--spoiler--
12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk "iddiası ileri sürülemez" ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz
--spoiler--
sivil haklar bakımından bizden birkaç ışık yılı ileride olan toplumlarda dillendirilmesine lüzum olmayan istektir; zira oralarda ordu zaten hesabını ulu orta, bağıra çağıra değil, ama üslubunca (ve bazen göstermelik de olsa) verir. oralarda ordunun devleti değil, devletin ordusu vardır çünkü.
' bu ülkede maddi olarak kısıtlan(a)mayan ve (göstermelik de olsa)şeffaflığı olmayan tek kurum hangisidir?
bu ülkede hiçbir siyasi erkin çıkıp da "siz ne yapıyorsunuz, bir bilanço neyim çıkartın da görelim" diyemediği kurum hangisidir?
bu ülkede her ihtiyacı en ivedi şekilde karşılanan kurum hangisidir? '
bir ordu çıkıp diyecek ki benim şu tiplerde bu kadar tüfeğim var ve şu kadar mermi kullanıyorum ; şu kadar tank , uçak , cip vs var o yüzden bu kadar yakıt kullanıyorum. askerlerimi şunlarla besleyip şu kadar ödenek ayırıyorum. istibaratta şu kadar adamım var onların şu kadar ödeneği var , şurada şurada radarım var tamir masrafları hede kadar , vs vs...
yahu dalga mı geçiyosunuz. bunlar şeffaflık adınada olsa ulu orta bağır çağır söylenecek şeyler mi. bir ordu nelere nasıl harcama yaptığını veya yapacağını tabi ki gizleyecek. dünyada böyle bir beyanatın eşi benzeri görülmüş müdür acaba?!!
taraf gazetesi -ya da paçavrası- önce pkk kamplarına gidip teröristlerle röportaj yapıp, sonra da bu roportaj yaptıklarının ölüm haberlerini alırlar ise çok üzüleceklerini beyan etmelerinin hesabını bi versindir, ondan sonra genelkurmaya hesap sorsundur. ahmet altan'ın pkk kampına yaptığı ziyareti ve o primatlarla çektirdiği fotografları anımsayalım, unutmayalım, unutturmayalım. çünkü günü geldimi çıkacak o resimler arşivlerden ahmet altan bunu iyice bi belle.
hükümetin ab uyum yasalarıyla falan ilişkisi olmayan istek.
şöyle ki: ohal diye bir şey vardı hatırlarsınız belki, sıkıyönetimden hallice bir durumdu bu bölge için. şimdi bu ohal zamanında ne uyum yasası vardı, ne demokratikleşme adımları ne de başka bir şey. insanlara bir temiz bok falan yediriliyordu; köyler boşaltılıyor, boşaltmak istemeyenler yakılıyordu, arama tarama izni falan da yoktu, arayacam deyince aranıyor tarayacam deyince taranıyordu her taşın altı. peki bölgedeki en yoğun ve en kanlı çatışmalar ne zaman yaşandı? pkk en güçlü dönemine ne zaman ulaştı? işte bu ohal döneminin en civcivli zamanında oldu bunlar. inanmayan girer gazete arşivlerini karıştırır.
sıradan vatandaş (sen ben biz onlar)at ,
pkklı itler piyon,
genelkurmay şah ,
satranç tahtası türkiye cumhuriyeti sınırları ,
tayyipgiller fil ,
oyuncular?
siyah?
beyaz?
meçhul..
şahtan at olarak hesap sormak iyi güzel de , tahtanın dışına çıkıp oyuncuya hesap sormak lazım bu ölümüne oynanan strancı amacını..hoş onu da biliyoruz..
önce hükümet ab'ye uyum yasaları adı altında çıkarttığı yasaları iptal edip, tsk'nın terörle mücadelede istediği tüm yetkileri versin, sonra terörün finansmanını kessin. ha eğer bundan sonra başarılı olunamazsa ondan sonra sonuna kadar haklılığı savunulabilir.
genelkurmayın istediği gibi bir kamuoyu oluşturduğunu anlamamıza sebep olmuş taraf gazetesi manşeti. şimdi gen.kur. başkanı çıkıp "ben hesap vermek istiyorum, kurumum adına özeleştiri yapacağım." dese eminim ki cevval vatan evlatları atılıp: "aman paşam olur mu öyle şey, siz ki muhafız-ı etrak ve'l seyfü'l-hiddetsiniz, nasıl özeleştiri, ne demek hesap, olmaz... olursa biz kendimizi önünüze siper ederiz." diyeceklerdir eminim.
hükumetler mevcut sorundan sorumlu mudur? tabi ki...
halk sorumlu mudur? 'tabi ki'nin en büyüğü...
velhasıl bütün devlet yapılanması bu sorunun ortağıdır; ammaaaaaaa ordu asla ve kat'a sorumlu değildir. peki o zaman şöyle soralım:
bu ülkede maddi olarak kısıtlan(a)mayan ve (göstermelik de olsa)şeffaflığı olmayan tek kurum hangisidir?
bu ülkede hiçbir siyasi erkin çıkıp da "siz ne yapıyorsunuz, bir bilanço neyim çıkartın da görelim" diyemediği kurum hangisidir?
bu ülkede her ihtiyacı en ivedi şekilde karşılanan kurum hangisidir?
bu ülkede görev tanımında yer almadığı halde iç politik konulara olur olmaz bir üslupla dalan, tozu dumana katan kurum hangisidir?
bu ülkede demokrasiyi ikide bir sekteye uğratan kurum hangisidir?
bu ülkede zihinlerimize dahi hükmetmeye çalışan (postmodern diyeyim siz gerisini anlayın gari) kurum hangisidir?
bu ülkede 25 yıldır devam eden ve onbinlerce yurttaşımızın ölmesine, onyüzbin katrilyon maddi zarara, huzurumuzun telef olmasına sebep olan bir sorunun baş muhatabı olup da bir türlü tam olarak başarılı olamayan kurum hangisidir?
şimdi cevap veriyorum: tck, yani türkiye cumhuriyeti karayolları. hesap versinler kardeşim o turuncu arabalılar, madem öyle bir hesap da onlar veriversin n'olcek?
hala neden düzenli ve profesyonel bir terörle mücadele ordusunun kurulamadığını, 40 gün eğitim almış gençlerin asker olarak neden terörist kovalamaya gönderildiğini anlayamayan kişinin çığlığıdır.
hiç bir şeyin halktan üstün olamayacağının farkında olan bir grup gazetecinin attırmış olduğu manşet. o kadar şehidimizi, mehmedimizi uğurladıktan sonra hala bir önlem alınmıyorsa ya da stratejik yerlere hala ağzı süt kokan çocukları gönderiyorlarsa birilerine hesap vermeleri gerekir. bu birileride halktan başkası değildir.
bu ülkeye her anlamda zarar veren herkes hesep vermeli,vermeli...
lakin bunu siyasi rant elde etmek için yayınlayan,slogan haline getiren kurum ve kuruluşlar tsk'dan önce halka hesap versin.
hangi rant uğruna nelere göz yumduklarına!
bu söylem tamamen demokratizm'i çarpıtmaktır böyle bir isteği yapmak "taraf"gazetesinin haddi degildir oturun oturdugunuz yere. kıçınızdan hesap uydurmayın
anlayamayan başta taraf gazetesi dürrükleri olmak üzere herkese verilen hesaptır. okumak ile anlamak arasında ki farkları bulabilmek zordur. okuyun ve anlayın nasıl hesap veriyor asker.
taraf'ı muhtemelen bir hafta bile okumamış, okuduysa da kıç altı yastığı etmekten gayrı bir hukuku olmamış; gerçekliği yazanları ve hakkı savunanları anlama zahmetine bir türlü giremeyen; bunun acıtıcı yoğunluğundan ilkokul bir bebesi misali refleksle kaçan zavallı yüzeysellerin, milliyetçiliği -milliyetçilikten zuhur eden yüksek hissî pozitif duyuşu ve duruşu yani; yoksa milliyetçilik asıl bölücülüktür- kendi tekellerinde sanma ahmaklığından, gerçek bölücülüğünden ve hödüklüğünden kaynaklanan pis gazları ile, beyni çalışan; her görüşü okuyan, bu ülkeyi hemen herkes gibi seven zekî, farkındalıklı ve gerçekçi insanlara hakâret vesilesi ettiği mâkul talep...
daha 19 yaşındaki gencecik çocuklara kurşun sıkan, etrafa mayın döşeyip yoldan geçen yolcu otobüsündekileri öldüren, amerikanın kucağında hoplayan o köpekler suçsuz da hesap vermesi gereken genelkurmay öyle mi?
sen ana sayfandan bölücü kışkırtmaları yaparken, gizliden gizliye değil doğürudan bölücülük taraftarlığı yaparken hesabı genelkurmay verecek öyle mi?
amerika silah satabilsin diye üç beş köpeği dağa salacak, nifak tohumları büyütecek, diyarbakır'ı ortadoğu projesinin başkenti, rte yi de bu projenin eş başkanı yapacak ve tüm bunların hesabını genelkurmay verecek öyle mi?
askeri küçük düşürmeyi amaçlayan bir haber. işin pis yanı bu gazete de ahmet altan denen bir terörist yanlısı var. ve yine işin pis yanı bu sitede de pkk yanlıları olduğu görülmektedir.
siz bilinçsiz insanlar bari siz bu lavukların gazına gelip ordumuza çamur atmayın.
geri zekalı ve az beyinli insanlarca küfürler yağdırılan gerçek vatansever, gerçek demokrat ve âdil bir talep...
okumayan, genel kurmay'ı -hâşâ- tanrı; vatanı da babalarının çiftlik malı sanan süper milliyetçi(!) beyinlerden(!) bu samimi talebi, bırakın takdir etmelerini, idrak etmelerini dahi beklemek ise bir papağan'dan haluk bilginer'in masumiyet'te ortaya koyduğu gibi müthiş bir tirad atmasını beklemek gibi birşey...
Şimdi düşünelim:
Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş futbol takımları bir başarısızlık yaşadıklarında oyuncu, teknik direktör ya da yönetime hesap sormaz mısınız?
Gidip bir televizyon aldığınızda, bozuk çıkarsa paranızı çöpe atmak yerine iade etme veya paranızı geri alma hakkınızı kullanmaz mısınız?
Bir yönetici olsanız işi yapan elemanlarınızdan ya da alt yöneticilerinizden hesap sormaz mısınız?
Parti lideri olsanız. Seçimde başarısız olsanız hesap vermez misiniz?
Genelkurmay Başkanlığı'nın diğer her kurum gibi kendi hakkında çıkan haberlere (eğer yalansa veya eksikse) düzeltme hakkı mevcuttur. Bu hakkını her zaman kullanabilir ve hatta kullanır. Fakat yine her kurum gibi yetkileri ve görevleri vardır. Bu görevleri yerine getirmediği veya getiremediği zaman, ve hatta sadece bunu hissetsem bile, bu devlete vergisini veren bir vatandaş olarak hesap sorma hakkım vardır.
Dün emekli paşalardan Osman Pamukoğlu da bazı eleştirilerde bulundu SkyTürk'te. O da mı vatan haini arkadaş! Bir şey söylüyorsak yine bu vatan için söylüyoruz. Yeni şehitleri arzu etmediğimiz için, PKK gibi bir terör örgütünün yıllardır var olabildiğini görebildiğimiz için...
Suç sadece Genelkurmay Başkanlığı'na yıkılabilir mi veya yıkılmalı mıdır o da ayrı konu tabii ki.
taraf gazetesinin yayın politikasına aynen devam ettiğini ve adına bağlı kaldığını gösteren manşettir. aksine taraf bugüne kadar yaptığı yayınlarla ilgli hesap vermeli.
aslında doğru olan manşettir. zira pkk ile mücadele içinde olan tsk'dır. iktidarın pkk ile mücadelede hiç bir hamle yapmadığı gerçeğini de göz önünde bulundurduğumuzda, bu manşetin haklılığını savunabiliriz. hesap verilmesi gerekiyorsa elbette bu hesabı verecek olan tsk'dır. çünkü türkiye'de pkk ile mücadele eden "tek" kurum sadece tsk'dır. pkk ile mücadelede yaptığı en büyük hamlenin abd'ye gidip bush'tan direktif almak olan akp genel başkanı'nın* ve partisinin elbette hesap vermesi beklenemez, çünkü pkk'ya karşı mücadele edip hesap verebilecek her hangi bir faaliyet içinde olmamışlardır.
taraf gazetesini kutluyor, ahmet altan'ın gözlerinden öpüyorum!
yumuşak karnımıza dokunulduğunda, dokunandan çok dokunduranın kimliğiyle, cinsiyetiyle ilgilenir olmuşuz. ha bülent ersoy söylemiş ha almet altan. doğru doğrudur.
