Kültürde, estetikte, sanatta, edebiyatta geçmişe şöyle bir dönüp bakma zahmetini gösterip seçici beğeniye sahip olabilmeyi başarmış insandır.
Pek çokları gibi 'temelsiz' bir genç değildir. Üretilen işlerin değerini doğru belirleyebilir. Zevkleri hususunda akranları onunla aynı fikri paylaşmadıkları gibi bir de şöyle bir soru ile karşılaşır sık sık,
Bu müzikten ne anlıyorsun? Okuduğun şeyler hiç ilgi çekici değil. çok sıkıcı şeylerle ilgileniyorsun vb.
Halbuki sıkıcı diye tanımlanan şeyler, anlam derinliği bakımından pek çoklarının gözlerinin görebildiği kadar ile sınırlıdır. O gözler, o kulaklar açılmaları için, görüşte ve duyuşta keskinleşmeleri için zorlanmamış, eğitilmemiştir. Ve çok da geç kalınmıştır artık bundan sonrası için. Çünkü insana belli bir yaştan sonra bir şeyleri sevdirebilmek, kabul ettirebilmek, görüş kazandırabilmek çok daha zordur.
Bu noktada Belki de şunu söyleyebiliriz, insanlar Zevkleri kadardırlar. Ve gençlerin sahip oldukları zevklerden iğrenebilmek gibi güzel bir tarafları da vardır.