bir rivayete göre rüştü reçberin göz altlarına sürme çekmesi ile yeni bir akım başlatmaya çalışmasının altında, genzonun şapkasını gören bütün bir neslin kaleye geçtiğinde ön kısmında adının yazılı olduğu şapka takmasının yattığı söylenmektedir.
mahalle maçlarında kalecilerin şapka takma durumunun asıl çıkış noktası olan çizgi film karakteri kalecidir. ondan etkilenerek şapka takıp kaleye geçen çocuklar vardır. karizmatik olmasından dolayı birçok kişi tsubasa'dan çok wakabayashi'yi sevmiştir, ben dahil.
japonya'daki bölümlerinde gol yemeyen adamın, almanya'ya gidip ismini şimdi hatırlamadığım alman bir çocuğun bütün şutlarını yemesi gibi işlere rağmen karizması tavanlarda gezen kaleci.
Almanya nın kalecisi müller i ve brezilya nın topu kurtarmadan önce kaybolup sonra tekrar ortaya çıkan kalecisini gördükten sonra kendisinin insan olduğu kararına varmış bulunmaktayım.
çocuklukta yanında şapka bulundurup kaleye geçince kafaya takma sebebidir. onun gibi cool cool kurtarışlar yapayım derken golleri yeyince bir wakabayashi değilim diye öz eleştiri yaptırandır.
adamın kralı, delikanlının hasıdır. tabi bir rüştü değildir belki ama gene de süper ötesidir. *
hepi topu 11 metre olan kalenin bir ucundan diğerine - ayağının da direğe vurup destek almasına rağmen- tam 25 dakikada gittiğini bilirim. zira bir bölüm boyunca havada asılı kalmıştı.
özetle; harbi izlerdim, severdim, türkçe dublajlısını internette bulmakta zorlanmasam bu yaşımda izlemeye devam edicem.
Çocukluğunda şapka takıp kaleye geçen herkesin kahramanıydı wakabayashi(ben dahil). Sezileriyle hareket etmesi, çok konuşmaması ve ani reflexleri onun en önemli özellikleriydi. Beni tamamlayan bir karaktere sahipti wakabayashi.
çocuklukda da izledigi şeyi anlamasını bileni, kaleci olma aşkıyla yanıp tutuşturmuş adamdır. gerçekten adamdır, maçlarda kurtardıgı toplarla tsubasaya bile saglam ayarlar vermiş fakat senaristlerin götlügünden, ondan da gol yemiştir, higuitanın gerçek hayatta ki karşılıgıdır.