5.bölümüyle komikliğinin her bölümde artacağını gösteren dizi.şimdi tekrarına bakıyorum.şunu anladım ki bu dizide senaryo şovu var.bu oyuncuları ben son bir senede başka dizilerde de izledim, yan rolde veya başrolde ama şu tadın çeyreğini bile almamıştım aynı oyunculardan.kesinlikle senaryo çok ön planda.çünkü daha önce çok sevmediğim bazı oyuncuların şimdi resmen fanatiğiyim.
ben bu kadar samimi ve sıcak bir dizi izlemedim yıllardır.belki yetiştiğim mahallemdeki çok özlediğim eski komşularımı gördüğüm içindir bu dizide ama asıl önemli olan ağlak dizilerden başka bir dizi izlemeyen teyzemleri alışkanlıklarından vazgeçirmiştir.onları bir komedi dizisini gözlerini kırpmadan izlerken gördüm ya yazanları öpüyorum ellerinden, gözlerinden.
zekai yine döktürmüş ama ulviye dikkat.adam her bölümde daha bir dikkatimi çekiyor.bence ilerleyen bölümlerde asıl ortalığı kırıp dökecek tip o.söylemedi demeyin.
artık anneden yeni çay isteme cümlesi-çay kodlarmısın annecim? (bkz: çay kodlamak)
yaz dizisi olarak kalmamali, kisin da devam etmeli kanaatimce. o diyaloglar nasil zekice kullanilmis, olaylar nasil gercekci masallah masallah. tore dizilerinden, birbirlerinin suratina yarim saat bakip oyle konusan ciftlerin dizilerinden bikmis olanlar genis aile'yi muhtemelen sevecekler.
(bkz: tek yumurta öküzü)
cevahir'in almanya'da yılın gurbetçisi seçildiğini söyleyerek bütün ailemizi gülmekten yere yıktığı, televizyonların kesinlikle en komik dizisi.en çok güldüğüm 3 karakter: 1-Ulvi, 2-Bilal, 3-Mürsel (Zekai başlıbaşına bi komedi zaten)
bu kadar aptal dizi üretilen ülkemizde, birazda olsa tebessüm ettirebilmiştir. oyuncuların hepsinin tiyatro kökenli olması da başarısını katlamaya yetecektir.
bir yaz dizisinden beklenmeyecek yarıcılıkta bir dizi. bu geceki bölümü sırf yılın gurbetçisi esprisi için bile izlemeye değerdi. aklıma geldi, gülüyorum şu an.
zuhal topal'ın canlandırdığı şükufe karakterine olmamış diyenler var. halbuki tam olmuş.
tabii şimdi pek mahalle kültürü kalmadığı için insanlara tuhaf geliyor olabilir. ama her mahallede illa bir tane böyle hafif karta kaçmış, edalı, işveli, güzel ve seksi bir abla bulunur(du).
hatta bizim mahallede bir sevim abla vardı. böyle nasıl alımlı ama... buğday sarısı saçları beline kadar uzun. süt gibi teni, o zamana göre cesur giyimi vardı. peşinden erkek eksik olmazdı, o yüzden fazla dışarı bırakmazlardı. hele bir yürüyüşü vardı ki, seyredip de erimemen olanaksız. o sokaktan geçince kaldırımlar çiçekler açardı, börtü böcek aşka gelirdi. kargalar bülbül gibi şakırdı. herkes durur onu izlerdi yeminle. sonra başgöz ettiler tabii.
çocuktuk o zamanlar ama gene geçse sokaktan, top oynamaktan ter içinde kalmış saçlarımı okşasa, "naber ufaklık" dese, yine bu kara suratım bir şekilde utanç ve aşkla kızarır. hey gidi hakkaten... bak gene ayarım bozuldu. hay amına koyim niye büyüdük lan biz!.
dün oynayan bölümü ile gene benim yarım yarım yarmış dizidir.
--spoiler--
- komiser: oğlum seni niye kaçıyorsun
+ cevahir : komiserim bende vietnem sendromu var ajan kılıklı tipleri gördüm mü kaçıyorum.
- ulvi: ağbi biz niye kaçıyoruz
+ cevahir : görnüyormusun adamlardaki kırmızı bülten tiplerini ajan bunlar ajan
- ulvi : ama ağbi türkçe konuşuyorlardı
+ cevahir: türkçe SUS ulvi koş...
- cevahir : polisler onu evden alıp götürürken annnesine seslenir
zekaiye haber verin gelip suçu üstlensin ergenden az yatar çıkar.
--spoiler--
yalnız bir şey dikkatimi çekti. müfit neden hiç konuşmuyor? bilal'in emirleri altında git öte, gel beri vaziyetinde bir elemanı mı canlandırıyor yani? yoksa rahatsız falan mı bu çocuk? konuşamıyor mu yani, orasını anlamadım. hele o pencere önü kızları yok mu? her karakteri ayrı bir alem bu dizinin.
tam alamancıların köylerine,şehirlerine gelme döneminde yayına giren ve gayet başarılı olan dizidir. gözlemlediğim kadarıyla kendinden birşeyler görüpte izleyen çok kişi var bu diziyi. biraz ince düşünülmüş gibi geldi bana sezon başlangıcı.
zekai: oğlum saltuk kızla mafyalar gibi kavga ediyoruz, laf sokmalar racon kesmeler... bi yanlış olmasın.
saltuk: merak etme ne kadar büyük kavga o kadar büyük aşk.
zekai: ben daha büyük kavga edeyim o zaman.
saltuk: heralde.