cemaatin askerden geçmişin intikamını aldığı türkiyedir, askerle eskinin hesabını görüyorlar. savcı oldular ,hakim oldular güç ellerine yavaş yavaş geçiyor şimdi intikam zamanı.bu arada zaman gazetesini açın bakın zafer çığılkları atıyorlardır.
eğer isminizin önünde askeri bir unvan varsa b. ku yediniz alıcaklar sizi içeride. anlamadığım şey baba bi tek askerler mi terör örgütü kurmaya çalışıyor bu memlekette?
ismi Alb.Dursun Çiçek tarafından defalarca zikredilmiş ve aslında bütün işin başında ilker Başbuğ'un olduğu bahse konu olmuş,tutanaklara geçmiş bir Genel Kurmay Başkanıdır.
Böyle olacağı en başından beri belliydi. Sadece başını kuma gömen ve eski "kudretli günlerini" özleyen birkaç aslan laikçi dışında yadırganmamış bir tutuklamadır.
Hiç "terorist diye tutuklandı" gibi ajite edici kelimelerle olayı ajitasyona bağlamayın. Hukuk dilinde "pezevk= Kadın tüccarıdır" . Peki,hukuk'a göre; imam nikahı kıyan ve kıydığı nikahta karısına mehir veren her erkek kadın ticareti yapmaktadır bunu biliyor muydun ? totos ??
yerim lan.
valla, iyi anlamda yerim ben bunların hepsini.
darbeci genelkurmay başkanını, terör örgütü mensubu genelkurmay başkanını, ülkenin emanetini sağlayacak ordunun başına getir, ağasın de, paşasın de, sonra tutukla! -sadece onu tutuklamıyoruz da gerçi.-
şöyle bir durum vardır ki, genel kanıdır bu, ülkemizde askere politikacıdan çok güvenilir, sağda solda nöbet tutana gülümsenir, el sallanır tanımadığın bile olsa, onda bir "bekçi" durumu vardır, asker yanlış yapmaz. asker güvenilir adamdır, çocuğunu bırak git, namusunu bırak git, türk askeri ona dokunmaz bilinir.
türk insanının askere güveninin kalmamasının sağlanmaya çalışılmasını geç, türk insanı üç vaklte kadar kimseye güvenemez hale gelecek zaten, gelenlerimiz var, bakınız.
genelkurmay başkanı terörist diye tutuklanan ülke,
askerinden politikacısına, mühendisinden ayakkabı boyacısına, öğretmeninden çöpcüsüne, darbeci, terörist, iğrenç bir ülkenin insanlarına ait ülkedir.
yüzünü çok mu güzel gizlemiş şimdiye kadar başbuğ, ah canım!
üzülüyorum kendimiz için, nedir, ne değildir bilmem, kendisiyle konuşmadım, haberler de iyi değil zaten.
ama kimse mi dürüst değil, kimse mi güvenilir değil, o halde neden ordalar, bilemiyorum hiç.
badem bıyıklı kardeşlerimiz(!) tarafından içerisinde yaşamaktan son derece haz alınan ülkedir. zira güç kendilerindedir. büyük hırsızlıklar yapar (bkz: deniz feneri), sınav sorusu çalarlar bunlar. hızla çoğalmaktadırlar. 15 yaşındaki kızı eş diye alır imam nikahı kıyarlar. sonra bir tane daha alırlar.bir tane daha, bir tane daha. hakim, savcı, asker, polis, diplomat, bürokrat olmuşlardır. hemen hemen tüm bağımsız kurumlar ellerine geçmiştir. (bkz: yök), (bkz: rtük), (bkz: merkez bankası). yaptıkları her şeyi islam'a bağlayarak benim gibi binlerce kişiyi islamdan da soğutmuşlardır.
bu adalet bu kadar dürüst işliyorsa o meclisteki aşikar terör yandasları neden yargılanmıyor. anayasa bile degistirildi yapsınlar dokunulmazlık kanunlarında da değişklik yargılasınlar bakalim. adam genel kurmay başkanı ya zaten ordu da tankta tüfekte elinin altinda ne terör örgütü kurması. çok güzel bir imaj çizmeye başladı türkiye bundan sonra dış ülkelerden gelecek müdehalelere hiç şaşırmasın.
aziz üstel' in 09.01.2012 tarihli star gazetesinde ki yazısı:
--spoiler--
Genelkurmay Eski Başkanı, Emekli Orgeneral ilker Başbuğ mahkemece tutuklandı ya, gazetelerin kimi;ilk kez bir genelkurmay başkanı tutuklandı; manşetiyle çıktı. Peki, 27 Mayıs 1960 da tutuklanan Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Mustafa Rüştü Erdelhun ne olacak? Onu saymıyor muyuz? Yoksa hepten unuttuk mu 27 Mayıs Devrimi'ni !
Efendim, Rüştü Paşa dönemin Genelkurmay Başkanı'ydı, emekli değildi yani! Ve Yassıada da akıl almaz saygısızlıklara göğüs gerdi, ada komutanı Albay Tarık Güryay'ın tokadını bile yedi, ipe sapa gelmez suçlar, tükürükle karışık, yüzüne haykırıldı! Ne yaptılar, daha üç gün öncesine değin karşısında hazır ola geçen sözde silah arkadaşı kimi subaylar hatırlar mısınız? Rütbelerini söktüler, Birinci Dünya Savaşı' nda genç bir teğmen olarak cephelerde savaşmış, 1921 de Anadolu'ya geçmiş, Kurtuluş Savaşı'na katılmış, istiklal Madalyası, Harp Madalyası, iftihar Madalyası, Mecidiye Nişanı, Alman Demir Haç Nişanı, Kore Meziyet Nişanı sahibi Orgeneral Erdelhun'u er olarak yargıladılar ve de Savcı Ömer Altay Egesel, idamını istedi! Neden mi? Valla Egesel'in de nedenini doğru dürüst bildiğini sanmıyorum!
Paşa, Yassıada yargılama sürecinde, Mahkeme Başkanlığından bir istekte bulundu; askeri mahkemede yargılanmak istediğini söyledi:Hükümetin umumi siyasetine genelkurmay başkanı olarak katılmam ya da sorumlu olmam gibi yasal bir görevim yoktur. Adalet Divanı'nın takdirleri ya da görevsizlik kararıyla askeri mahkemede yargılanmak istiyorum. Savcı Egesel ayağa fırlar bu isteğin yersiz ve temelsiz olduğunu söyler. Paşa'ya yöneltilen en ağır ve de idama mahkum olmasına neden olan suç kışlada Demokrat Parti propagandası yapmaktır. Erdelhun bu suçlamayı şöyle yanıtlar: Ben tugaya veda için gittiğimde DP propagandası yapmadım. Benim üzerinde durduğum şey, ordunun hiçbir biçimde siyasete bulaşmamasıydı. Tabii bazı olaylar vardır, gençlik vardır, subaylar, askerler sürekli heyecan içindedir. Ordu bu ülkede düzeni korumak ve savunmakla yükümlüdür. Bu sırada NATO Konseyi toplanmıştı. Çok duyarlı bir dönemden geçiyorduk. Bu nedenle subaylara siyasete hiçbir biçimde bulaşmamalarını önerdim. Devletin kendi lehlerine düşündüğü birçok konuda onları aydınlattım. Asla DP propagandası yapmadım, Demokrat Parti' den söz etmedim. Ancak Paşa, ne kadar Demokrat Parti'li olmadığını anlatmaya çalışırsa çalışsın, gene de idama mahkum edilecekti. Duruşma boyunca savcı ona, er Rüştü kalk bakalım ayağa! diyerek aklınca aşağılamaya çalıştı. Paşa hiç sesini çıkarmadı, onurundan ödün vermedi. Ve idama mahkum edildi. Ne var ki 15 Eylül 1961 de Milli Birlik Komitesi kararınca cezası ömür boyu hapis olarak değiştirildi. Rüştü Erdelhun Paşa yaklaşık bir yıl da Kayseri Cezaevi'nde yattı. Sonra, Devlet Başkanı Cemal Gürsel, kendi yetkisini kullanarak Refik Koraltan'dan Samet Ağaoğlu'na değin 13 kişiyi affetti. Bunlardan biri de Rüştü Erdelhun Paşa'ydı. Hapisten 1964 yılında çıktı ve istanbul da evine kapandı.
Yassıada'nın izlerini ömrünün sonuna değin belleğinden silip atamadı, siyaseten ve toplumdan soyutladı kendini. Demokrat Parti'li olmakla yargılanmış ama hemen hemen bütün siyasi partilerden gelen önerileri geri çevirmişti, Genelkurmay Başkanı, Emekli Orgeneral Rüştü Erdelhun.
Devlet yıllar sonra, darağacına yolladığı Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın itibarlarını iade etti. Erdelhun Paşa'nın, 9 Kasım 1983 tarihindeki cenazesine de yüksek düzeyde askerlerin katılımıyla bir tür özür dilendi. Bugün tutuklanan ve yargılananlar için bir an önce Allah kurtarsın diyeceğiz elbet ama Rüştü Erdelhun dan da Allah'ın rahmetini esirgemeyeceğiz.
--spoiler--
bu ülkede daha önce genelkurmay başkanları darbe yapıp yönetime el koydular, insanlara işkence yapıp haksız yere öldürdüler. kimse çıkıp genelkurmay başkanlarının günahsız doğup günahsız öleceğini asla suça karışmayacak bir melek olduklarını savunmasın. ayrıca darbe yapanlar bu ülkeye en az abdullah öcalan kadar zarar vermiştir. eğer ellerinde ciddi deliller varsa (ki ciddi delil olmasa tutuklayamazlardı) ilker başbuğ en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
ayriyetten kendisini hem Kara Kuvvetleri Komutanı sonra da genelkurmay başkanı olarak atayan başbakan da bir teröristi atamış olarak kendisi de bir suç işlemiş olmuyor mu?
orduyla, siyasi otoritenin bir birileri ile uğraşırken harcadıkları zamanın yarısını vatanı refaha ulaştırmak adına tüketseler ülke ardına daha iyi olacağı kanaatindeyim. 60 da şöyle oldu 80 de böyle oldu diyerek "geri"ye dönük öc almaların Türkiye Cumhuriyeti Devletine hiçbir faydasının olmadığı su götürmez gerçektir. keza şuanda, hükümetin uyguladığı politikanın illaki bir geri dönüşümü olacağı şüphesini taşımaktayım. ve bu durum beni ürkütüyor. akp hükümeti ilelebet iktidarda kalamayacaktır. işte o zaman Başbakanımız Sayın recep tayip erdoğan a cezaevi yolu ikinci kez gözükebilir.
güvenliğimizle ilgili bütün kurumların irtica faaliyetlere karşı koymak adına önlem aldıkları bilinmekte olup , yöntem ve raporlar doğrultusuna hareket edildiğini kamuoyunca tartışamayız. o halde neden sadece ordu sorusu beni düşündürmektedir. bana göre ordu istese şuanda bile darbe yapabilir.
