Şehir kadını iş, karıyer, çocuk, eş vs. bir arada götürmek durumundadır. Zorunlu değildir ama çoğu öyledir. Bir de istanbul'daysa depresyona açıktır zaten. Köylü, kasabalı kadınlar sadece ev ve aile ile ilgilendiğinden, daha rahattır. onun da vardır sıkıntıları ancak sorun etmez, daha huzurludur.
saçma bir genellemedir. holivud filmi ya da türkiyedeki dizilerde resmedilen depresyona girmiş kadınlarla bu iş açıklanamaz.
şehir dışındaki kadınlar bunu hastalıklarla dile getirebilir. Mesela hiç bitmeyen baş ağrıları, sonu gelmeyen reflüler...
şehirli ve şehirsiz olan annelerinizin yakınlarını kaybettikleri dönemleri bir gözden geçirin... Bazı kadınlar saatlerce uyumaya başlar. Yataktan hiç ama hiç çıkmazlar...
yani depresyon kentli köylü ayırt etmez bir rahatsızlıktır.
sadece görünüş biçimleri yani belirtileri farklıdır.
başına "genellikle" gelmesinin "saçma" tespit olmasını engellemediği tespit... köylü kadının depresyona girdiğini bilmemesi; depresyona girmesine engel olmaz. bunun lüksle, girme imkanıyla falan ilgisi yok. depresyon, psikolojik bir hadise. çocukluğu köylerde geçmiş biri olarak; ne maymunca bir "taşra nostaljisi" yaratın, ne de hesapta "depresyona girmezler, aslandır, kaplandır" hesabıyla bir "acıma" duygusu peydahlayın bünyenizde. köylü kadın da depresyona girer. belki şehirli kadından biraz daha az girer. her türlü sıkıntısına rağmen; insanın biyolojik olarak çok daha rahat uyum sağladığı doğayla içiçedir, kalabalıkların yarattığı stresten uzaktır, iş yaşamı daha gelenekseldir, sosyal ilişkileri daha fazladır. bu onun depresyona girme ihtimalini azaltır. ancak köylü kadın da depresyona girer. erkek de depresyona girer. kimisi neye girdiğini bilir, kimisi bilmez... oturduğunuz şehirden bakıp "köy yaşamı da şöyle güzel, böyle sağlıklı, o biçim organik" falan diye hücre duvarınızdan tespit s.çmayın. köylerde ne kutsanmış bir cennet hayatı, ne de şehirlerden ve bilgiden tamamen uzak bir taşra hayatı yaşanıyor artık. o günler 1950'lerde kaldı. köylü kadını da çatır çatır depresyona giriyor. eskiden de giriyordu. şimdi de giriyor. milattan önce de giriyordu... 3 aşağı, 5 yukarı... şehir hayatı depresyonu arttırabilir ancak yaratıcısı değil...
depresyon tanımının dizilerde ki sahnelerden ibaret olmasına şaşırılmaması gereken durum olmakla birlikte, şehirli kadınlardan kasıt, farkında olan kadındır. farkında olmak, farkındalıklar içerisinde, çaresiz kalmak muhtemel olduğundan, bilen kadının, bilmeyen kadına oranla daha fazla depresif olması normaldir.
bence baslık sehirli insanların depresyona girmesidir. sehir insanı depresyona surukler bunun erkegi kadını yok . ama kadınları daha da yordugu bir gercek butun dunyayı sırtına aldıysa ev isleri, işyeri, çoluk cocugu siyaset ticaret ve devamı ama bu sıkıntılar erkekler icin de gecerli. hele de sevdigi bir isi yoksa sevdigi esi yoksa hele de kocasından siddet goruyorsa psikolojik baskkılar varsa pasa yetismis bir kocaysa bu pasa davranılmayı bekledigi icin kadın yetisemiyor olabilir. butun yuku aldıysa bir de tek basınaysa ne yapabilir depresyona girer ama farkında bile olmaz zaman depresyonuyla devam eder. ve turkiyedeki kadınların cguna hem de oyle bir coguna baskılar ve siddet uygulanmaktadır ki bunun sehir koy ayrımı olmadıgını biliniz.
koylu kadında depresyondadır hele de butun teknolojik cihazların gelismesi tv nun super katkıları sehirliden daha cok depresyona girer ugras azalmıstır simdi tarımda da uretim sıkıntı hayvancılık da aynı sekilde uretememenin verdigi sorun her yerdedir.
sehirli kadın sadece biraz daha farkındadır kaderim dememeye calısır mucadele etmeye calısır.
