalarım '' imam osurunca, cemaat sıçarmış''
al işte, benim bile ağzımı bozmuş.
eeee dit dit dit: eksiler bir hayli artmış, hayır küfür etmeyenler mi eksiliyor, tayyibin küfretmediğini düşünenler mi? beni de aydınlatın sönmez ampülünüzle. umudum küfür etmeyenlerdir ama; umut işte fakirin ekmeği...
çevredeki arkadaşlar birinci etkendir. ailenin yanından kaçıp sığındıkları arkadaşlar kötüyse ahlak bozulur. sonrasında aile kötüysede olabilir ancak kız bir şeyleri idrak etmeye başladığı vakit kendini düzeltmek istemezse bu da öz ahlaksızlıktır yani içinde vardır.
genç kızların ahlaksızlaşmasında içi boş feminizmle beraber en önemli ikinci etken de , ailenin yol su elektirk ihtiyacını karşılayan iskele babası babalarıyla , cahil cühela mahalle karısı anneleridir. ulan biz zamanında okumadık , bir bıyıklıya hizmetçi olduk, madem kızım okuyor makam mevki sahibi olacak, o zaman o da bir körpecik salak erkek bulsun, ezim ezim ezsin egolarını tatmin etsin diyerek , kızını dünyanın en uyanık insanı sensin, senin dışındaki herkes aptal , hele erkekler var ya onların alayı mal gazıyla yetiştirir.
ama erkeklerin ahlakı taştan. sıcağa, soğuğa, rüzgara, her zorluğa dayanıyor, bozulmuyor. he bir de zar yok ya onlarda. ama kızlar öyle mi? onların ahlakı made in china. onları aynı anne/baba ve toplum yetiştirmedi çünkü. bir de zarları var mesela; yırtıldı mı ahlak mahlak kalmadı demektir. yırtanın ahlakına bir şey olmaz ama. taştan, demirden çünkü.
not: kız da, erkek de aynı toplumda yaşıyorsa, kızınki bozulunca erkeğinki düzgün mü kalıyor yani.
toplumdaki genel yozlaşma onlarıda etkilemiştir efendim, yok değilse sadece genç kızların ahlakı bozulmamıştır. genel yozlaşma ile beraber genç kızlarımızında ahlakı artık o ya da bu şekilde bozulmaktadır.
bunları korumak aslında ana babaların görevi de olsa, millet bazında genel bir yozlaşma ve ahlaki çöküntü yaşanıyorsa bunda suçlu ilk olarak hükümetlerdir. a partisi b partisi değil, iktidarda kimse. yok mu senin kurumların, rtük madde okutacağına 5 dakikalık adam gibi programlar koysaya eğitici öğretici ! bir bez parçasının takılmasıyla ya da çıkartılmasıyla olmuyor ahlak işleri.**
1980 lere kadar toplumdaki bir takım değerlerin tabu sayılıp ortadan kaldırılmasıyla limitsiz özgürlüğün ve egoizmin günün tek değeri olması kadınların ahlaksızlaşmasında en önemli etkendir.
sadece kendini düşün, anı yaşa, kendinden başka "hiç kimsenin hiç bir duygusunu önemseme, sen zaten prensessisin , erkekler itin köpeğin olsun" anlayışı kadını , psikopatlaştırır erkekleştirir.
batı dünyası da bu yollardan geçmiş, kendi eliyle yarattığı güçlü , megaloman, egoist , erkekleşmiş kadınlar yaratmış, bu kadınlar yüzünden de kadın ve erkek birbirinden ruhen kopmuş, eşcinsellik almış başını gitmiştir.
insanlar özgür olmalıdır ancak özgürlüğün de limitleri olmazsa güçlünün güçsüzü ezdiği bir ortam oluşur ki bu kadın erkek ilişkisi içinde çok sağlıksız bir durumdur.
1990 larda da genç kızlar ilişki yaşıyorlardı ama sağdan soldan bir gören olur , babamın kulağına gider rezil olurum çekincesi vardı ,seviye daha yüksekti ilişkilerini daha ciddi yaşıyorlardı. o zamanlar da erkekler bugunkü gibi ego tatmin aracı, eğlence aracı olarak görülse bile bu kadar belli edilmiyordu. erkekler 2 gram da olsa kendilerini özel hissedebiliyorladı. karşılıklı duygu paylaşımı biraz vardı.
şimdi konu komşu kendi başının derdine düştüğü için ,bekaret gibi tabu sayılan şeyler ortadan kalktığı için genç kızı frenleyen hiç bir engel yoktur ve peşindeki abazan sürüsüyle "anı yaşamanın" tadına varmaktadırlar. insanların hiç bir çekincesi kalmadığı için seviye yerlerdedir. adam gibi adam yok şekerim diyen köylü kurnazı kızlarımız önce ne istediğini bilmeli, aynı anda 20 kişiye mavi boncuk dağıtıp ego tatmin edeceğine kendi adam gibi olup ondan sonra adam gibi erkek istemelidir.
kadın ahlakı ile erkek ahlakını kıyaslamak çok yanlıştır.
kadın her zaman peşindeki abazan sürüsüyle egolarını tatmin eder ve bir ilişkisi olması için hiç de bir bedel ödemez. ayağına gelenlerden davar gibi seçer ve erkeğin onun için değeri de o kadardır.
erkeklerde ise, kıvanç tatlıtuğ gibi istisnalar hariç peşinde hiç bir zaman abazan bir kız sürüsü olmaz ve erkek bir ilişkisi olması için oldukça ağır bedeller öder. o kadar ağır bedeller ödenerek elde edilen sevgilinin değeri ona göredir.
erkek kadın gibi oturduğu yerden seçmediği için çok aktif olmak zorundadır. yoksa gözünün önünde alır götürürler. hayat iki cinse eşit şartlar sağlamadığı için eşit davranış biçimlerinin aynı olması beklenemez.
türk ailesi olarak sen otururda 1 geceliğine 300 bilmem kaç bin dolar pazarlıkla bi tarafını satan kadınları dizi diye izlersen senin kızında lan anneminki bedavaya gitmiş bari benimki gitmesin diye mantık deryasında süzülür... haksızmıyım canlar...