işte buna demokrasi diyorlar. Halbuki bu hakkaniyet ve adalet değil. Bu olsa olda işi kılıfına uydurmak. Bu resmen adaleti yanıltmak. Hukuku hiçe saymak ve demokrasi kılıfı altında paçayı kurtarmak ve bundan nemalanmak. Bu haklının yanında, mazlumun yanında olmak değil, bu güçlüye hizmet etmek, zalime yardım etmek ve gücün paranın makam ve mevkinin şan ve şöhretin kulu köpeği olmaktır. Zulme rıza göstermek de zulumdür. Zalime yardım ve yataklık etmek de zulümdür. Biz işte bu sebeple demokrasi herşeyin üstündedir diye zırvalayan kurnazlara itibar etmiyoruz. Bilakis adalet herşeyin üzerindedir. Kelime oyunlarıyla cambazlık yaparak eğriyi doğru göstermeye çalışanlar, gerçeği çarpıtan sözde demokrasi aşıkları istedikleri kadar yırtınsınlar. Hak eninde sonunda yerini bulur. Hakk mutlak galiptir. Belki hikmeti huda, burda tüm insanlar konumları itibariyle sınanıyorlar sadece. Safını belli ediyorlar. Tarafını seçiyorlar hepsi bu. Yoksa hiç kimse hakka ve hakikate üstün gelemez. Göz göre göre haksızlık karşısında yer almayan, hakka cephe alanların durumuna gelince, vayy onların haline...
Bu ilahi adalette alay etmektir. Bunu da ancak vicdansız mehametsiz acımasız ve zalim olanlar yapabilir. Fakat en nihayetinde er yada geç adalet tecelli edecek. Mizan kurulacak. Hesap kitap görülecek. Haklı haksız meydana çıkacak. Yapılan her neyse karşılığı verilecek. Bırakın birileri kendini kandırmaya devam etsin. Zulüm baki kalamaz. Yıkılmaya mahkumdur. Tüm intilamlar bir bir alınacak.
Hukuk ancak adalete hizmet ediyorsa üstündür. Gerçek güç ve kuvvet haktan ve hakikatten doğar. Hakkın hakimiyeti, ancak adaleti tesis etmekle mümkündür. isterse bu adalet herşeyin ve herkesin aleyhine işlesin.