eğer sende, benim sana gelecekten ulaştığım gibi bana geçmişten ulaşabilirsen allah rızası için en yakın tarihli sayısal loto numaralarını bana bildiriver. şerfsizim bunu gelecekteki güzel günlerimiz için istiyorum. kırksekiz yıl sonra görüşmek üzere.
i didn' t want to tell you that but this language is too important and if we can' t talk same language each other, we can' t have a perfect communication. Because when i want to say piece of poetry to you, i can' t translate very well so we can't understand our speaking.
Sometimes i think about my future. i want to learn some question about the life and the other created things. i try to prove the God' s existence. So i fuck my brain always, but now i can say that "i forget everything about these questions". i live my life. Now i am saying, "Life is for life!" and nobody can' t change that.
with respect to you.
i love you... Haa tatlım unutmadan, bu başlığı başka bir sözlükte de görmüştüm, unutmadan onu da ekleyeyim! (Haa dear, i have seen this subject in the other imaginary dictionary.)
Evet, yabancı bir sevgilim olacağına çok inandığım için mutlaka Türkçe yazsam anlamazdı. O yüzden böyle yazmalıydım. Haa yabancı olacaksa ne olur Fin olsun kız ya!
sakın çıktığımızı şimdiki sevgilime söyleyeyim deme, ağzımıza sıçar valla. *
yıllar sonra gelen edit: söylesen bile sikinde olmaz. Ama sen yine de eşeğini sağlam kazığa bağla bence.
"bir varmış, bir yokmuş;
bir kızla bir çocuk varmış, hiç karşılaşamamışlar...
yolları, bir apartman arasında, kışın ortasında, birbirlerine aynı mesafede kesişmemiş hiç. kız elindekileri çocuğun üzerine dökememiş.
birbirlerine bakan pencereleri olmamış. onların pencereleri sonsuzluğa açılmış hep. masal gibi bir aşk aramakla geçmiş ömürleri. ne gülen gözlere perde çekilmiş, ne uykusuz gözlere uyku girmiş.
ayakları patlayıp güneşten kıpkırmızı oluncaya kadar yürümemişler hiç. günü geceye vardırmamışlar. gece yakılan ateşte deniz kokusuyla pişmiş balığı yememiş hiç kız bir adamın elinden. çocuk yakamozun yaşayan bir ateş olduğunu öğrenememiş. dev kumdan kaleleri olmamış hiçbir zaman.
yağmur yağdığında kuytuya saklanmışlar hep. yalnız hayatlarına sığdıramamışlar sırılsıklam dans etmeyi. soğuktan tirtir titrerken birbirlerinin tenleriyle ısınamamışlar.
kız her akşam uykuya dalarken, çocuğun kokusunu düşlemiş, çocuk genç göğsünde terden ıslanmış uyuyan bir kız. ama ne çocuğun kokusu gelmiş kızın burnuna, ne kızın ıslak serinliğini hissetmiş çocuk.
kız bir film izlemiş sevdaya dair, hayran kalmış. çocuk duygusuz tatminlerde küçük bir kadının koynunda yetim.
şiddetli bir kavganın tam ortasında bile birbirlerinin gözlerine baktıklarında aşkla tapmak ne demek bilememişler hiç.
Kız hep kalabalığın içinden gelen bi çocuk düşlemiş. Zamanı durdurup en kalabalık yerinde yalnızlığın, gözlerinin içine baksın istemiş, Adını Romeo koymuş. çocuk dümdüz, upuzun bir yol gibi saçları olan bir kız düşlemiş, adını rapunzel koymuş..."
ve şimdi karşılaşma zamanı ey sevgili!
Tüm bu yazdıklarım yapılacaklar listesi.
ya hayatım boyunca bir kişi bile benim ne giydiğime karışmadı. sen gel karış olur mu? yediğime, içtiğime, bana karış. sigara yakmak istediğimde engel ol mesela. engel ol ki, bir gün ayrılırsak sırf sen engel olmaya çalışmıyorsun diye yakamayayım o sigarayı.
boynuna sarılıp gözyaşlarımı kazağında kurutmama izin ver. orası benim göl evim olsun mesela. çocukluk anıları gibi güzel anılara ev sahipliği yapsın. ucu görünmeyen gölü izleyip birbirimize esrarengiz şeyler anlatırken bir kadeh kaldıralım. bırak orada çay suyu gibi kendi içimi kaynatayım.
yavaş adımlar at. ben sana yetişemem çünkü. ya zaten neden çıktık ki evden? bak bütün şoförler yerli yersiz kornaya basıyor. son trene yetişip, ilk aşkımızın hikayesini yazalım biz. biz bir ağacı kesmeyelim yaşını anlamak için.
tartışırsak mesela, ben huysuz insanım, ama sessizce ve her şeyi affetmeye hazır beklerim. hiçbir gurura mahal bırakmadan, aşkın kızı olmayı kabul ederim. görünmez bir kadın, görünmez bir duvara çarpar bir gün ve bunu kimse görmez.
hadi şimdi ellerini ceplerinden çıkar çünkü kahve söyledim.
Şimdiden anlaşalım , ben duygusal bir adam değilim , 14 şubat , doğum günü , özel gün falan bilmem . Güzel laflar söyleyip , pohpohlayamam , her an senle elimde telefon mesaj atmayı da sevmem , beklemeyi , bekletilmeyi hiç hiç sevmem . duygusal değiliz dediysek taş kalpli de değiliz , hemencecik kırılırım . Bana bir laf etmeden önce , birkaç sefer düşünürsen sevinirim . Belki de diyeceksin ," hayvan herif benim senle ne işim olur ". Ağır ol bakalım sevgilim , dedim ya hemencecik kırılırım ben , nazik ol biraz . Neyse beni böyle kabul edebilirsen , sevgili adayım olabilirsin gelecekte . selametle . **
şimdiden kabullen bir adım sonrasını. tutamayacağın sözler verme bana. her uyandığımda yanımda seni göreceğimi söyleme sakın. çünkü gün gelecek çekip gideceksin biliyorum. kandırma beni, rüyalara salma benliğimi. kokunu beynime kazıdıktan sonra çekip gideceksen hiç gelme buralara. yaşanan onca şeyden sonra, ellerimden kayacaksın sen de. yanaklarına dokunan parmaklarıma ağlayan yine ben olacağım. gelme seni lanet olası gelme!
benden daha iyilerine layıksın diyeceksen gelme. gelme bir gün asla yapmam dediğin şeyleri yapacaksan. daldığım rüyadan tekme tokat uyandıracaksan gelme. gözümün yaşları, ciğerimin sigarası, ellerimin nasırları ile senden önce daha mutlu olmayı başaracağız. bunu yıkıp gideceksen... sakın gelme!