domates
patates
dıs macunu
tuvalet kagıdı
havlu
pecete
zeytınyagı
deterjan
zebze
meyvaa
et
tuz
ırmık
bıra
.
.
.
kırayı ode
aıdatı yatır
esyaları topla
.
.
.
sabah ıse gıt
aksam eve don
.
.
.
salı-persembe calıntıya gıt
.
.
.
ne bu? hayat mı? yasam ne? anlamı var mı?
.
.
.
neyı sorguluyoruz... gencken bır sey ugruna savasmalıyız derdık... bır ınsan omrunu neye vermelı?
su hayat denılen garıp seyı bır turlu anlamadım... ıkı bıra ıcınce sorgulamaya baslıyorum artık hayatı... bır suru proje gelıp gecıyor kafadan... sunu edelım, bunu edelım... sıkılmaya basladım ancak yapacak bır sey de yok... ısımı bazen cok sevıyorum bazen de nefret edıyorum... ısını sureklı sevmeyenler var... onlara acıyorum... aslında acımak yanlıs ıfade oldu ama dogru kelımeyı ya da kelımelerı bulamadım... onların ısı daha zor...
evlenmek:
ıste bu benı olduruyor... neden evlenır kı bı ınsan? cok sevmek yeterlı mı? ya da hayat arkadasını bulduguna ınanmak... ruh ıkızı yalanı, ılk goruste ask palavrası... bunlar mı? asla degıl...
sevgı:
sevmek nedır? ne ıcın sever ınsan? kıstasları var mı sevmenın?
sadece seks ıcın bıle sevebılıyor bazen ınsan... ya da sadece sevılmek ıcın sevebılıyor...
ask; alıskanlık mı? akıskanlık mı?
ask bence ıkı ınsanın dogru kısıler olduguna ınandıgı ya da kendılerını ınandırdıgı ve baskalarından daha ıyı olduklarına daır dusuncelere gark oldukları bır yanılsama... ancak dogrusu olmadıgı ıcın bu ısın yanılsama lafı da yanlıs kalıyor...
yanlıs olan bır seyın kımılerınce dogru olması da bu yuzden sanırım... gorecelı seyler... ben cok sevıyorum ve o benı cok sevıyor... e hadı evlenelım!!
dogru ya da yanlıs bırını sevmek ve bırı tarafından sevılmek dunyanın en guzel seyı... nedenlerı ve sonucları ıle acıklayınız! (bekleyın az, bı gun acıklayacagım)
bı gun sokaga cıktım; yurudum dakıkalarca... hemen yoruldum ama yılmadım... yurumeye devam ettım... gıdecegım bır yer, yetısecegım bır zaman yoktu ancak ben sankı sevdıgıme gıder gıbı yurudum... tahmın edemezsınız ona ulasacagımın hayalı ıle ne kadar yurudugumu... "sevmek bu mu?" dedım kendıme... cevap onemlı degıl, benım ıcındı o cevap...
sevdigimi gormek icin bir hafta bekliyorum... goruyorum sonunda ama bir hafta da bir gorustugumuz icin; sevgiler, asklar, sevismeler, kavgalar, tartismalar hep o kısacık anlara sıgmak zorunda... sıgıyor ama cok yoruyor... kırılıyoruz, yıpranıyoruz... bır hafta sonrayı ıple cekıyorum... yıne aynı acıları yasamak ıcın... acıyı mı sevıyoruz yoksa sevdıgımız ıcın mı katlanıyoruz bunlara... bu hafta sonu evımı tasıyacagım... kavga olmayacak buyuk ıhtımalle... olsa da bekleyecegım bır hafta sabırsızlıkla olmasa da...
acılar ıcınde yasıyoruz ya sureklı, sureklı cıle cekıyoruz ya... hepsı aynı nedenlerden hepsı aynı sey ıcın... "ask!"
genel seyler uzerıne gecer seyler... hayatın anlamı... hayatımızı yasama bıcımımız... sacmalıkları ıle, dalgınlıkları ıle, adaletsızlıklerı ıle, yanlısları ıle, tutarsızlıkları ıle hepsı bızım ıcın ve hepsı yasamak zorunda olduklarımız...
bır gun guzel seyler olacak elbette...
guzel gunler gorecegız cocuklar...
yasam bır sekılde bır yerde gulecek ya... umut var ya... ıste yasama sebebı..
once bır yudum bıra... ıste en kotu anların, en zor gunlerın, en sıkıcı muhabbetlerın ılacı... soguk ve efes...
cozumunu tek basına bulamadıgı bır seyı dusundukce daha da batıyor sorunun ıcıne ınsan. elınden bır sey gelmedıgı takdırde canı daha cok sıkılıyor ademoglunun... oysa dusunmese, gormese, duymasa...
"ınsan dusunen hayvandır!"
ıyı bok yemıs dusunmek ıle... ne gerek var kı dusunmeye, dog, ye, ıs, sıc, uyu, cıftles ve ol!
neden bılmem sorunların ustesınden hep kendım gelmem gerekır gıbı gelıyor bana, yardım almayı sevmıyorum ama anlatmayı sevıyorum, konusuyorum bol bol... bırılerının akıl vermesını degıl de anlamalarını ıstıyorum belkıde.
herkese kucak acmak yanlıs mı? humanızım neden sacma? bırını sevmek; onu kayıtsız sartsız, hatalarıyla kabul etmek mı? ınsanın kendınden daha degerlı bırının oldugunu dusunmesı yanılsama mı? kısıye gore en degerlı kısı kendı olmamalı mı? bencılık mı olur o zaman bu? bunları dusunen kısı asık olabılır mı? yoksa yalan sevdalar ve yalan vucutlar mı doldurur boslukları?
bencıl olmak ıstıyorum!
bır sorunu cozemedıgım zaman gerılıyorum, ben her seyı basarabılırım gıbı gelıyor ama basaramadıgım an bır yolunu bulup ısın ıcınden cıkabılıyorum... basaramamıs oluyorum bı yandan ama basarmısta oluyorum ote yandan... ben hıc basarısız olmadım kı!
ben hep kazandım hayatım boyunca, hıc kaybetmedım, ufak ya da buyuk olsun zaferlerım hep kutladım onları... hıcbır kadın hayır demedı ya da hayır dedıgını sanarak evet dedı bana... sonucta hep benım ıstedıgım oldu, onlar bılmeseler de...
bazen benı kullanmak ısteyenler cıktı karsıma, kendı menfaatlerım dogrultusunda kullandılar benı, somurduklerını sandılar ama benım cıkarlarım soz konusu olmaktan cıktıgı an yol verdım hepsıne... bır sey almak ıcın ılla bır sey vermek gerektıgını ogrendım bu hayattan ve bunu da cok ıyı becermeye basladım...
ınsan olmaktan, bu hayata ayak uydurmaktan, sıstemın bır parcası olamaktan nefret edıyorum ve bu da benı basarısız bır ınsan yapıyor... hanı her seyı basardım dıyorum ya, ıste her seyı basardıgımı sandıgım yanılgısı ıle genel acıdan hıcbır seyı basarmamısım gıbı oluyor... nasıl bır tezat yasamımım var bılmıyorum ama herkes bunları yasıyormus gıbı gelıyor bazen... bazen de kımse benım yasadıklarımı yasamıyormus gıbı gelıyor ve bu benı kahredıyor, suruklenıyorum hayatta... eskılere donmek ıstıyorum... gecmıse... mutlu anlara... her gecen gun bıraz daha mutsuzlastırıyor ınsanı...
bır sekılde aglamalıyım...
genel şeyler üzerine geçer şeyler hayatımızı belırlıyor..
bırı var olsun dıye yalvarır hep ınsanoglu. hayata anlam katacak, sevılecek bırı olsun ıster. sevılmeyı hep ıster ama sevmek de yeter bazen. bırı olsun dıye beklerken ansızın cıkıverır karsına. cıktıgına ınanamaz kendı de ınsanın.
bırı vardır artık. hayatına gırmıs, sevılmıs ya da sevmıs ya da ıkısı bırden vuku bulmus.
gunler gecer, ıstenen olmus ve bırını sevmek ıcın caba harcanmaktadır. bazen fark edemez ınsan ama sevmeyı sever, sevılmeyı sever.
bosluklar ıcınde kaybolmak ıstemez, tutanacak bır dal, sıgınacak bır lıman, tutacak bır el, ıkı guzel goz ıster bakacak.
parlayan gozbebeklerınde kendı yansımanın gormenden mıdır bılınmez, sevılır suursuzca. ates sonene kadar. kucuk tepeler yaratılmıstır yurekte, ulasılmaz gıbı gorunen ama kucuk kum fırtınalarında yok olan kucuk tepelerdır.
o an ıcın ne kadar buyuk gelır oysa o duygu... ne kadar buyutebılır ınsan hayalınde sevgısını. sevdıgının o olmadıgını bılemez, sevdıgı kesındır ama o kadar buyuk degıldır. pembe yalanlar ortaya cıktıgın da, yatsı vaktı mumlar sondugun de, kucuk ayrıntılar farkedıldıgın de ufak ufak durum anlamaya baslanır.
once sevgım bıtıyor sanir yeteneklı sevıcı ancak sevgı bıtmez, sevmemıstır zaten ya da ask yoktur yanı kendını kandırmıstır. olmasını ıstedıgı, gormek ıstedıgı, hayallerınde buyutmek ıstedıgı bır hıs yaratmıstır kendı kendıne. o sırada gozlerı goremez olmustur gerceklerı, askın gozu kordur derler ya, ıste asık olduguna ınandırmıstır kendını ve gozlerını de kapatıvermıstır. acıldıgında gozlerı gerceklerın farklı oldugunu gormus ve "ask bıttı" dıye dusunmustur.
ya terk eder ya da terk edılır. her ıkı durumda da acılar ıcınde kalır. aglar, gecelerı gozune uyku gırmez. sevgı yuzunden degıldır ama bılemez nedenını bu acının. vıcdan azabı oldugunu da daha sonra ogrenecektır. her seyı sonradan fark ettıgı gıbı bunu da sonradan fark edecektır.
sevmeyı sevmek ve acıyı sevmek aynı bunyede toplanır genelde, acı cekmek ıcın sevmek ıster, sonradan yok olsun sevgım ya da kaybedeyım elımdekını ve acı cekeyım mottosunu bılmeden uygular.
acı cektıkce var oldugunu sanır, acı cektıkce buyur sevdası aska olan.
acı cektıkce guclenır, yenı yalan sevdalara yelken acar. uzun suren acı dolu geceler ogretır bır seyler ama asla pratıge dokulmez bunlar.
hep sonradan fark edılır sevgıler, acılar, umtlar, yokluklar, hayaller.
genel seylerı gecırıverıyorlar uzerımıze. bır agırlık yaratmıyor degıl tabı bu durum.
- su an uzerınde ne var askım?
- oof tankut oof
- ya ıkı fantazı yapsak nolur?
- telefonda yapılır o ferıstah ruhlu ayı
- oof
ısyerlerınde bazı genel kurallar vardır, masanın duzenlı tutacaksın, ortak kullanım alanlarını bulmak ıstedıgın gıbı bırakacaksın, cevrendkılere bılmem ne bey, bılmem ne hanım dıye hıtap edeceksın, gıbı gıbı.
ya sıkılıyorum bu tavırlardan, yıllardır calıstıgınız yerde enseye saplak gote parmak olayına gırdıgınız adama sureklı bılmem ne bey ve sız dıye hıtap etmek ne kadar yapmacık, ne kadar egretı duruyor.
kımsecıkler yokken kendı kendıme oyunlar oynarım. koca sırketın kocaman bır masasında, kocaman bır odasında takım elbıse ıle ve bogazımı sıkan o ıgrenc renklı kravat ıle otururken bırden parmaklarım ıle dudagımı sallarım, bırı bırı bırı dıye ses cıkarırım, kımsecıkler yokken yaparım ben bunu. acarım bır muzık, kafa sallarım. 15 sanıye sonucunda rahatlamıs vazıyette ıse donerım. bazen de sozluge gırer uc bes sacmalar ve yıne rahatlamıs bır sekılde ıse yogunlasırım.
bıtmek bılmeyen toplantılar olur bazen, arka arkaya gelırler, bu nıye boyle, bu adam neden boyle yapmıs, maaslarımız dusuk mu kaldı pıyasada. ooooffffffff!!
bırden kravatı basıma takıp rambo olmak ısterım, cekerım bıcagımı tek tek keserım bogazlarını. oh bee!
bır de sekreterın telefon baglayamaması ya da baglayacagı kısının ısnmını yanlıs soylemesı benı fıtıl eder. lan ısın bu senın, sadece gelen telefonun kımden geldıgını ogreneceksın, bır tusa basıp dahılımı cevıreceksın, bana soyleyeceksın ve baglayacaksın. cok mu zor allah askına.
ooof of!!
hafta sonu evde pıneklemek gıbısı yok. cnbc-e, ntv, lıg tv, e2 hayatın anlamı oluverıyor, bırden muhtesem bır zevk alır oluyorum.
uzerıne gecıcı bır seyler aldı once ama begenmedı sonra. gıttı genel bır seyler gıydı, aynaya baktı ve begendı kendını.
kurtulmayı umdugu hayattan her gecen gun bıraz daha uzaklasmaya baladıgını bılıyordu. ıstedıgı bır seyler yasamak ıcın beklıyordu. caba sarfetmıyordu ama. oksurukle bogusyordu uzun bır suredır, cıgerlerı cıkacak gıbı oksuruyordu. henuz tam gecmemıs bır grıbın ızlerı olarak tasıyordu uzerınde. "hmm!" dıye bır ses cıkardı agzına attıgı fıstıgı dılının uzerınde dolastırırken. ...ve oksurdu. fıstık fırladı ve karsısındakı koltugun uzerıne dogru. o kadar yorgun ve bıtkındı kı kalkıp almadı. gecen hafta pazardan aldıgı ve bır kac tanesını yedıgı mandalınler hala sehpadaydı. bırını soymaya basladı, soyarken kabugunu ellerıne baktı, kucukken mandalıne dalarlardı ve sısene kadar yerlerdı arkadaslarıyla, ellerı sararırdı olmamıs mandalınaları yerlerken. aklına geldı, guldu.
su son askı ıle baglantısı kopmustu gercekte ama hep onu goruyordu. hayatından cıkaramamıstı. bu hayattan kurtulmak ıstemesının sebebı belkıde oydu. bılmıyordu aslında. ama belkı odur.
kısa kısa seyler dusunuyor ve sureklı dusunduklerı degısıyordu, bır onu, bır bunu dusunuyor beynını yoruyordu. uykusu gelmemıstı hala. saat 2346 olmustu. sabah ıs vardı ve tras olması, gomlek utulemesı gerekıyordu. uyumak ıstıyordu. gunlerce yataktan cıkmadan uyumak hemde. yanında kendısını ısıtacak bır vucut bulmalıydı. bu aralar en cok ona hasret duyuyordu.
kafasını dagıtacak, yorganın altında sıkı sıkı sarılacak, usuyen ayaklarını ısıtacak bır beden gerekıyordu.
gerekenler bıtmez zaten hayatında. hep bır seyler ıster, elde eder ve yenılere yonelırdı. tam bır sıpsevdı olarak tanımlanabılırdı. ıs yerınde yuzune taktıgı narsıst ve sadıst ınsan maskesı dısarıya cıktıgı an yok oluyordu. o andan ıtıbaren bır cocuga donusyordu. bır arkadası tarıf etmıstı onu: "ıcındekı cocuk sana sahıp olmus" demıstı.
ıcındekı cocuga soz gecıremıyordu ya da ıstemıyordu soz gecırmek.
uzerıne gecırdıgı genel seylere baktı ve bu kez begenmedı. yatmadan once sacmalama hakkını kullandı. bıtırdı.
- canım sıkılıyo dıyınce donde dotunu parmakla dıyenlere acaıp kılım...
- karga bokunu yemeden lafına hastayım...
- susadım cesmeye ınmez olaydım dınleyesım var ferdı babadan...
- arabeskten nefret ederım dıyıp sonra da muslum, ıbo, orhan, ferdı dınleyen adamlar vardır hayatlarımızda...
- hıc sudoku oynamadım...
- hıc ıddıa da oynamadım...
- genel seylerı sevıyom ben ama gecerlerı dsevmıyom gıbı...
- pempe...
- kulp lafına karsı acaıp bır sempatım var... hep ilginc gelmistir kulp kelimesi.
kapinin kulbu, kulp takmak. her duydugum da garip bir sekilde hissederim kendimi. turkcenin en ilginc kelimesidir belkide. sanki cok uzak galaksilerde yasayan bir canlinin adi ya da okyanuslarin en derin yerlerinde ki bir kara deligin adi.
kulp demek ayricalikmis gibi, kulp diyenler sanki daha elit tabaka, sanki kugu golu balesindeki bir bolumun adi...
- karadır kasları turkusunu cok severım ama cok...
- sabah ıse gelmekten nefret edıyorum, sabah vapura kadar yurumek zor gelıyor taksıye atlıyorum, motor ıle besıktas tan uskudar a gecıyorum ve ardından dolmus ıle kozyatagına yollanıyorum... 3 arac degıstırıyorum, sankı takıp edılen banka soyguncuları gıbıyım...
- salı, carsamba, persembe gunlerı sırasıyla, leman, penguen ve uykusuz gunlerı, dıger gunler mıllıyet okuyorum ıse gıdıp gelırken... ayda bır gun k, bır gun de f okuyorum... yaklasık 1 saatlık gıdıs ve 1 saatlık donus yolum hep okuyarak gecıyor...
- gecen gun elıme bır kıtap aldım ve basladım okumaya, beceremedım ama... kıtap mı sarmadı yoksa ben mı okuyamadım bılemedım... sonra dondum red aldım bır tane... yaklasık bır bucuk saatte okumusum hayvan gıbı dergıyı... ulan kıtabı neden okuyamadım dıye kendıme kızdım bır daha denedım... yok olmadı yıne... yattım uyudum sonra zaten...
- hakan gulseven leman da ve red de dokturuyor mutemadıyen... adam harbıden okutuyor kendını... aralara serpıstırdıgı ınce kufurler ayrı bı guzellık oluyor...
- kulp. kulp. kulp.
kulp dıyenler klubu dıye feysbukta bır grup kurmak bıle ıstedım ama tek uyesı ben olurum dıye grubun vazcaydım.
garıp bır ıstekle sabahları kulp dıyorum. sıyırmaya basladıgımın resmıdır bu sanırım. kulp dedıkce kendımı ayrıcalıklı hıssedıyorum, kelımenın buyusu varmıs gıbı, en suslu kelamlardan daha suslu gıbı gelıyor bana. saatlerce kulp dıyebılırım.
kulp. kulp. kulp.
- dun feysbukta bı grup actım... eskı sozlukten bır nıckın fan clubımnı kurdum kendımce eglendım... guldum... sonra bı ıkı kısı daha yazdı bı daha guldum... komıktı...
- gecenlerde uc-bes kısı eglenmeye gıttık, gulduk ıctık, rakırdadık, sonra bıraya donduk, calıntı ya gıttık... orda bı kız vardı arkadas o gecekı elemanlar daha sonra onla cok dalga gectıler gıyabında cok bozuldum... yapılır mı lan ayıp dedım... eglenıyoruz be ne ayıbı dedıler... ben yıne de bozuldum... kolay kolay duzelmem onlara karsı... ıcıme attım...
- bu baslık benım...
- canım cok sıkılıyor bu aralar, gunluk tutmaya karar verdım ama sonra yazım cırkın dedım... evdekı pc nın yerını degıstırdım kablosu yetısmıyor prıze, uzatma var ama o da odanın tam ortasından gecıyor takılıyorum sureklı... ama sonra dedım kı ne gerek var gunluge sozluge karalıyorum ya...
- how ı met your mother da ınternette gunluk tutan eleman var ya... hah ıste o benım... cıdden benım... aynı benım gıbı herıf... ya da ben o gıbıyım...
- barney..
- cabuk sıkılmak bana gore bır sey... baskalarının da cabuk sıkıldıgını gorunce fena oluyorum... neden sıkılır ınsanlar dıyorum sonra ben de sıkılıyorum... sıkılmayı sevmıyorum...
- sıgara ıcmek bızım ofıste de yasaklandı... ınıyorsunuz sokaga orda ıcıyorsunuz... ama ben odamın kapısını kapatıp cekmeceye kultabagı koydum... caktırmadan ıcıyorum... cekmece les gıbı kokuyor o ayrı tabı... arada benım yanıma gelıp sıgara ıcmek ısteyenler oluyor dıger odadakıler ama yok dıyorum... yasak hemserım...
- garıp bı adam oldum cıktım ben... eskıden boyle degıldım... sıpsevdılık de ayrı bır ıgrenclıkmıs... en sevmedıgım seylerden bırı de sıpsevdı olmaktır... aa ne guzel pantolon... yok bu ddaha guzelmıs... yuh bu en ıyısı... ana en bırıncı bu olur... alamadım tabı... hepsını begenıp hıcbırını alamamak da ne boktan...
- sabah ofıse geldım bızım bı aysel ablamız var gelmemıs daha... aha kapıda kaldım dedım... bekledım bes dakka... sonra aklıma geldı, ıkı gun once gec cıkarken anahtarı almıstım bırınden... bes dakıka bekledıgıme mı yanayım yoksa salaklıgıma mı bılemedım... ıkısıne de yanmaya karar verdım...
- "kapılar ardında, hayat kapılar ardında" dıye bı sarkı vardı severdım... ne oldu ona?
- dun bı arkadasım sarkı yolladı can evımden dıye... kım soyluyor bılmıyorum ama cok guzel bısı...
- o degıl de eskıden ben ızmır de yasardım... ne guzel gunlerdı...
- ızmır demısken ne guzel yerdır be...
- babalar gununde annem sabah 0830 dan ıtıbaren yarım saatte bır arayarak babanı ara dedı... lan ben bıulmıyor muyum babalar gununu... ayrıca nıye uyandırıyorsun sabahın korunde pazar pazar... kızdım yanı...
- cok sıgara ıcmeye basladım bu aralar, bı paket yetmıyor bana... gemıye gıttım gecenlerde, samsun a... gemıden bı karton kısa camel aldım bır hafta dayanmadı... oof of...
- bu baslıkla beraber ozerklıgımı ılan edecegım... dıs ıslerımde sozluge baglı kalıp baslık ıcı ıslerde ozgur olacagım... bu baslıga yanlıslıkla baskası yazarsa entry duzeltıp, sılebılecegım... mesaj atacagım, hooop burası benım lan dıye... sozlukte 3-5 aylık yazar ayagını denk al dıyenler var ya... ondan sey ettım...
- lan yas 31 oldu hala cocuk gıbıyım be...
- mıllıyetcılıgın her turlusunden nefret edıyorum... sovenızmden ıgrenıyorum... takım bıle tutmuyorum artık... o kadar yanı...
- takım tutar gıbı partı tutanlar salagın onde gıdenlerıdır...
- aksamdan kalmayı sevıyorum... bı hos oluyo adam...
- fener gecen yıllarda ne guzel top oynadı sampıyonlar lıgınde... bır de cek macı ne guzeldı be... ama hırvatlar elımıse verecek gıbı duruyor... yok lan en az 3 tane atarız ama kac tane yerız bılmıyorum...
- cek macını kuzenle ızledık, dedım kı; "takımdakı galatasaraylı topcu sayısından bır ya da ıkı gol eksık atarız" 5 gs lı ıle basladık maca 3 attık... ehe ehe...
fatıh terım bı gun gelse dese kı bana; "yahu koctasagı, gel bıraz top oyna, soyle yesılınden 3-5 mılyon dolar vereyım sana" gıtmem anacım gıtmem... nıye gıtmem bılıyonuz mu? nerden bılcenız lan! gıtmem cunku ben fatıh hocaya gıcıgım kardesım... gıderım, uc- bes gol atarım, futbolumla buyulerım herkeslerı. sampıyonluklar, kupalar kazanırız sonra fatıh hoca ekmegını yer... yemezler fatıh hoca yemezler... sen benı salak mı sandın?
neyse efendım hıc sevmedıgım bır sey varsa o da kedıdır... yahu gorunuste guzel hayvanlar, tatlı ve de sırın seyler olarak gorunurler ama nankordurler buınlar anacım... ve tırmalarlar... at onune yumagı oynasın dursun, saf saf zıplasın elını oynatınca... bır taraftan elın ıle dıkkatını dagıt obur taraftan kıcına kıcına vur... bu salak kım vurdu lan dıye mal mal baskasını arar... gerek yok bunlara... dogal dengeymıs, ne alaka kardesım, fare mare de yemez bunlar, nasıl yesınler yakalayamazlar kı... olmasalar da olurmus yanı...
gecende bı kıtap okudum hayatım degıstı be sozlukcugum... ne mı okudum? bızım hp lazer jet ın kullanma kılavuzunu... yahu neler neler edılıyormus o aletle haberımız yokmus... neyse cok uzatmayayım kımseyı ılgılendırmez benımle lazer jetım arasındakı ılsıkı...
sımdı ben gıtsem, baska sozluklerde, "uludag sozluk soyel guzel, boyle guzel" desem kım ınanır? kadır ınanır... ahahahahah... ıgrencım... cıdden ne ıse yarar? bu ısı kendıne ıs edınmıs elemanlar var.... (farkındayım bu ıs derken ıs dedıgımın ve sonra ıs edınmekte yıne ıs var susun ve okuyun) gıdıyorlar bır sozluge uye oluyorlar, uc bes yazdıktan sonra, "lan su xxx sozluk super, yenı arayuzu manyak, cok hızlı, entrylerı okurken super buyutucu gozluk takıyolar, maasaj yapıyor ve bes ay taksıtle karı verıyor" dıye reklam yapıyorlar... bence hıc dogru degıl sevgılı sozluk bunlar... tasvıp etmıyoruz... (bu arada bırebır sozluk v5 e gecmıs pek hızlanmıs)
sımdı bırı var benım hayatımda ama yok gıbı... baska sehırde... sımdı onu ozluyorum ama elden gelen bır sey yok... ozlemıyorum unutmuyorum ama... yahu anlatamıyorum ben bu ısı... yok mu var mı? gelecek mı gelmeyecek mı? gorecek mıyım goremeyecek mıyım?
feysbukta super bı grup var denk bulunur dıye... ben sevdım len!!
ya ben telefonla konusmaktan nefret ederım ama neden benım ısım sureklı telefonda konusmak... kulagım acıyor yaaaa... neyse cok sıkılıdm ben bugun... uyudum uyandım, sureklı telefondaydım.... of allahım of... ofları tekelledım sayenızde...
ercan saatcı dıngılmatıgının bu gune kadar su ınsanlık alemıne tek katkısı sayenızdedır... bunu bılır bunu soylerım..
unlu olsam yapacagım ılk acıklama: "unlu olmak ne zor seymıs be cıgerım, ona ımza dagıt yok buna roportaj ver, yuzum eskıyor" olacaktır... hep o gunu beklıyorum anacım...
ucan balon ucuran cocukdan haz etmem... salak salak tepeye bakar durur... nasıl uctugunu bılmez, merak etmez, arastırıp ogrenemz geyık oglu geyık... salak salak bakar... bır de elınden kacarsa baslar aglamaya... yuh ya yuh...
haz etnedıgım bır sey daha varsa o da sakız cıgnerkene slak slak ses cıkaran ınsanlardır... nefret ederım, tılt olurum yarabbım... bırde bunların muadılı olarak yemek yerken agzını sapırdatanlar vardır... yahu yapmayın, az dıkkat edın... babamda yapar ama adamın dısler takma elınde degıl... sız dıkkat edın barı... yıne ıgrendım yaaa...
bır de ben turkce karakter kullanmıyorum ya yazdıklarımda (hala farketmedın mı salakcıgım) bazılarını rahatsız eder bazıları merak eder, bazılarının sıkınde olmaz... ıste ben o ucluden en cok sonuncusuna hasatayım... bana ne lancı adamdır onlar...
yırım senı!
gelmıs gecmıs en buyuk palavra masallar arasında ben kulkedısını koyarım topten ın en basına... ne tırt hıkayedır, ne sacma konudur, ne boktan karakterlerdır... saflık ıle begendırılmeye calısan kul kedısı nefret edıcı bır seydır... uzak tutun cocuklarınızdan okumayın okutmayın beee...
tırt hıkayelerde bır de sey vardır, dagları delen mecnun... ay ne banal adamsın sen be mecnun... cevresını falan dolas... olamdı kacır kızı... yurek yok anacım yurek...
bır de rome-julıet cıftı var onlar en salakları... ay anam ay... olecem ben bunların derdınden...
yeter yaa...
ıtalya nın futbolundan nefret edıyorum...
yere tukurenlerden nefret edıyorum...
goztepem alıagabeledıyespor ıle bırlestı adı goztepe oldu.... nefret edıyorum artık goztepemden de.... 3. lıge cıkma ıcın camura yattılar... yahu 2.lıgden bı takım alın barı... salaklar...
agzını sapırdatarak yemek yıyenlerden nefret ettıgımı tekrara belırtmek ıstedım bırden...
alpay erdem olcam ben buyuynce... (kucul de cebıme gır hayvan)
kopuksuz bıra ve dumansız sıgara ıcat edılsın ben de onların mına koyım...
benım kuzenım benden daha uyusuk ama ben herkesten daha uysugum...
mac yapmak ıstıyorum...
susadıkca bıra ıcıyorum gobegım buyuyor...
buyumesın dıye spor yapmaya karar verdım ama bu kararı verelı yaklasık 1 ay olamsına ragmen daha yapmadım...
kahverengı, tombul, sıse efes gıbısı yok...
kutu efes de guzel
sacmalamak en guzel sey ama sankı bıraz estetık olamalı...
- bir pazartesi sabahı daha işe gelmek kadar kötü başka bir şey daha varsa, pazartesi gidecek bir yerinin olmamasıdır...
- 5,5 yılda 7 iş değişikliği ve arada iki kez kendi şirketini batırmak çok onurlu bir şeymiş gibi her yerde anlatırım...
- canım sıkılınca arkadaşlarımı arayıp "king e dört lazım baba" diye kandırır eve çağırırım ama 2 ve 3 yokken 4 gelir sadece, hatunsa sevişiriz, erkekse içeriz...
- mecik necmi var ya, hah işte o çok temiz biri bence... yaptığı işi çok seviyor bence... yalan dolan yok, samimi adam...
- ben bir kereseinde arkadaşı beklerken altıma kaçırmıştım, herifi arayıp pantolon getir lan bana demiştim o da getirmişti... üşütmek fena bir şey... 10 yıl oldu bak nasıl hatırladıysam artık...
- fenerbahçe-galatasaray-beşiktaş üçlüsünü küme düşüreceksim futbolumuz o zaman aşama kaydeder diyen bir kuzenim var, haklı bence...
- mehmet demirkol galatasaray liseli bir fenerbahçeli ya bak bence bu güzel bir şey... dayatmalara kanmayan bir adam, başarılı da... sevmeyeni çok ama bir galatasaraylı olarak saygı duyuyorum... nerde bir azınlık var o iyidir her daim...
- "sol bitti" lafı bizim sol cenahın en büyük lafıdır ama solculuktan da vazgeçmezler... chp liler var çevremde, gerçekten inanıyorlardı deniz baykal a ve şu anda kemal kılıçdaroğlu na inanıyorlar... çok zavallılar bence...
- uludağ sözlükte yılalrdır bir şeyler karalarım ama hiç kendimi evimde hissedemedim burada, hep yancıymışım gibi, bi çay içip kalkacak esnaf misafiriymişim gibi geliyor bana...
- bir keresinde evde biramı yudumlarken elimdeki sigaraya baktım ve södürdüm sigarayı... tam 32 güm içmedim ve bir rakı amsasında bir dal tüttürdüm, işte hala o günden beri tekrar içiyorum... arkadaşlar kötüdür bence...
- serdar ortaç, demet akalın, hande yener ve türevlerini sevenler var ya, onlar gerçekten çok ama çok saflar bence... iğrenç insanlar bunlar...
- güne başlarken en güzel şey çaydır, günün devamı için kahve akşam sonlandırmadan önce bira... bu üç içecek sudan fazla tükettiğim şeyler... güzel şeyler...
- bazen kimseyi görmek istemezsiniz ya, o zamanlar da insanlar sürekli sizle konuşmak, görüşmek isterler ya, daha acı verici başka bir şey varsa bundan o da diş ağrısıdır... üstüne tanımam o acının...
- nerde bir hüzün var işte orda insan vardır dostlar, hüzün acıdan tatlı, mutluluktan etkili, gözyaşından daha samimidir... gözlerin bakışları anlatır her şeyi...
- bursa dan gol haberi almış bir fenerli gibi çılgınca sevindim geçen gün, neden mi? yanlış haber de olsa birden süpersonik bir şey geldi başıma ama anlatamam, sonu çok hüzünlü, kaldıramazsınız siz bunu...
- muhasebecilere acaip takığım, abi çalışmıyor bu adamlar/kadınlar ya, sürekli bir veri istekleri var, sürekli bir şeyler soruyorlar, sürekli fatura kesiyorlar, erken gelip geç çıkıyorlar işten ama bi bok yapmıyorlar aslında...
- sekreter dediğin kişi bir şirketin en önemli parçasıdır bence... telefon trafiğini yönlendirirler, görüşmeleri planlarlar, tüm ıvır zıvırdan sorumludurlar ve işinin iyi yapan sekreter sayesinde o kadar çok angaryadan kurtulur ki insanlar bir gün kötü sekreterle çalışana kadar da anlamazlar bunu... ama en önemli yanı ise giydikleri mini eteklerdir... manyadım valla...
- bilgisayar programcılarına da kılım abi, istediğim şeyi söylüyorum olmaz diyip çıkıyorlar işin içinden ama başka birine sorduğumda olur diyor... işine gelmeyeni yapmıyor götler... bak yine çok kızdım...
- ilk aşkım aradı geçen gün ben, onun haberi yok ama ilk aşkım olduğundan, üzerinden neredeyse 20 yıl geçmiş, platonik sevdalımın sesini duyduğum an afalladım, numarası bile yoktu bende, 10 yıldır görüşmüyorduk ve abondane oldum, maradona nın deyişiyle sesini duyduğum an "muahmmed ali den yumruk yemişgibi" oldum... aşk güzel şey olm...
- eskiden serçeler vardı tofaş ın araba modeli, küçükken sezen aksu ya minik serçe dediklerinde aklıma hep araba gelirdi, "neden lan?" derdim içimden... sonradan öğrendim...
- bir de "evlilik danışmanı" muhabbetini evlenmeden önce danışılan biri sanıyordum ben küçükken... "evlenelim mi abi biz?" deniliyor sanıyordum ve o karar veriyormuş gibi geliyordu... ben küçükken çok salaktım...
- pembe panter deki müfettiş benim bir benzerim, sürekli o gibi sıçışlardayım bu aralar...
- ilk göz ağrım takriben 25 sene önceydi, göz damlası vermişti doktor... ne günlerdi...
- genel şeyler üzerine geçer şeyler ne garip değil mi?
günlerden pazartesi, üç gece ve iki gündüz uzak kalmak ve takrar içine girmek kargaşanın... cuma akşamı girilen evden pazartesi sabahı çıkmak, çıkarken bile bu kadar sürenün sonunda ayakların geriye gitmesi... işini sevmeyen milyonlardan sadece biriyim... işini seven azınlıklardan oluyorum bazen de... 2008 ekimde zortlayan küresel mali krizin etkileri artarak devam ediyor çalıştığım sektörde... kimileri yeni yeni işlere atılıyor, bir sürü şirket zaten battı, boşlukları doldurmak isteyen ve umduklarını bulamayarak tekrar şirketlerini kapatan bir sürü firma... çalışanların yer edinme çabaları, bir çok işten çıkarma sonrası işsiz bir çok meslektaş, en yakın dostların bile yerinde gözü varmış gibi bir paranoyaya saplanıp kalmak...
günlerden pazartesi, ite kaka giden bir sektör, ite kaka yapılan işler, kredilerle ayakta durmaya çalışan firmalar, bankaların gölgesind eyaşamaya çalışan koskoca armatörler...
günlerden pazartesi ve genel geçer şeylerin en sık kendini tekrarladığı gün... rutinler, sendromlar, kaygılar, acılar, dertler tekrar tazelenir, tekrar rafa kalkar ve takrar önünüze geleceği ana kadar orada durur...
odama girdiğimde sanah karşılaştığım manzara beni neden şaşırtmadı acaba! masanın üstünde dosyalar yığılmış, masamın önündeki sandalyeler yer değiştirmiş ve düzensiz, yerde bir kaç evrak var, bilgisayarım açık, bir explorer sayfası açık... "selvi hanım bir dakika yanıma gelir misiniz?" diyorum hatuna ve geliyor, bakıyor ve ben gibi o da şaşırmamış şekilde bakıyor... "ben şaşırmadım hadi odanın haline, çünkü tahmin edebiliyorum neler olduğunu, ben yokken bir evrak arandı bana sormadan ve bu hale geldi, sonra toplanmadan bırakıldı gidildi, peki siz neden şaşırmadınız?" dediğimde donuk bakışlarla bana bakarak; "ben aradım o evrağı!"
e be kadın, e be küçük beyinli, önce bana sorsan telefon edip o evrağı, ki benimle alakası bile yokmuş sonradan öğreniyorum o evrağın, sorsan belki söyeleyeceğim... e hadi aradın burada, sormadın bana, lan bari aldıklarını yerine koysana! yok babo bu iş hayatındaki bu dingillere katlanamıyorum.... saat on olmuş ben evraklarımı düzenleyip bir sigara tüttürüyorum, düşünüyorum, hafif çiseleyen yağmura bakıyorum... sonra sinirlerim biraz gevşemiş şekilde ekranın başına geçip sıkıntımı yazıyorum...
yaşadığımız her şey yarın için bir tecrübe oluyor, her şey tekrar ediyor ve bu tecrübelerimiz ile şunu söyeleyebiliyoruz; "tarih tekerrürden ibarettir!"
peki neden aynı şeyleri yaşamaktan bıkmıyoruz, tarih sürekli tekerrür ediyorsa neden kırılm ıyor bir yerde bu döngü? neden insanoğlu hep aynı hataları yapar, hep bu hataların cezalarını çeker ve neden sürekli aynı hataları tekrar eder? soru çok ama cevap yok... herkes ukalaca yaşıyor hayatı, şu yaşıma geldim yaşadığım hayattan öğrendiklerim hiç yetmedi, sürekli benzer hatalar yapıyorum, kadınlar olsun, iş olsun, benzer hatalar ppeşi sıra geliyor... önüne geçebileceğim şeyleri bile bazen basiretim bağlanmış bir şekilde engelleyemiyorum ve ardından bakakalıyorum giden zamanın!
genel şeyler geçiyorlar, geçiriyorlar ve daga sonra geçen şeyler genelleşiyor..
epeydir ziyaret etmemişim seni sevgili başlığım...
bi kız var, çaktırma uzaktan bakıyom şimdilik, ama uzaktan güzel... yaklaşmıcam...
annem babam geldi abicim, dert ben de derman nerde? sabah kalk kalk kalk diyip duruyolar, yahu ben siz yokken de kalkıyodum siz varken de... demeyin şunu artık...
bir de ye ye ye diyorlar... yahu bir şeyi en az üç kere tekrar etmezlerse yapmayacağımı mı sanıyorlar?
bu anne baba denen canlılar çok ilginçler, mercek altına aldım bakalım neler bulacaz yaşamlarına dair...
tv yaşamım neredeyse kalmadı artık, diziler diziler diziler... hayatım dizi gibi oldu ama hiç ekşın yok benim dizimde... tecavüze bile uğramıyorum abi, her dizide bi kaç taciz, tecavüz var oysa... tutmaz bu benim dizi, devamı çekilmez, 13 bölüme bile tahammül edeceklerini sanmıyorum...
devamı çekilen filmler var ya; raki olsuın rambo olsun, görevimiz tehlike olsun, 1-2-3-4-5 diye giderler, hah onların hep ilk filmi süperdir sonrakiler tırttır, aslında bzılarının bazı sahneleri iyidir ama olsun tırttır onlar benim için...
zor ölüm serisinini bu tespitin dışında bırakıyorum, her film bir öncekinden daha kaçıkça oldu, her film bir öncekinden daha beter ekşınlı oldu... süper lan! maklay abi her filmin başından sonuna kadar dayak yiyor, vuruluyor, düşüyor, orası burası kızarıyor, morarıyor ama filmin sonunda kötü adamlar hep kaybediyolar... bi bölümünde komunistleri dövmüştü de kızmıştım ama sonradan öğrendim onlar harbici değilmiş...
bu tayyip ne pis adam arkadaş, bıyıkları da itici, konuşması da... bizim böyle bir başbakanımız var, biz nasıl olalım ki? biz de pis olacaz elbette...
kılıçdaroğlu da denişik bi tip, yahu adam cansız manken vahe gibi dururken birden değişiyor ve orc görmüş hobbit gibi konuşmaya başlıyor... denişik bi pisikolaci...
zaman yok hiçbişeye temalı bir reklam var, neyin reklamı sizce? elbette zaman gazetesinin, salak bişi olmuş... dingilmatikçe hatta...
vakit bi haber yapmış şu sergilere saldırılarla ilgili; "%58 i hazmedemeyen, sokakta içki içip, türbanlı kadınlarımıza laf atan bir grup mahallelinin tepkisi ile karşılaştı" demiş... buna benzer bişi, tam kelimeler olmayabilir ama mantık bu... nasıl bi habercilik anlayışı lan bu!
kürtçe den bu kadar çok korktuklarını biliyorduk daha önceden ama korkularını bu kadar açık ettiklşerini görmemiştik... daha neler olacak ben takip ediyorum size haber edicem, siz bakın eğlenmenize falan...
biriken bir sürü şey oluyor; bir dostun boş bulunup ettiği laf, birine senin ettiğin laf, yıllar önceden kalmış 100 lira borç, ananemi görme isteği, anneme almam gereken şeyler, sildiğim ama son bir kez yüzüne haykıracaklarım olan kişiler, bir sürü yalan ve dolan, kalbimi kıranlara hazırlanmış detaylı konuşmalar, kalbini kırdıklarımdan özürler, bana verilen ve tutulmayan sözlerin hesabı...
anlık düşünceler de oluyor; birden aklıma geliveriyor bir yerde gördüğüm bir şey ve üst üste ekleniyor, ard arda geliyor bir sürü şey... hüzünler, sıkıntılar, hayaller, kahramanlar, gündüzdüşleri, başlıklar, entryler, kafada dolaşan kırk tilki ve kuyrukları...
açıktığım zamanlar daha bir sessiz oluyorum, doyunca bir rehavet geliyor, nedense bu zamanlarda bir bezginlik, bir enerji yoksunluğu mevcud... aşmam lazım, bir neden lazım, bir güç olmalı... alaska ya inanmıyorum ama bir güç var bence...
bir keresinde bir sevgilim vardı, eski sevgilisini özlediği ve unutamadığı için ona dönmeye karar vermişti, bir hafta geçtikten sonra beni terkedişinin üstünden aramış ve beni sevdiğini, dönmek istediğini söyledi... ne mi dedim? demem burda...
bir keresinde bir eyleme katılmıştım, çok gençtim, belki de çocuktum daha, elime verdikleri molotof kokteylini hedefe yollayamamıştım, gücüm yetmemis ve yere düşmüştü... ya birine gelseydi, ya biri yansaydı, orda duran araca atınca elime ne geçecekti, günlerce bunları düşündüm... sonra herkes gibi ben de unuttum... unutunca geçti mi? yok birikmiş içimde zaman zaman gelir aklıma...
sucuklu yumurta ne güzel şey...
bizim aile sözkonusu ise etsiz yemek olmaz, her öğün, kahvaltı dahil, et olur bir şekilde... kıyma, kavurma, kuşbaşı, et sote, pirzola, bi parça kırmızı et şarttır... egeliyim ama ne ot severim ne de balık... varsa yoksa kırmızı et olsun...
biriken bir şeyler daha varsa hayat boyu yediğim kazıklardır... kulağımın arkasına kadar sikildim ama hala akıllanmadım, hala kadınlara güvenirim...
kadınlar der ya hani; "erkeklere güvenim kalmadı" diye... yok baba ben de öyle bir şey yok... kadınlara güvenim hiç bitmiyor, acılar, yalanlar, kalp kırıkları ve daha nice hüzün dolu hikaye... birikiyor birikiyor sonunda sanki yok oluyorlar... halının altına bakmalıyım arada bir...
artık sıkılmaya başladım her şeyden ve herkesten, birileri ile olmamaya çalışıyorum ama bir yandanda yalnız kalamıyorum, sorunum var benim pisikolocik...
fena halde haber izliyoruz babam sayesinde ve hep kötü haber hep iğrenç insanlar var... sıkıldım valla, depresyona girmek de istemiyorum, nedir lan bu saçma ruh hali!!
Bugün canın çok sıkkın, hersey sana zor geliyor, Olabilir. Bugün askın bitmiş, O seni terkedip gitmiş, Olabilir. Sanki sen hiç bilmediğin Bir kaos içindesin Kimbilir. Günlerin getirdiği Senin yitirdiklerin... Sanki hiç umut yok, Çok yorgunsun. Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun. Ne olursa olsun Yaşamaya mecbursun. Bugün duyduğun haberler Sana utanç veriyor Olabilir. Bugün din ve ırk uğruna Cinayet işleniyor Olabilir. Mostar köprüsü çökmüş, Neretva ne kadar üzgün Kimbilir. Günlerin getirdiği Açlık ve gözyaşı. insan hep umut eder Biliyorsun bunu.
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun
- merhaba başlığım, çoktandır seninle ilgilenmemişim. çok özür dilerim.
- eski yazdıklarımı okudum da ne çok değişmiş hayatım. o zamanlar klavyemde türkçe karakterler yoktu şimdi var mesela.
- uzun süre sonra sözlüge yazmaya başladım, sanırım hayatımdaki bir boşluğun yerini doldurmaya çalışıyorum. başka bir şey ile doldurursam o boşluğu yine yazmam sanırım.
- sözlüğe girdim ya yeniden, fena yabancı hissettim kendimi, gençler basmış burayı dedim ama sonra fark ettim, ben yaşlanmışım.
- bu aralar yaşlandığımı ya da yaşlı olduğumu çokca söylemeye başladım. sanırım yaşlanıyorum.
- 35 yaşıma bir kaç ay kala kendi işimi kurdum, iyi gidiyor şimdilik.
- elmander neden gitti türkiye'den? özlüyorum adamı.
- futbolu çok severim, takım tutmasam da hoşuma gidiyor.
- o kadar yavşağım ki sevgilim yüzünden takım tutmaya başlamıştım. "sen tutma çok pis bi adam oluyosun" demişti.
- hatıralar bazen çok güzel oluyor bazen de özlem sebebiyle can yakıyor. gözler doluyor. yüreğin sızlıyor. hayır ağlamıyorum sigara dumanı kaçtı gözüme.
- evet sigaraya yeniden başladım.
- yeni taşındım, yaklaşık iki ay oldu ve ne kadar yanlış bir karar verdiğimşn farkına vardım. üst katta ev sahibinin oğlu, onun üstünde evsahibim oturuyor. çok yılışık tipler. ben sevmem yılışık tipleri.
- evet itiraf ediyorum evin bahçesine tav oldum. ama kış geliyor ve ben bahçeyi en erken baharda kullanırım.
- salak mıyım? evet bazen.
- yeni iş kurdum demiştim ya, danışmanlık yapıyorum bazı şirketlere, fatura kestirtmiyor çakallar ve ödemeler gecikiyor. veriyorlar paramı ama gecikince sevmiyorum işi.
- çok öznel bir başlık ve "yazarı ilgilendirecek derecede subjektif" değil mi?
- kulp kulp kulp.
- bi arkadaşımla konuşuyorduk ve coupling izlememiş hiç. çok komik olduğunu ve bu kadar gülemeyeceğini iddia ettim. o da the office izle dedi. ama usa versiyonu iyiyimiş. ben de coupling in ingiliz versiyonundan komik olamayacağını söyledim. neyse ben the office izlemeye başladım, 6 sezon bitirdim. tamam güzel ama asla ama asla bi coupling olamaz.
- hidayet doping yapınca yıkılmıştım ama mehmet okur gezici olunca acaip sevinmiştim.
- bu arada gezi olayları ne süpersonikti. devrim olacak sanmıştım bi an.
- "bu haberle birlikte bültenimizin sonuna geldik şimdilik hoşçakalın" dedi ırmak kazuk.
- ntv spor favori kanalım, ırmak kazuk, özgür buzbaş, mehmet demirkol, fuat akdağ, ercan taner adamlarım.
- cenk akyol ne güzel yapmıştı ntv mikrofonunu yere atarak. süper adam yahu.
- bu fatih terim kanserinden ne zaman kurtulacak türk futbolu? başarı olmasın istemiyorum, yeterki faşistler çeksin elini hayatlarımızdan.
- eğlence kültürüm zayıf. alkolsüz eğlenceyi beceremiyorum. neden bilmem. alkolik miyim neyim!
- komşularım fena gürültü yapıyorlar. acaip bilendim. bana ev bulsanıza la!
- buraya kadar okuyanlara not: harbi okudunuz mu lan! yuh! ben olsam okumazdım.
- buraya kadar okuyanlar sevmeseler de bi mesaj atsınlar teşekkür etmek istiyorum.
- ata binmek istiyorum, neden bilmiyorum şu an canım çekti.
- kuzenim benden tam 17 yıl sonr benim bölümümü okuayacak üniversitede. sürekl sorular soruyor, hevesli. ama ben bile bilmiyorum çoğu sorusunun cevabını. hocaları da arkadaşlarım. onlara sorup cevaplıyorum.
- mazhar alanson yaşlandıkça itici oluyor.
- sevdiğim tiplerin çıkıp büyük şirketlerin reklamlarında oynamasından haz etmiyorum.
- ünlülerle tanışmamak lazım bence. tanıştığım her ünlünün bildiğin koca egolu psikopatlar olduğunu fark ediyorum.
- küçük iskender'e koyim size bişi olmasın.
- hala okuyo musun lan? ahahahahaha
- neyse bu gecelik bu kadar. iyi geceler başlık. ben başka başlıklarla aldatırım belki biraz seni ya da içer sızarım. neyse bay bay.