doğan güneşin ve temiz havanın, berraklığın, ortamda bulunan en ufak bir sesin ya da sessizliğin bile huzur verici olabildiği sabahtır. en azından gelişmiş şehirlere göre sabahları daha bir güzel olandır.
memleketime gittiğimde benim de sabah 5 civarı yaptığım yürüyüştür. şehrin yavaş yavaş uyanmasına şahit olursunuz. insanların hiç acelesi yoktur. ağır ağır ilerlerler yolda. insanların yüzüne baktığınızda şaşırmamak elde değildir. çünkü güler yüzlü insanlar uzun süredir görülmemiştir. şehrin merkezine doğru ağır ağır ilerlenir. kahve yeni açılmıştır. ilk çay 10 dakika içinde hazır olacaktır ve sizi kendinize getirecektir. aldığınız hava, düşünceleriniz, kısaca her şey bir anda değişir.
bu küçük şehirde büyümenin verdiği sahiplenme duygusuyla atılır her adım. fakat değişmiştir herşey. anlamsız değildir ama değişmiştir işte. bi garip hissettirir adama.
Saatın 5 ve 6 oldugu sıralar da sabahlar guzel kokar; heryer buram buram çam kokar. Kusların sarkıları daha da bır hostur, telasesızdır seslerı. Yollar da kendı adımlarının seslerıyle yururken, baykus seslerı de sana arkadan eslık eder. Cok guzel bır duygudur sabahları sokaklar da dusuncelere bogulmadan yurumek.
sabahtır.
yazar hakkaten zamana çok uygun bir yerden yakalamış. o kadar etkili olduki şehir kameralarından, eskiden kaldığım bir şehri izlemek isteği doğurdu.
ne gördüm ?
kendimi gördüm diyelim. sabahın ayazında yolda yürümek, gidilecek yere girildiğinde sıcaklığı hissedip, gevşemek. daha ifade edemediğim bir sürü duygu.
ha bak bir de sevinçe sebep oldu.
son zamanlarda mekanların değişime uğramasına acaip kızar olmuştum ama orada değişmeyen yerler görünce sevindim.