son yarım saat içinde aşırı karmaşık halde içinde bulunup bulunmadığımı irdelediğim durum. tek olay mutluyken olayları değerlendirdiğiniz gibi bakmaya çalışmak dünyaya aslında. mutsuz ve yalnızken hep bir kendine acıma acizliği... bu da insanın kendini kaybetmişliğe, suçun kendisine olmadığına inandırma çabası. bu mantıkla en kötü zamanlardan bile çıkılabilir aslında.
zor zamanlar yaşadığınızda sizi ayakta tutabilecek yegane şey umut oluyor. her şeyin düzeleceğine, iyileşeceğine geleceğin çok daha güzel olacağına dair olan umut... öyle olmasa birçok insan iyileşemezdi. insan bir şeye inanmak ister, doğasında bu vardır. bir umuda, bir ihtimale ne olursa... herkes gibi ben de zor zamanlardan geçtim. hastalık mı dersiniz maddi imkansızlıklar mı ne ararsanız vardır.. o zamanlar parayı yine hallettim o hallediliyor ama sağlık.. işte o çok önemli.. sağlık da doğrudan parayla ilgili olmasa da ilişkili bir biçimde diyebiliriz bence. ziraat bankasından kredi çekmek durumunda kaldım vsvs. allahtan o günleri atlattım da bitti gitti, şimdi düzenli olarak hastaneye gidiyorum ama kontrole ihmal etmiyorum. onda da yine bankkartın sağlık sektöründe olan fırsatlarından faydalanıyorum.. anladım ki sağlık hiçbir şey gibi olmuyormuş..
hayat sürprizlere gebedir. yarınların kişiye artı veya eksi katacağı muamma'dır.
ve insan şu durumda belirsizlikten bile beslenir.
umut yoksa hayat zor...
ve çok eskiye ait...bir cinayet mahalinde kanlar içersinde kalan belli belirsiz bir duvar yazısından güçlükle seçebildiğim, kara kalemle, itinayla yazılmış, çivi gibi aklımda kalan efsane söz!
''insan bu, umut toplar köşelerden kucak kucak
kim bilir, belki de umut sofrasında hep aç kalacak.''