aslında bu keşfetmek değildir, içgüdülere kulak vermektir. feminen doğmuyoruz sonuçta, bu yolu kendimiz buluyoruz. kadın doğulmaz kadın olunur
fakat şöyle bir şey var, insanın kendi kadınlığını gün yüzüne çıkarması gerçekten eğlenceli. bu kezbanlık da değil aslında, yanlış ellere düşmedikçe.
kadınım, bir çift memem ve güzel bir götüm olduğu için erkekler ayak işlerimi yapmaya oldukça hevesli.
beklentiye mi girecekler? girsinler. bu benim değil onların problemi.
ben kendi bedenim üstünden söz söyleyebildikten sonra "erkek oyunları" zaten yemez. yutmaz yani olmaz. çünkü bu şekilde kadınlar erkeklerin "avı" olmaktan ziyade "avcı" olup avlamaya başlıyorlar.
bahsedilen feminenlik olsa gerek. kadın, cinsiyet. kadınlık, kadın hissetme, feminenlik, dişil özellikler ayrı bir şey. hissedilen, keşfedilen bu olsa gerek.
kirpiklerine tek tek bakım yaparken hissettiğin o feminenlik, topuklu ayakkabı giydiğinde bastığın her adımdan aldığın haz. yürürken bacaklarını, poponu ve rüzgarın saçına değmesini hissetmen. gülerkenki bakışların ve etrafa senden karışan kokunu fark etmen. el hareketlerine bile yansıyan bir şey bu.
naiflikle karışık duygularını yaşarken bir yandan hayatta cesaretli olman. kendinin farkında olman, mizacını bilmen. düşmanlarını da bilmen. hayattaki savaşını bilmen. bazen korksan da bir şekilde yürümen ve yolunda olan şeyleri şefkatle karşılaman. hep o bahsedilen anne şefkati ile.
feminenliğini keşfetmen böyle şeyler işte. erkekleri delirtecek diye iç çamaşırlara sahip olman değil. erkekler için olmayan kendi dişil enerjini önce kendin hissetmen, sevdiklerine hissettirmen. feminenlik illa erkeklere ilgi duyup onlar için yaşamak değil, kim çıkarıyor bunları. kendinden haz alman. köle aramaya ihtiyaç duymaman çünkü dişil enerjiye ve güce sahip olman.
dişi olmayı karşılanmamış dürtülerinize alet etmeyin. her kadını da bir erkeğin varlığına bağlamayın artık. yaşayın.
