Dün gece odamın penceresinde göz göze geldiğim hayvan.
Gece ders çalışıyordum, ev sessizdi. Birden demirlerden gelen sesleri duydum. ışık açık, hırsız anlamıyor mu uyumadığımı diye düşündüm hatta. Sonra sesler devam edince odama gittim. Işığı açmadan odaya şöyle bir bakınca sokak lambasının stora vurduğu ışıkta bir hayvan gölgesi göründü. Hayvan hızlıca mermerin üstünde koştu. Gölgeyi görünce ışığı açtım, storu kaldırıp bakayım dedim. Bir baktım, yüzü fareye benzeyen, kedi boyutlarındaki bir hayvan bana bakıyor. Sonra hızlıca kaçtı gitti. Ne yalan söyleyeyim, sağlam korkuttu.
bu hayvan yüzünden de kuduz aşısı olmuştum. pencereden kafayı sarkıtıp mesaj atıyodum. çatıdan bi cisim elime saldırdı, löp löp ısırdı. zayıf, uzunca, siyah bi hayvandı. robot resim buna uyuyodu.
Ilkokulda ögrendigim ve bu yaşıma kadar unutmadığım, bir çocuk şiiri.
"Rengi bayrağıma eş
Tarlalarda bir ateş
Ekinlerle hep kardeş
Çayırlarda biricik
Al ipekli gelincik
Rüzgarlara gelemez
Yaprağına değilmez
Gelinciği kim sevmez
Sapları da incecik
Kara gözlü gelincik"
sevdim seni gelincik.
sevdim ki kopardım.
kitabımın arasında tuttum seni.
öldürdüm ama gömmedim,
rüzgara da bırakmadım seni.
kitabımın arasında ölüm oldun bana.
kurudun gelincik,
kitabımın arasında kurudun.
ayet oldun gelincik ölüme.
vakit oldu umudum.
başucu kitabımda tuttum seni.
sevdim seni gelincik.
sevdim ki kopardım.*
*tanrı kuşları sevdi ağaçları yarattı, insan kuşları sevdi kafesler yaptı.