Küçükken üvey babasının tecavüzüne uğrayan Natasha 20'li yaşlarına gelince Türkiye'de fahişelik yapmaya başlar. Bir gece başına türlü olaylar gelir ve bir grup gemici tarafından alıkonulurlar. Gemide tutsak olan Natashanın yapacak hiç bir şeyi yoktur. Ve gerilim dolu fantezi dolu dakikalar baş gösterir.
gerçekten sanatsal yönleri olan harika bir film. yorumlardan gördüğünüz gibi beğenende çok beğenmeyende çok. mesela kaptanın olayları hatırlaması sırasında kepçelerle kumlarım çıkarılması belli bir tasvire oturtulmuş. kaptanda beyninin derinliklerinden o düşünceleri öyle çıkarmış. ayrıca eskiye gitme özlemi verir. 98 yılında daha ilkokulda bir çocuktum ama o yıllara götürme isteği yaratır insanda nedensiz bir şekilde o istek oluşur. gerçekten filmdeki tüm oyuncular hakkını vererek oynamışlardır hele ki şu üçlüden bahsetmek istiyorum Erkan Can - Kaptan , Haldun Boysan - Kamil , Naci Taşdöğen - boksör filmde ayrı bir samimiyet bırakmışlar.
film tam bir realizm abidesidir. dialogları eğmez, bükmez. filmdeki karakterler nasıl konuşması gerekiyorsa öyle konuşmaktadır.
filmde aslında 4 tane yalnız adam görmekteyiz. bu adamların yalnızlık eşikleri farklıdır sadece. bu eşiğin aşılması ise filme bayanın dahil olmasıyla ortaya çıkar. burada bizim gemideki adamları tavır, davranış ve düşüncelerinin farklılaşmasını bir ' orospu! ' üzerinden izleyerek görürüz. film durum üzerinden karakter analizine dayalı, küfürlere aldırılmayacaksa da şahane bir filmdir.
Yönetmen koltuğunda serdar akar olan erkan can in yürütmek şöyle dursun uçurduğu kült film. Laleli de bir azize adlı bir de devam filmi vardır kudret sabancının yönettiği gemide kadar başarılı değildir.
Ayrıca erkan can ın kullandığı argolar gülümsetir.
Kontrol edilemeyen cinsel dürtülerin insani nasil kontrol dışı davranislara itebilecegini gosteren, erkan can'ın argoyu sevdirebilecek sozleri ile daha da anlamlanan, ara ara oha falan olunan ve bu kadar da olmaz ki dedirten film.
şahsım adına türk sinema tarihinin en güzel filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum. ama çok küfürlü yeaa diyenler. ulan hayatın içi bir küfür değil mi sanki.
muhteşem bir kült filmdir. replikler oldukça iyidir. sade ve sağlamdır. 1998 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde toplam 4 ödül kazanmış bir serdar akar eseridir.
şimdiye kadar izlediğim yerli filmlerin en iyilerinden biri olduğunu düşündüğüm erkan can'ın inanılmaz bir soğukkanlılıkla başrol oynadığı küfrün bol olduğu filmdir. (bkz: amına kodumun boksörü)