neden genç kız? genç kızdan kastımız eğer 19-14 yaşa arası ise: bu ülkede en çok sömürülen kesim kadınlar ve çocuklar.
normalde dünyanın her yerinde tehlikeden en önce kadınlar-çocuklar uzaklaştırılır.
genç kızlar ise hem kadın grubuna giriyor hem çocuk... yani en korumasız olanı... bir kaplanı mı öldürmek kolaydır yoksa savunmasız bir kaplumbağayı mı?
zehirli bir örümceği mi daha kolay öldürebilirsiniz, zararsız ve minik bir karıncayı mı?
bu aslında en zayıf olana yapılan, gücünü hissetmek için olan eylem.
güçlünün-zayıf olanı ezmesi. sadece hayvanlar dünyasında böyle bir şey vardır. bizi hayvanlardan ayrıcan da budur.
pekçok sebeple açıklanabilir, bir sürü izahı olabilir ya da tamamen sebepsiz olabilir.
ben aklıma gelenleri, gözlemlerime ve okuduklarıma da dayanarak söylemek istiyorum:
- erkek egemen toplumda, kadının her şeyi yapmaya mecburmuş gibi görülmesi.
- tecavüz ertesinde susturma niyeti.
- kızlık zarı esnek olduğu için öldürülen masumlar var.
- gerçekten kız olmadığı için öldürülenler de var. töre cinayetlerinin gerekçesi; bu kişiler namussuz ve yaşamayı hak etmiyor aile meclisine göre.
- ya da daha geniş anlamda namus cinayetleri. flörtü olduğu için öldürülen kızlarımız oldu bu ülkede.
- reddedilen erkeğin gururunun, genç bir kızın yaşamından daha önemli olması.
- kıskançlık.
- terk edilme.
- düşük oranda, istem dışı, kazayla işlenen cinayet.
- cinnet.
- ruh hastalarının zevk için işlediği cinayetler.
- seri cinayetler.
hiçbir zaman kadın, erkek ile eşit haklara sahip olmayacak çünkü fiziksel şartları buna elverişli değil!
kadın cinayetlerinin bizim ülkedeki sebebi, kadınların ikinci planda görülmesidir. Şöyle bir söz vardır ülkemizde: Erkeği değil mi sever de döver de. Orhan Kemal'in kitaplarında da ''küçük tanrısı'' olarak geçer kadının erkeği. Şöyle bir sözde var: ''Erkek yaparsa elinin kınası, kadın yaparsa yüzünün karası''. Bunlar aslında kadına bakışı gösteriyor. Kendi çevremize de bakabiliriz bunu anlayabilmek için, örneğin en yakına bakalım; babamızın annemize ve annemizin babamıza bakışı, sevgililerden erkeğin kadına, kadının erkeğe bakışı, kız kardeşimize bakışımız vb. Bunların hepsinde erkeğin bir iktidarı vardır ve işin ilginç tarafı kadının da bunu içselleştirmiş ve değiştirmek istememesidir. Bunun çözümü de sanırım kadının hayatta yer almasıdır. iş sahibi olmasıdır, dolayısıyla ekonomik özgürlüğüne de kavuşacaktır ve bunun getirisi de kadının özgürlüğüne doğru gider.
çocuk cinayetleri ve hayvanlara yapılan zulümler ile birlikte, son yıllarda içimizi acıtan gerçekler.
bakanların adı üstünde!..
selma aliye kavaf'ın "homoseksüeller hastadır" demesi, adalet bakanı sadullah ergin'in evren ile ilgili açıklaması, dışişleri bakanı ahmet davutoğlu'nun israil'le barışma planları, milli eğitim bakanı, turizm bakanı, baş müzakereci... hangi birini saysam bilemedim. o, bu derken başımız döndü. bu ülkenin en büyük sorunlarından biri; kimsenin işini doğru düzgün yapmayışı. en tepedekinden en alttakine değişmeyen bir gerçek bu.
eğer cinayet ya da benzeri durumlar basına yansıyor ise ne ala; çözüme ulaşma ihtimali çok çok artıyor. yok eğer bir tanıdık yok ise, basına yansımamışsa vay halinize. yüzünüze bakan olmaz. ölen öldüğüyle kalır!
hukukun düzgün çalışmamasından dolayıda cinayeti yapan insan cezasını almadığından dolayı bir daha yapabilirim ne olsa beni bulamazlar diye düşünüp yapıyor bunu .
genç kızların bilinçlendirilmesinin önemine vurgu yapılmalı. bu konuda anne-babalara çok iş düştüğünü düşünüyorum. hani bazen sırf geyik muhabbeti olsun diye "eğitim şart" diyoruz yaa, bu konuyla ilgili gerçekten eğitim şart.