Umut adı altında kurulan hayal kırıntılarının toplamının büyük bir pasta oluşturacağını hayal etmek amma velakin bu organizasyonu kimin nasıl gerçekleştireceği hakkında hiç bir fikri olmadan sadece umut etmek.
düşündükçe beni enteresan düşüncelere sevk eden olgu. düşünsenize, bundan 200 yıl sonra tarih, tarih araştırmacılığı diye bir şey kalmayacak. çünkü her şey, bilgisayarlara kaydedilmiş ve kesin olacak. şu anda bile sözlüklere girdiğimizde 15 senelik entryler bizi hayrete düşürüyorken, 2300'lü yıllarda insanlar dedesinin dedesinin dedesinden kalma full hd videolar izleyecekler. onların facebook sayfasına girecek, fotoğraflarına bakacaklar.
7 milyardan fazla insan var. Bu kadar insana ihtiyaç yok...
Ne olacak? Hala artış sürüyor ve bizim yeni gelen organizmaların birçoğuna ihtiyacımız olmayacak, işin daha fena tarafı bu yeni organizmaların yaşayabileceği, iş bulabileceği, hayatını idame ettirebilecek yeteneklere sahip olabileceği bir gelecek de olmayacak gibi bu gelecek.
Genetik yetenekleri hayli düşük insanlığın en az %90'ının. Böyle bir durumda ne yapabiliriz? Bu kadar insanı öldüremezsin, fakat kısırlaştırabilirsin... Daha dramatik sonuçlar doğmaması için yapılması gereken bu mudur?
Teorik ve pratik olarak imkansızdır . Zaman - uzay boyutunda ; zaman esneye bilir , daralabilir ama hiçbir zaman geriye gidemez . ileri gitmek için ise ; belli başlı fizik kanunlarından yararlanmak gerekir . Genel ve özel görecelik kanunlarıdır . Kütlesi artan veya ışık hızına yaklaşan bir şey , zamanı kırar . Ama zamanı kırmak sizi yanıltmasın sadece zamanın akışı yavaşlar , bilinç algılayamaz . Lakin , evrende sizle birlikte geleceği için , zaman da ileri yolculukta yapamazsınız .
Gelecek ve gecmis suanki zaman gibi var mi? Yani zamanin b teorisi gercek mi ? Eger oyleyse gecmise ve gelecege gitmek mumkun olmaz mi ? En azindan teoride.
Biz anılarımız veya şimdiki yaşantılarımızla olmaktan çok geleceğe ilişkin korku ve kuşkularımız , heyecan ve umutlarımızla yaşarız . Bu , ilk bakışta tartışma konusu olabilecek insansal bir bağış gibi görünecektir . Çünkü insan yaşamına , tüm öteki yaratıklara yabancı olan bir kuşku öğesi sokmaktadır . insan bu gelecek serabından , bu kurgusal ideden kurtulursa , sanki daha akıllı ve daha mutlu olacakmış gibi görünüyor . Filozoflar , Ozanlar ve büyük din eğiticileri , insanın her dönemde bu sürekli kendini-aldatma kaynağına karşı uyarmıştır . Din , insana gelecek günlerden korkmamayı öğütler . insan zekası ise yaşanılan andan haz duymayı , geleceğe aldırış etmemeyi önler . Ama insan , bu öğütü hiçbir zaman izleyemezdi . Geleceği düşünmek ve gelecekte yaşamak , onu doğasının zorunlu bir parçasıdır .