Bu topraklarda muhalif tiyatroya hayat veren sanat adamıdır. Dostlar Tiyatrosu dendiğinde akla ilk gelen isimdir. Ayrıca kendileri kadar Nazım Hikmet şiirlerini mükemmel seslendirebilen başka bir kimse bulunmamaktadır.
"Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni" isimli Nazım'ın şiirlerinden oluşmuş kitaba tam dört CD boyunca şiir okumuş olan büyük sanatçı. şiirler resmen tekrar hayat bulmuş ve dinlerken her bir şiirde tekrar tekrar ne güzel şey seni hatırlamak dedirtiyor resmen. Büyük üstada teşekkürü kendi adıma bir borç bilirim.
bana hayatımın en sanat dolu dakikalarını yaşatan insan. böyle bir oyunculuk böyle bir ses yok! kimi zaman bir dev kimi zaman bir serçe. en çok da Nazım. az önce Nazım Hikmet in, Bursa Cezaevindeki yaşamını, eşi Piraye Hanım a olan tutkusunu anlatan ' yaşamaya dair- bursa ceza evinden mektuplar' ı müzikli gösterisini izledim. oyunun yarısını ağlayarak izledim. Tülay Günal ile bana hayatım boyunca unutmayacağım anlar yaşattılar. öyle şanslıydım ki onu en önden izleme ve onunla göz göze gelme fırsatı buldum. Fazıl Say eksikti bir tek. ikisi birlikte sanatın doruğuna çıkarıyorlar insanı.
şimdiye kadar internetten tekrar tekrar dinlediğim Nazım ın ' vatan haini' şiirini canlı canlı, ondan sadece iki metre uzaktan dinledim. inanın böyle bir haz yok. herkes hayatında bir kez olsun tatmalı. ama şimdilik bununla yetinebilirsiniz,
" Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala"
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
" Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala"
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
sansüre uğrayan nadir sanatçılardan biridir.
yine de işini hakkıyla yapmaktadır tüm kısıtlamalara rağmen orası ayrıdır. daha sık görülmek istedir ekranlarda.
kendisi hakkında fikrim türkiye'ye bir şekilde iltica etmiş ve bizi tiyatrocu olduğuna inandırmış, aslen 9.dereceden sscb memuru bir ruh hastası olduğu yönünde.
canlı performansına ilk kez nazım hikmet oratoryosunda tanık olmuştum. o günün görüntüleri kaydedilip satıldı. şimdi de izlenebilir. gerçekten özel bir gündü. tiyatro oyunlarına imkan varken gidilmeli.
başrolü oynayıp 20. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En iyi Erkek Oyuncu ödülünü aldığı Faize Hücum filmi de izlenilmeli. Hakkâri'de Bir Mevsim'i de izleyiniz.
twitter'dan yaptığı hadsiz söylemlerle koskoca bir kitlenin inançlarını aşağılamıştır. sizin gibiler var oldukça bu ülke daha çok boka batar emin olun.
aydın olduğu belirtilmiş, evet aydındır ve ülkenin bütün aydınlarının bu hadsizden bir farkı yoktur. din düşmanı olmanın nasıl bir çekiciliği var gerçekten anlayamıyorum.
nerde eşitlik kardeşlik?
teröristler öldürülürken eşitlik kardeşlik naraları atan ülkemizin aydınları, iş dine gelince insanları örümcek kafalı olarak niteleyip dışlarken ne hissediyorlar acaba?
ayrıca sanırım kendisinin kullandığı hayvansal gıdalar toprakta bitiyor?
