GENÇ olmanın en büyük avantajı, gönüllerde yatan aslanlara, zaman hazinesinin ''ileride'', ''gelecekte'', ''daha sonra'' adlı çiftliklerinden bol bol kuzu ziyafeti çekebilmesidir.
***
Gençlerle genç olmayanlar arasındaki en dikenli terslik, tırmanma gücüne, birincilerin; merdivenlere de, ikincilerin sahipmiş gibi görünmesi...
***
Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
''Gençliği neye benzetirsin Hoca?''
''Peş peşe gelen hapşırığa'' demiş.
''Neden?''
''Elde olmadan gürültüyle çıkar ortaya, bitmeyecek gibi görünse de, pek kısa sürer ve herkese aynı şeyi söyletir 'Çok yaşa'...''
***
Gençlik bilebilse, yaşlılık yapabilse, diyorlar...
Bilmeden de olsa yapmanın tadı, bilip de yapamamanın acısıyla kıyaslanamaz ki...
***
YAŞAMI ''hamlık'', ''olgunluk'' diye meyvelere benzeterek değerlendirmek, yanıltabilir kişiyi...
Hiç olgunluğu tatmadan, daha hamken çürüyüvermişlerin sayısı az değildir.
***
Bektaşi'ye sormuşlar:
''Ağır basma hakkı 'yaşanacak yıllarda' mı olmalı, yoksa 'yaşanmış yıllarda' mı?''
Bektaşi:
''Bana değil, aşçıbaşıya sorulacak bir soru'' demiş. Bir yemek, yenmeden önce mi daha güzeldir, yoksa yenildikten sonra mı? Mutfak kültüründe ağırlık hangi yöndeyse, yaşamda da öyledir.
***
Gençlerin gözünde, yaşlıların ''ahı gitmiş vahı kalmış'' olması neden?
Çünkü, kendilerinde henüz ikisi de var, ''ahla, vah...''
***
Bir gence sormuşlar:
''Yaşlı olsan ne yapardın?''
Genç:
''Babama hesap verme derdim olmayacağına göre, her akşam dansa giderdim'' demiş...
***
Yaşlılık, kadınlar için mi daha iyidir, yoksa erkekler için mi?
Gençlik, hangisi için daha iyiyse, o da öyle...
***
Yaşamda yaşlılık olmasa, az yaşamış olacaktık, gençlik olmasa hiç yaşamamış...
***
Gençlerle yaşlılar arasındaki en çarpıcı fark, şu galiba:
Gençler yaşlanacaklarını bilmiyorlar; yaşlılar da, yaşlandıklarını...
***
Gençliğiyle de, yaşlılığıyla da, yaşamın su koyuveren bir yanı olduğu en çok Türkçede ortaya çıkıyor.
Öyle olmasa ''yaş'' sözcüğü, aynı zamanda ''ıslak'' anlamına da gelir miydi?