"gel" kelimesi; emir kipi ile çekimlenmiş ve bir yerden diğerine gidilmesi yönünde komut verildiğini işaret eden tek hecelik bir kelimedir. öte yandan gelmiş geçmiş en büyük ilim adamı ve alimlerinden olan hz. mevlana'nın kainat alemine yaptığı ve insanları insan olmaya çağıran "gel, ne olursan ol yine gel." şeklindeki en anlamlı çağrıdır.
benlikler, senlikler kalmadığına anlamlı olabilen yakarı..kendim için değil, kendimdeki için..
kusuruma bakmayın benim, dostlar,
bağışlayın beni.
ben davullara, bayraklara aldırmayan
bir padişahın yoluna düşmüşüm,
deli divane olmuşum.
çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,
çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.
ama yok da sayılmam hani,
var olan bir şeyim ben.
haydi ben bensiz geleyim,
sen sensiz gel.
ne varsa şu ırmağın içinde var,
soyunalım iki can,
dalalım şu ırmağa, hadi.
bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,
bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.
bu ırmakta ne ölmek var bize,
bu ırmakta ne gam var, ne keder var, ne dert.
bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.
durma, çabuk gel, gelmem deme.
ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum,
senin şânına sadece gelmek yaraşır.
Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok
Ama yine de gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni biri severse inanmam
Seni biri severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel
Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok
Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel...
"Seninle alıp veremediğim yok, verip alamadığım var.
Üzülüyorum verdiklerim işe yaramadığında.
Sitemim yürümekten değil, bir yere varamadığımdan.
Yalnızım temelli kendi kalabalığımda.
insan bazen hayvan gibi yalnız hissediyor.
Gönlümün mutluluktan yüzde bir hissesi yok.
O kadar içine kapanmış ki kalbim, iç sesi var hiç sesi yok!
O kadar açılmış ki gözlerim, boğulmuşum
Bir tane sen öldürüp dokuz doğurmuşum.
Canımı sıktığından beri düşünüyorum.
Kaç ömür geçtiğinde soğur kurşun.
Hepiniz bir gün bu trene bineceksiniz!
En müsait yerde de ineceksiniz!
Sonrasını yayan gideceksiniz!
Siz benim neden sevdiğimi nereden bileceksiniz?
Gözümün nûrusun, közümün hârı,
Zor edecek gibiyim bu baharı.
Aramızdaki her neyse rastlantı,
Sen yatağıma gelen sabah kahvaltım.
Sen yüzümü sildiğim havlu, gönül evimde avlu.
Yuvamdaki yavru, silahımda namlu.
Sıcak insanı bu yaz da kavurur.
Gel gözlerimin yemyeşil çayırlarında kamp kur.
Gel, bağrına bassın seni kuytularım.
Gelişin darmadağın etsin uykuları.
Gel, peşine düşsün senin uykularım.
Seninle her kalabalık kuytu kalır.
Gel, gece olsun güneş yerin dibine batsın!
Sen ecel oldun, böyleyken yaşamak tatsız.
Gel çöllerden okyanuslara dönsün bahtım.
Gel otur ihtişamlı görünsün gönlümün tahtı.
Sana gel diyorum, sana gelmiyorum.
Unuttum zamanla sana gelen o yolu.
Sana gelemiyorum ki sana gel diyorum.
Ben artık anca sana gelen o yolum!
Ben artık maddeyim sen hâlâ mâna.
iç yerimde varlığın en âla, hâlâ.
Ben hâlâ hiçim, sen her şey pekâlâ.
Nasıl sığıyor ruh bu dar mekâna?
Aklımın almadığı binlerce soru var.
Sığmayacak cevabı binlerce yoruma.
Aç'ız, evsisiz, yok yere ölüyoruz.
insanlığını kapatıyor yorulan.
Dünya böyle gelmiş böyle gider.
Ama biz insanlar değişebiliriz.
Aşk öyle bir dert böyle bir dert.
Esasında sevmek husunda yenişebiliriz.
Birbirimizi farklı şekillerde yeriz.
Farklı şekillerde sevmeyi deneriz.
Deneriz bir ömür sürecek bir perhiz.
Günde beş öğün sadece birbirimizi severiz.
Acıyı sadece yemeklerde tadarız.
Dünyamızı tartsan olduğumuz kadarız.
Ses hızına, belki ışık hızına çıkarız.
Yapamayız katiyen asla zaman kadar hız.
Sen beni bilirsin bir parça.
içimdeki deli deniz şimdi bir çarşaf.
Uzaklaştıkça kıyıdan küçülüyor kara.
Ufaldıkça kara, devleşiyor yara.
Ben seni bilirim bir parça.
Sen seni bilmeyenin ağzına bal çal.
Alışıyor insan büyüdükçe yara.
Ölümde beliriyor başka bir kara. "
Söylenis şekillerine gore cok faklı anlamlar kazanabilecek kelime.
AyrIca suan dibledigim Canfeza parcasInIn ismi.
- Gel bağrına bassIn seni kuytularIm
gelisin darmadagIn etsin uykularI
Gel pesine düşsun senin uykularIm
Seninle her kalabalık kuytu kalIr
Gel...