bir insan manevi hayatı için nasıl bu sözü baz alabilirse, pekala bu söz bir tasarımcıda da hayat bulabilir. yani önemli olan bizim için ne ifade ettiğidir.
esasında sadece bir sözdür. Ayrıca bir anlam yüklemeye kalksak, kaldıramaz dağılır.
evet, insanlar için de, devletler için de gelecek tasarımı vardır.
ancak burada bahsedilen tarzda bir gelecek tasarımından insanın kendi özel hayatı bazında da, politik bazda da söz edilemez.
Eğer böyle bir durum/olasılık söz konusu olsaydı geçmişini iyi bilen ve ders çıkaran herkes kendi geleceğini en iyi şekilde tasarlayabilme şansına da sahip olmuş olurdu. Ne var ki "tarih" geleceği gösteren bir küre değildir. Türkiye'de tarih ve tarihçilik, Yıllardır bu bakış açısı ile pratik hedefler uğruna harcanmıştır.
Sonuç? elde var negatif.
Tamam, tarih bir akım olayların somut sonuçlarını derli toplu ve bilimsel bir akış dahilinde bize sunar. Ancak olayları yaratanlar insanlardır ve insanları harekete geçiren dinamikleri açıklamada tarih yetmez. Dahası multidisipliner tarih anlayışı da yetmez. sosyoloji, psikoloji, felsefe de yetmez.
Tarih, Geçmiş bilgisini bilimsel çerçevede sunma ve akademik veriye dönüştürme garantisi verir. Bu vaadini de önemli oranda gerçekleştirerek kendisini ispat eder. Ancak Geleceği tasarlamada onlarca dinamikten sadece birisi oluşturur.
Örneğin Doktora gittiğinizde bile doktor sülalenize kadar sorar. Ailede şu hastalığı geçiren, bu rahatsızlığı yaşayan kimse var mı diye didik didik eder, zira bu hasta geçmişidir ve hastanın tedavisinde kilit rol oynayacak verilere gebe olabilir. Burada tarih pratikte işe yarar. Ancak tek başına asla ama asla kafi değildir. Sadece durum tespiti yapmanızı kolaylaştırır.
insanda ve devlette tarih de böyledir. size bir takım veriler sunarak altınızda bulunan(evveliyatınızda bıraktığınız) basamakları tanımlar. Ancak yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı olmadığı gibi, yapmadıklarınız da yapmayacaklarınızın teminatı değildir. Haliyle tarih, sizi tanımlar. Ancak bir gelecek tasavvuru oluşturmanızda hareket noktası olamaz. olmamalı. Çünkü insan yaşanık bir varlıktır ve sizin bakkala hangi yoldan gittiğiniz bile sayısız paradigmanın üzerinde şekillenir -ki dün gittiğiniz yola güvenerek bugün gideceğiniz yolu nasıl kontrol edeceksiniz? tamam tarih size x yolunun güvenli olduğunu tecrübe ile sabit kılabilir ancak doğanın o yolu sizin adınıza koruyacağı garantisini vermez.
Bir örnekle açıklayayım. iki şehir arasında, birbirinden bağımsız x-y ve z olmak üzere üç ayrı yol olduğunu varsayalım. ve bir köşeye de ortalıkta dolanan eşkiyalar, yol kesiciler çizelim.
Şimdi eşkiyalar en kısa olan x yoluna pusu atsınlar ve o gün oradan geçen 3 kervandan haraç kessinler.
bir hafta sonra geçmişinden ders alan tüccarlar x yolundan değil y yolundan gitmeye başlayacaklardır.
ve yine bir hafta sonra, x yolundan günlerce kimsenin geçmediğini gören eşkiyalar, bundan ders çıkarıpdiğer yolları kontrol edecekler ve kervanları yine yakalayacaklar.
Görüldüğü üzere, geçen zaman sadece sizin değil. akan zamanın artıkları, anılar, hatıralar, olaylar da sadece sizin değil. Haliyle sayısız çarpışma ve kesişim olacaktır. Böyle bir noktada da tarihin "'bu anlamdaki'" pratikte kullanım alanı ortadan kalkacaktır.
insan için de, devletler için de önemli olan, her şeyden önce anın paradigmaları olmalıdır. zira dünyada ebedi olan bir iyilik, kötülük, güzellik ya da çirkinlik, dostluk ya da düşmanlık yoktur. her şey ana göre, döneme göre, devre göre değişir.
hasılı kelam, Geçmişi bilmek işinizi kolaylaştırır, hatta kimi zaman size zaman da kazandırır. ancak belirleyici değildir.