zengin cocuklarinin sehit olmamasi kadar normal ve sıradan bir durumdur. yöneten her zaman yönetilenlerin sırtındaki rahat semerin üzerinde kıç büyütür. generallerin çocukları yönetenlere ait taraftadır. ve semerin en güzel yerine yerleşmişlerdir.
falanca generalin cocugu neden catismaya girmiyor demeden once o genarelin veya genarellerin cocuklarinin olup olmadigina bakilmasi gerekir. eger varsa bu durumda uzerinde durulmaya deger bir tartisma konusudur.her ne kadar bu tur tartismalar sadece lafla sinirli kaliyorsa da en azindan teshir icin deger. cunku savasta olenlerin cogu fakirlerin cocugu.Acaba onlarin gunahi ne? diye sormazlar mi adama?
sadece generallerin değil, iş adamlarının, siyasilerin, hatta generalin yanında posta olmuş askerlerin yakınları bile çatışmaların olduğu yere gönderilmez. bu kimselerin vatan millet sakarya edebiyatını en güzel parçalayanlar olduğu da ne garip bir tesadüf değil mi sevgili yazarlar?
bu durum tabi yeni değil. zenginimiz bedel verir askerimiz fakirdendir sözlerinin geçtiği yüz yıllık türkü var bizde. şehit olan, rantı yenen, üzerinden siyaseti yapılan nedense arkasında dayanacak bir torpili olmayanlardır. haberlerde bu cenazelerin kalktığı evlere iyi bakın. aynı o derme çatma karakollar gibi viranedir.
bu durumu türkiye'de eleştirmek de örtülü olarak yasaktır. çünkü bu rantı paylaşanlar o kadar iç içe geçmiştir ki söyleyip de ortalığı bulandırmak istemez. birisi çıkıp söylese tsk'yı yıpratıyor vatan haini diye yürürler üstüne. oyas ki tsk'yı yıpratmak tam da böyle bir şeydir. hani biz milletiyle bölünmez bir bütündük? ben gidip o karakolda yaptım askerliğimi. peki bu bütünün diğer parçaları nerede? hani generallerin, kalantorların yakınları? ben göremiyorum.
çok basit bir açıklaması vardır aslında. tahmin edildiği üzre ha deyince general olunmuyor. en azından 50-55 yaşında falan olunuyor. o zamana kadar da bunların erkek çocukları genellikle askerliklerini yapıp gelmiş oluyorlar. babaları general iken şehit olmuyorlarsa albayken ya da yarbay iken oluyorlardır nokta.
gayet normaldir. nedenleri şu şekilde açıklanabilir;
- bir general ayda ortalama 5000 ytl maaş alırken aktütün'de bir köylü bu parayı bir yılda kazanamaz.
- aktütün köyünde büyüyen bir çocuk ilkokuldan sonra gidicek okul bulamazken general çocuklarını ne şartlarda olursa olsun askeri personel ile okula götürülür.
- aktütün köyünde büyüyen bir çocuk maddi şartlar altında ezilirken babası general olan bir çocuk büyük şehirlerde görev yaptığı sürece özel kolejlerde okur.
-aktütün köyünde okuma isteği olan bir çocuk maddi imkansızlar yüzünden üniversiteye gidemezken babası general olan çocuk vakıf üniversitelerinde gününü gün eder.
-doğal olarak en fazla liseye kadar okuyabilen bu köylü çocuk askerde 15 ay geçirirken ve en zor görevlerde sürünürken babası general olan çocuk kısa dönem veya yedek subay olarak askerlik yaptığı için görevi belli olur.
- ve en son olarak babası general olan adam rahat eder.
söylemi genişletelim. bu ülkede albayın, yarbayın, binbaşının yakınları şehit olmaz. oralara askerlik yapmaya gönderilmezler. bir alay komutanın yanında çalışan postanın yaptırdığı torpilden bahsediyorum, kaldı ki general. ki zaten sorun generalin oğlu da değil. her türlü yakını, yeğeni, arkadaşının oğlu, şusu, busu. zaten bu savaşın bir ucu bu saydığım torpilli kesime dokunsa 20 yaşındaki insanlar bu kadar kolayca savaşın içine atılmaz. hiç kıvırmayalım bence. izmir'li bir şehit babasının da dediği gibi: vatan sağolsun ama vatan garibanların vatanı
yalandır. iki oğlundan biri şehit düşen bir komutanın varlığından haberdarım çünkü. koğuşu sıraya sokup "bok çuvalları" diye bağıran yüzbaşının apoletlerini söküp tokatlayan bir adam bu. "bu memleketin evladına nasıl hakaret edersin?" diye.
hem diyelim ki öyle değil, gerçekten de ordunun üst kademelerindeki adamlar çocuklarını doğuya göndermiyorlar.
zaten görevi nedeniyle hayatı tehlikede olan bir babanın oğlunun hayatını düşünerek bunu yapması mı ayıptır, yoksa oy vererek başımıza getirdiğimiz birilerinin, çocuğunun işlediği cinayetleri örtbas etmesi, bir de ödül kabilinden "gemi" sahibi yapması mı? bu ülkedeki her türlü pislik bitti de, çığırından çıkmış bir ordu ahlaksızlıklarıyla kalkınmayı engelliyor sanki...
samimiyetsiz ve bilgisiz genellemeler bunlar. yazarken de destek alınan tek nokta "asker olsam çocuğumu doğuya gönderir miyim? herhalde göndermem!" mantığıdır tahminimce. her paşayı tanıyıp da çocuklarının nerelerde askerlik yaptığını araştıran adam böyle yazmaz, üslubu da bu olmaz zaten.
taraf genelkurmay pkk turk kurt din kaynağından binlerce entry türeten milliyetçi arkadaşların pek değinmediği bir konu. oysa ki diğer konularda ne kadar yaratıcılar ve ne kadar küfürbazlar. bir kaç generalin ya da üst düzey komutanın oğlu bir çatışmada şehit düşerse eğer, işte o zaman bütün bu konuların ele alınışı daha farklı olacak. önce ateşin düştüğü yeri yakması gerek çünkü.
ama düzen sağlam, düzen tıkır tıkır işliyor. kimse ses çıkarmasın, susun. herkes safını almış, düşmanını belirlemiş geçinip gidiyor. ne gereği var şimdi bunları söylemenin.
bu kadar sacma onerme zor bulunur, aciklama yapmak da zaten ampulluk sinifina girer ama sunu bilmekde fayda var. kac genel kurmay baskani geldi gecti. cumhuriyet kuruldugundan beri 25. evet hepsi bu. kuvvet komutani kac tane var 4. carp dordu 25 ile. her genel kurmay baskani doneminde 4 tane kuvvet komutani (olmeyen cocuklarin babasi canim,, yani general) olsa eder 100.
teror olayi kac yillik dalga. 84 ten bu yana 24 yillik. 24 yilda kac tane genel kurmay baskani gelmistir tas catlasa (5 senede bir degisiyorlar desek ortalama) 5. carp dortle: 20.
kac bin sehidimiz var 30 bin ve surekli artiyor.
siki cok kalksa bu komutanlarin ve 40 yasinda cocuk yapsalar, komutan olduklari donemde de, cocuklarinin askerlik zamani gelse. yani cocuklarin da iyice hiyar olmalari lazim universite falan okumayip, yas geldigi gibi direkt askere gitmeleri lazim. hersey tamam. ulan istatistik diye bir sey. her yil askere alinan insan sayisini da goz onune alinca. hicbir etki altinda kalmadan o cocuklar aslanlar gibi askerlik yapsalar da, olme ihtimallei bile yok ki aq.
boyle sikimden populist yaklasimlarla nereye kadar arkadasim.
genel kurmay başkanının 5 senede bir değiştiğini, gelmiş geçmiş bütün generallerin sayısının 100 civarında olduğunu sananlar tarafından asla anlaşılamayacak konu. bir de bize bilgisiz derler.
bir de konu ısrarla anlaşılmak istenmiyor. salt general oğlu değil, yeğeni, komşusunun oğlu, arkadaşının yeğeni, köylüsünün kayınçosu. bunların yanında iş adamları, siyasiler, bürokratlar, futbolcular kıllar, yünler. hala ısrarla bu torpil ağını görmek isetemezseniz siz şehit düşersiniz rantınızı başkası yer. aynen devam.
ya niye şehit olsun ? kimse ölmesin diye uğraşmaktansa ben ölüyorum o niye ölmüyor düşüncesi çok mu sağlıklı bir düşüncedir.
30 bin şehit verilmesinin nedenini sorgulamamak; amerika'dan, pkk'dan bunun hesabını sormaktansa onlar niye ölmüyor demek kolay galiba.
sağlıklı düşünmezsek düşeceğimiz kuyudan hiçbirimiz sağ çıkamayız.
sadece generallerle sınırlandırılmaması gereken eksik ama doğru olan tespit.
tabiki istisnaları mevcuttur. tanıdığım bir albay, değil yakınlarına kendi oğluna dahi bunu yapmamıştır. keşke herkes bu kadar ince düşünebilse ama mümkün değil. öyle olsaydı bugün bu halde olur muyduk?
torpil bu ülkenin acı gerçeğidir. referans adı altında her kurumdan içeri girmiştir.
kaç albay, yarbay, devlet adamı, iş adamı, üst düzey yönetici sahip olduğu bu gücü çocukları lehine kullanmamıştır ki? bu onlar açısından bakıldığında evet olumlu bir durumdur. ya hakkı yenen diğer insanlar.
erdemli ve onurlu olmak bunun neresinde, meraklardayım.
istisnalar tabi ki vardır. her şeyde olduğu gibi. hatta sanıyorum geçen sene ali babacan'ın yeğeni de şehit olmuştu. yine aynı şekilde bu torpili kesinlikle uygulatmayan komutanlar da var.
ama asıl durum şu, askerlik yaptığım yerden karakollara dağıtım günü yaklaştıkça bir hareketlilik gözlenmişti mesela. alayda bulunan hemen herkes karakola gitmemek için kimi var kimi yok aramış, araya sokmaya çalışmıştı. alay komutanımız da sağolsun, şu an tuğgeneraldir, gözümüzün içine baka baka bir sürü askeri kayırmış, torpilsizleri karakollara dağıtmıştı. sonra da görev yaptığım karakolu denetlemeye gelip, sınırda 1 saat askerlik yapmanın, 40 yıllık ibadete bedel olduğunu anlatan nutuklar atmıştı. e madem bu, bu kadar güzel bişey, herkes tatsın öyleyse, değil mi?
burada başlığın generallerin oğulları olarak açılmasının nedeni durumun belirginleştirilmesidir. askeri ve ülke yöneticilerinin yakınları, komşuları ve hatta bir çok subayın yakınları da bu başlık altında incelenebilir. ama bu duruma karşı çıkan düzen yanlısı gerzeklere sesleniyorum, ölen insanların ekonomik ve sosyal çevrelerin birbirine tıpatıp benzemesi sizce normal mi? ezilenlerin sürekli fukaralar olması, sıradan vatandaşın, senin benim ezilmem, ölmem neden normal karşılanıyor? eğer bir askeri personelin yakını şehit olsa idi bunu televizyonlar ve gazeteler verirdi. hepimiz duyar ve hayıflanırdık.
benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta her ekonomik ve siyasi krizde ortaya cikan teror başlığında ortaya konulmaya çalışılan danışıklı dövüş gibi görünen durumla, bu durumun tarafı olan yöneticilerin yakınlarının bu terörden kaynaklanan asker ölümlerinden etkilenmemiş olmaları. bir yerlerde yanlış var arkadaşlar. bir çürüklük mevcut. bu pisliği hala nasıl savunabiliyorsunuz? bu nasıl bir vurdumduymazlıktır? bu ülkede emekçiler, fakirler, çiftçiler hep ezildi. bal tutanlar ise bizim göz yaşlarımızı izleyerek parmaklarını yalıyor. bunu görmek çok mu zor? zira her şey o kadar net ki...
bir de zenginlerin sayısı az, dolayısı ile onlarda ölen de az oluyor, ya da kaç tane genel kurmay başkanı var ki evlatları da ölsün, kimse ölmesin daha iyi olmaz mı, diyen arkadaşlara bir adamın şu sözleri ile karşılık vermem yeterli olacak; bu ülkede ki herkes eşit ama bazıları daha eşit.
fakir çacuklarını doğuya gönderiyorlar,orada karda,kıyamette neler çekiyorlar,sırtlarında kendileri kadar ağır çantalarıyla dağlarda pkk avına çıkıyorlar.hemde pusuya düşme olasılığıyla karşı karşıya...oh ne ala fakir çocukları doğuyu pkk dan temizlessinler,zenginde çocuğuna orada iş kursun sefasını oğluyla birlikte sürsün.yok öyle şey herkes eşit,onlarında doğuya gitmesi lazım...
general çocuğu büyük ihtimalle üniversite mezunu olacağı için kısa dönem askerlik yapacaktır. kısa dönem askerlik yapanları da bir ay acemi eğitiminden sonra güneydoğu'ya pkk ile çatışmaya göndermezler. bu sadece general çocukları için değil bütün kısa dönemler için geçerlidir.*
generaller bu ülke için canlarını dişlerine takıyor, daha geçen gün bir tuğgeneralimiz bölgede düşen bir helikopterde yaralandı. bence türkiye'de asıl sorgulanması gereken, siyasilerin çocuklarının vatani görevlerini neden yapmadığıdır.**
general çocuklarının, kısa dönem olsa bile karakola gönderilme durumu vardır. çünkü sanılanın aksine birçok kısa dönem asker sınır karakollarında askerlik yaptı, yapıyor. ve ısrarla bkz: (#4103385)
böyle bir durum olsa bile, bundan hayıflanmak mantıksızdır. sonuçta bu ülke general çocuklarının tapulu malı değil, bizim vatanımız. yani başkalarının vatan savunmasından kaçıyor olduğunu düşünmek diğer insanlar için bir mazaret olamaz ki. ben yanmazsam sen yanmazsan nasıl kurtulur bu ülke? iyi general çocukları gitmiyor diye biz de cepheye gitmeyelim kürt teröristler batı şehirlerimize kadar ülkemizi istila edip, bacımızın, sevgilimizin ırzına mı geçsin? canımıza mı kastetsin?
bu tür konular bölücülerin türk milletini askerlikten soğutmak için ortaya attığı savlardır. gerçek bir yurtsever asla bu konuları düşünmez. vatanı için en ön safta koşar. başkasının yanlışlarını kendisine bahane olarak görmez.
hayattaki en kolay acı..
hayatta bir insanın çekeceği en hafif acı..
şüphesiz ki bir başkasının acısıdır!
her şeyden ama her şeyden önce şehit olmak,
bir türk vatan evladı için şereftir!
yanlı ifadelerle bunu bir maduriyetmiş gibi göstermekse samimiyetten uzaktır.
tabii ki yavrucağızını doğuda kaybetmiş bir anaya siz tutup ortadoğunun jeopolitik durumunu vay efendim abd'nin tek kutuplu dünya düzenindeki cinayetlerini filan anlatamazsınız.
o sadece içindeki, yüreğinin tam da merkezindeki ateşi bilir.
ancak yine söylüyorum, sırf -atalarımızın kanları ile sulana sulana yeşeren- bu cumhuriyet üzerinde yaşayan insanlar rahat uyusun diye gece 3-5 uykularından ve hatta son nefesinden vazgeçmek dünya üzerinde hiçbir milletin yüreğinde bu denli kuvvetle hissedemeyeceği kadar büyük bir onurdur!
...
peki..
peki bahsi geçen bu özel durum,
asıl teroristlerin sözüm ona parti kurarak türkiye büyük millet meclisine girmelerinden rahatsız olmayan bünyelerin sorunsalı değil midir?
devlete ödedikleri verginin meclisteki bölücülerin cebine inmesinden rahatsız olmayan organizmaların günlük konusu değil midir?
...
bir profesyonel askerin "general/amiral" olabilmesi demek tamamen zemin şartlarında düşünüldüğünde en az otuz küsür yıl orduya zaman ve ahval mevfumu gözetmeksizin hizmet etmesi ve bu fedakar görevinde yakaladığı başarılar ile yüzlerce kişinin arasından sıyrılması demektir. vatana hayırlı evlat olmak budur. keşke hepimiz aslında hiç varolmayan bir soykırımı savunarak nobeli indiregandi yapmak yerine bu kadar vatanperver olabilsek!
bu ordu, ulu önder atatürk ve o'nun askerlik dehasına bağlılığı sayesinde senelerdir dışarısı için büyük bir tehdit bizler içinse vazgeçilmez bir teminattır.
...
basiretsizliği, basitliği ve küçük hesaplarla günü kurtarmayı milletçe bir çözüm haline getirdiğimizden, bal tutan parmağını yalar şuursuzluğunu bir meleke haline getirdiğimizden ailesinde emniyet müdürü olan polis kötü yere tayin olmaz, ailesinde milli eğitim bakanı olan bir öğretmen kötü yere tayin olmaz vay efendim blablabla işte...
ama!
...
herşeyden önce!
söz konusu "vatani görev" olduğunda şüphesiz ki vatan evlatları sosyo-ekonomik durumlarında ayrıcalık tanınmaksızın görevlendirilmelidirler ancak düz vatandaş olabilmeyi içine sindirememiş ve halihazırda kast sisteminin varlığı içinde kıvranan ülkemizin hangi biriminde görülmüştür tam anlamıyla eşitlik?
peki neden örnek generallerimiz?
dahası bu ülkede kaç general var?
terörün sonlanmasını beklemek için kombinasyon, permütasyon, algoritma ve daha her ne halt varsa bunun sonuna gelip terör sonucu bir general evladını şehit etmek değil tabii ki..
...
duygusal bir milleti en basit oltalarla oyuna getirmek, sözün özünü, konunun özünü, tehlikenin özünü maskelemek kolaydır... ta ki uyanana dek.
